Evden bir şekilde çıkarak garaja girdim ve arabanın arka kapılarından birini açıp Queen'i yatırdım.

O nefes alıyordu ama ben korkudan nefes alamaz hale gelmiştim.

Kendimi direksiyonun başına attım ve hızla hastaneye sürmeye başladım.

"Sakin ol, Shawn. Bayılmış olmalı. Daha önce sen de bayıldın. Korkulacak bir şey yok. İyi olacak." Yaklaşık yüz defa söylediğimden dolayı kelimelerin bir anlamı yok gibi geliyordu.

Belki de cidden, şu durumda anlamı yoktu.

Aşırı tepki verdiğimi biliyordum ama kontrol de edemiyordum.

Hastaneye vardığımda hızla kapıyı açtım ve hastane girişine koşarak sedye istedim.

Hemşireler ve bir doktor sedyeyle birlikte koşarak kapının önüne geldiğinde Queen'i almalarına yardım ettim.

Sedyeyi ilerletirken gözlerimi üzerinden alamıyordum. "Nasıl bayıldı?" Doktorun sesini duyunca gözlerimi Queen'den alarak ona verdim.

"Bilmiyorum. Yanımda uyuyordu, uyandırmaya çalıştığımdaysa gözlerini açmadı. Bir şeyi yok, değil mi?" Endişeli gözlerle baktım.

Queen'i başka bir odaya almadan önce "Bazı testlerin sonucunda neden bayıldığını anlamış olacağız. O zaman da ona göre tedavi uygulayacağız. Ve sevgilinizin adını öğrenebilir miyim acaba?" dedi doktor.

"Ece" dedim. "Ece Kocadere. Türk vatandaşı, eğer uyanırsa Türkçe de konuşabilir. Ne olur bana haber verin."

Benim adımı sorduğundaysa "Peter" olduğunu söyledim.

Doktor başıyla onaylayınca minnet dolu gözlerle baktım. Daha fazla konuşacak halim yoktu. Kapı kapandığında kenarda bulunan koltuğa yığıldım ve kalp atışlarımın düzelmesi için nefes alıp vermeye çalıştım.

Adını ve soyadını bayıldığından hastaneye gelip doktora söylemek  için günlerce doğru bir şekilde ezberlemeye çalışmamıştım ben!

Siktiğimin başka herhangi bir şeyi olabilirdi ama kesinlikle nedenlerimden birisi bu değildi.

Şu anki duygularımı özet geçecek olursak, fobiye çok benziyordu. Korktuğum olayın mantık dışı olduğunu bilmeme rağmen büyütmeye ve dehşete kapılmaya devam ediyordum.

On beş yaşındayken ateş yüzünden bayılmıştım ve bayılmak düşünüldüğü kadar sıkıntılı bir durum değildi.

Ama düşünmeye bolca vaktim varken sıkıntı yapmadan da edemiyordum.

Bir saat geçtikten sonra nihayetinde kapı açıldı. Tam da beklerken delirdiğimi kabulleneceğim vakitte.

Ayağa fırladım, tam ağzımı açacakken doktor eliyle beni durdurdu ve konuştu. "Şu an durumu stabil, bir sorun yok gibi görünüyor. Ayrı bir odaya aldık durumuna göre bu akşam taburcu olabilir."

Güldüm. Kahkaha da atmış olabilirdim çünkü o an cidden mutluydum. "Çok teşekkür ederim, çok sağolun." Bu kelimeleri art arda sıralamaya başlayınca doktor da güldü.

"1277 numaralı odaya aldık. Aman diyeyim yorma sevgilini." Hınzırca kıkırdadı. Göz devirdim. Bizim sevgililikle uzaktan yakından alakamız yoktu. "Biz sevgili değiliz."

"Ah tamam, uyandığında Shawn diye sayıklıyordu ben senin diğer adındır diye düşünmüştüm. Kusura bakma evlat." Doktor hafifçe gülümseyerek yanımdan ayrıldı.

Eh, doğru düşünmüştü.

Shawn benim diğer adımdı.

~

Queen of Atlantis || Shawn MendesWhere stories live. Discover now