Bölüm 1

358K 10.7K 8.5K
                                    

Merhaba!

Durun durun, hemen çıkmayın ve bölümü tamamlayın.

Karakterlerle bütünleşeceğinize, okurken olayları sizin yaşayacağınıza ve de en önemlisi bu kitabın diğerlerinin aynısı olmadığına emin olabilirsiniz!
Siz, bir okuyucudan çok daha fazlasısınız, hikaye boyunca da öyle olacaksınız.

Keyifli okumalar!

Yeni bir yıl, yeni bir okul...

Bir insan 18 yaşına kadar aslında kim olduğunu nasıl bilmez? Ben bilmiyorum. Ailemin nasıl olduğunu, soyumu, nereden geldiğimizi, atalarımızı öğreneli çok da bir süre olmadı. Ha, öğrenmek ister miydim ya da böyle bir şey bekler miydim diye sorulursa hayır derdim. Birilerinin "sizi korumak" adı altında benliğinizden habersiz büyümenize sebep olması hoş bir durum değil. Ben bunca zaman kim olduğumun farkında bile değilmişim meğer.

Kısacası hayatımın ince elenip sık dokunmuş yalanlar üstüne kurulu olduğunu öğrenmek, hoş değildi. Geç de olsa gerçekleri öğrendiğimde yeni okulum ve yeni hayatım için bir nebze de olsa heyecanlanmıyor değildim.

4 AY ÖNCE
12 Şubat 2017

Uyanalı uzun bir süre olmuştu. Güneş etrafı aydınlatmaya başlayalı ise fazla bir süre olmamıştı. Ama odama dolan ışık, sanki benim içime doğuyor gibiydi. Gece fazla uyuyamamıştım. Aniden uykumdan uyanıp sabahı beklemeye başlamıştım. Son zamanlarda fazlasıyla sık olan bir durumdu sebepsizce uykularımın bölünmesi.

Annem ve babamın uyuyor olmasını fırsat bilip sessizce yatağımdan kalktım ve pijamalarımı ikinci bir dolap görevi gören sandalyenin üstüne koydum. Dolabımdan bordo renk bir kazak çıkarıp üstüme geçirdim. Kot pantolonumu da giydikten sonra odadan çıktım.

Parmak uçlarımda yürüyordum. Odamın birkaç adım ilerisindeki merdivenlerden aşağı indim ve ön kapının oraya geldiğimde her şeyin yolunda olduğundan emin olmak için arkama baktım. İyi iş! Botlarımı giyip askılıktaki şişme montumu fazla ses çıkarmadan giymeye çalıştım.

Bahçeye çıktığımda tenime işleyen soğuk ürpermeme neden oldu. Bahçede yer yer erimeye yüz tutmuş karlar vardı. Montumun önünü kapattım ve nefesimin bir beyaz bulut olup havaya karışmasını izledim. Sabahları güne erkenden başlamayı seviyordum. Yaptığım yürüyüşler beni zinde tutuyordu. Bahçenin demir kapısını fazla gıcırdatmadan açtım ve bomboş caddede yaklaşık bir saat yürüdüm. Arada sırada geçen arabalar adımlarımı bastırıyordu ve birkaç saniye sonra yine sessizliğe bürünüyordu sokak. Villaların arasındaki tek tük dükkânlar da daha kepenklerini kaldırmamıştı. Pazar günleri şehir biraz daha uyuyordu. Kollarımı belime doladım ve her adımımda düşüncelerime daldım.

Yarın doğum günümdü. Babam 18 yaşımın her zaman en önemli yaşım olduğunu söylerdi. Yine de ben bunu anlamazdım. Bir gün öncesindeki benle bir gün sonrasındaki ben arasında fark olmazdı çünkü. Olamazdı, bir insan bir günde değişemez ya...

Her iki yılda bir taşınırız. Babamın işi gereği sürekli il değiştiriyoruz. Bir ara ülke değiştirip Polonya'ya bile gitmişiz. Ama ben o zamanlar küçüktüm. Sadece fotoğraflardan gördüğüm kadarını biliyorum. Yaklaşık bir senedir de İstanbul'dayız. Oturduğumuz semti, okulumu, arkadaşlarımı sevmiştim. Alıştığımda ayrılmak istemiyorum bir yerden. Zaten kim alıştığı şeyden ayrı kalmayı sever ki?

GÖLGEDonde viven las historias. Descúbrelo ahora