QOA~1

967 41 67
                                    

Pekala. Öhöm öhm. Merhaba millet. Aslında böyle bölüm başında konuşma yapmayı hiç sevmem ama hikayeye başlamadan önce söylemeliyim ki; sizlere vaktinizi benim hayallerimin oluşturduğu bu hikayeye harcadığınız için teşekkür ediyorum. Evet, ben bir Mendes Army'yim. Ve de Shawn'ı gönülden seviyorum. Onun antisi olabilirsiniz -gerçi bu tatlılıkla nasıl olur bilmiyorum ama- fakat lütfen ama lütfen ona hakaret etmeyin. Eğer antiyseniz, yavaşça bu hikayeyi terkedin çünkü aşırı Mendes içerir. Ve de, çok konuştuğumu biliyorum, belli bir bölüm yükleme aralığım yok. Dünyanın en sorumsuz insanı olabilirim ama kısa sürelerde bölüm yükleyeceğim. Öpücüklendiniz. Ve lütfen, bölümü beğendiyseniz votelamayı unutmayın💕

~

Alarmın çalması gerektiğinden tamı tamına bir dakika on saniye önce uyandım. Saat sabahın beşiydi. Yani neredeyse. Normalde asla hiçbir şeye karşın uykusundan ödün vermeyen bir kızın Shawn'ın Türkiye konserinin akşam altıda başlayacak olması yüzünden uyanması normal insanlar için tam bir salaklıktı. Ama beni bu durumdan muaf tutan şeyler de vardı tabiki. Birincisi, ben normal bir insan değildim. İkincisi, ben gene normal bir insan değildim.

Sırıtarak tuvalete giderken sevinç dansı da yapmayı ihmal etmedim. Yüzümü yıkadım ve saçımı açtım. Sonra da çişimi yaptım. Çiş yapmak önemli. Büyük ihtimal bütün gün çişim olduğu aklıma gelmeyecekti de çatlamamak için bir yöntemdi bu.

Aynaya tekrar baktığımda saçımı açmanın yeterli olmadığını anladım. Saçım yeni uyandığım için kuş yuvası gibiydi. Çok uzun olmayan, omzumdan biraz daha aşağıya dökülen kumral ve sarının her tonuna sahip saçlarımı taradım. Gelişigüzel bir topuz yaptım ve elime diş fırçasını alarak mırıldanmaya başladım. Mırıldanmaktan daha çok bağırdım.

"Something big, I feel it happening out of my control"

Sabahın beşinde bunun ne kadar hayırlı olacağını da bilemiyordum ya gerçi. Neyse. Zaten bir salonu ve bir yatak odası ve benim çalışma-çekim odasına dönüştürdüğüm oda dışında hiçbir özelliği olmayan bu evde karşı komşumun neden gıybetör bir teyze olduğunu yeterince düşünüyordum.

Hatta Hamdiye teyzeyle bir vlog bile çekmiştim. Ve kanalımda en çok izlenen video buydu. Ben, dedim kendi kendime. Ben Ece Kocadere, Hamdiye teyzeyle olan vlogumda izlenme rekorumu kırmıştım. İki buçuk milyoncuk izlenme.

Kanalımda yaklaşık bir buçuk milyon abonem vardı ve onlar benim bugün çekeceğim konser vlogunu bekliyorlardı. Her neyse, ben de bekliyordum. Sonuçta M&G kısmında anın şokuyla kamerayı sıkmaktan kırabilir veya yere düşürebilirdim.

Dişlerimi fırçaladıktan sonra duvara gömme, küçük ama kullanışlı dolabımın önünde kıyafet seçmeye koyuldum. Fakir ama gururlu dolabım benim. İzmir'de de böyle bir dolabım vardı. Gerçi hala var da annem onu alternatif bir kilere dönüştürmediyse yani.

Dolabıma bakarken düşündüğüm şeyleri toparlayan beynim okulda da böyle çalışsaydı kesinlikle bu yılı okul birincisi olarak bitirirdim. Etek desem, elimde kamera oraya buraya koşturacaktım. Başka bir şey giymeliydim. Pantolon? Pişerdim, hep hareket halinde olacağımdan Shawn aşkımın karşısına bir adet terlemiş tavuk olarak çıkmak istemiyordum. Ne giymeliydim?

Şort! Buldum, şort giymeliydim. Kot şortumu çıkardım, üzerime toz pembe basic bir tişört seçtim. Kıyafetlerime uyacağını düşündüğüm açık mavi spor ayakkabılarımı temizledim. Tabi ki bunları yaparken ayıcıklı pijamalarımla birlikte hareket ettim. Siyah bir saat, siyah, ince bir iki tane bileklik çıkardım. Sol kulağıma takacağım üç prizma şeklindeki küpeyi çıkardım. Dördüncüsünü de sağ kulağıma takacaktım ama bulamayınca yatağımı kenara doğru iteledim.

Queen of Atlantis || Shawn MendesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin