QOA~5

418 33 32
                                    

Önümdeki kaseden avuçladığım bütün cipsleri ağzıma atmaya çalıştım. Bu, normal bir hayvanlık değildi. Shawn ile 'kim avcundaki cipsleri ağzına sokabilir challenge'ı yapıyorduk.

Üç cips koltuğun üstüne düşünce kocaman olmuş ağzım tüm yüzümü kaplamasına rağmen gözlerimi sinirle kıstım. Shawn'dan önce ben yapmalıydım.

"Benim rekorumu hala geçemedin." diye keyifle sırıttığında önümdeki su şişesini karnına attım. Hiçbir acı belirtisi göstermeyince, kollarımı birbirine bağladım ve havaya, karaya, suya, dağa, taşa trip atarmış gibi yaptım. Gibi yaptım çünkü hayatımda hiç trip atmayı becerememiştim.

Ağzımdaki cipsleri bitirdiğimde Shawn'ın yanına düşen su şişesini alıp kafama diktim. Çok susadığım su götürmez bir gerçekti.

Kendim kadar cümlem de güzeldi.

"Sıra sende." dedim elimdeki şişeyle kendisini gösterirken. "İzle bak, hepsini yiyeceğim." dediğinde tek kaşımı kaldırarak "Bekliyorum." dedi.

Bugün hayatımda hiç yaşamadığım kadar şok yaşamıştım. Yangından kaçmamız, üstelik sosyal medya hesaplarımdan soru yağmuruna tutulmam, Shawn'ın acayip duygular hissettirdiği, gizlice dinlediğim konuşması, sonradan sipariş ettiğimiz hamburgerlerin yanlışlıkla Hamdiye teyzeye gönderilmesi, Hamdiye teyzenin onları yemesi ve bize tekrar hamburger gönderilmesi gibi saçmasapan, şeyler yüzünden bugün kalpten gideceğimi bile düşünmüştüm.

Aklımdakilerden sıyrıldığımda Shawn'ın elindeki bütün cipsleri ağzına tıkmış olduğunu gördüm. "Ama," dedim kollarımı küçük bir çocuk gibi önümde bağlarken. "Senin ağzın bana göre büyük."

"Ama," dedi o da bilmişçe. "Senin ellerin bana göre küçük."

Bozulmuş gibi yaparak "Papağanlık yapma." dedim.

Tam onunla birlikte rahat hissetmeye başlamışken -ki bu haftadan sonra belki de hiç konuşamayacaktık- benim için adam dövmesi yine ilk günümüzdeki gibi tedirginliğimi arttırmıştı.

Onun gibi kim olsa, karşılığını verirdi ama yine de farklıydı. Farklı hissettiriyordu. Ve de hala Brian'a söylediği 'ben kararımı çoktan verdim, ihtiyacım var' cümlesi kafamı bozuyordu.

Gerçi ona o kadar takılmamıştım, sonuçta beni ilgilendirmezdi.

"Hadi, film izleyelim." Shawn'ın sözcükleri yine beni şimdiki zamana çekti. Bu akşam çok fazla düşünüyordum.

"İzlemediğimiz film kaldı mı ki?" diye sordum bıkkın görünerek. Aslında ben de bir o kadar film izlemeyi seviyordum.

"Grinin Elli Tonu'nu izlemedik." dedi sırıtarak. "Haddini aşma küçük adam, daha reşit değiliz." dedim parmağımı ona doğru sallayarak. "Ayıp be!"

Gerçi Grinin Elli Tonu'nu izlemiştim, onun da izlemiş olması muhtemeldi.

Sırıtışı kahkahaya dönüştü, nasıl kendini çabucak toparlayabilmişti? Sonuçta gece rüyalarıma çeşitli katkılarda bulunacak bir şey yaşamıştık.

Ya da ikinci seçenek olarak, rol yapıyordu.

Saat gece daha on birdi ve bir şeyler yapmamız gerekiyordu. Yoksa sıkıntıdan ölecektik.

Aklıma gelen parlak fikirle Shawn'a döndüm. İki kolunu da koltuğun üstüne atmıştı, yanında da ben oturuyordum.

O ne kadar kusursuz duruyorsa, ben de o kadar kusurlu duruyordum onun yanında.

"Hadi, fan sayfalarını inceleyelim." dedim şirince.

Shawn bir müddet düşündükten sonra "Neden olmasın?" dedi. "Onların hepsi çok tatlı."

Queen of Atlantis || Shawn MendesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin