Final Episode [Part I] : "I love u, my heart..."

1.7K 148 19
                                    



FINAL EPISODE [PART I] : “I LOVE U, MY HEART...”

İYİ OKUMALAR :)

HATALARIM VAR İSE AFFOLA :*

🍀🍀🍀

Ümit ettiğimiz her dakika yerini ‘umut’ denen kavrama bırakıyordu. Umudumuz yavaş yavaş sönüyor, yerini ‘imkânsız’ hayallere dönüşüyordu. Kalbimizi titreten gerçekler vardır, hani...

"Se-Sehun üşüyorum."

Luhan titreyerek başını gövdeme yasladı. Korkudan bembeyaz kesilmiş, bana tutunan küçük bedene odaklandım.

Lanet olası volkan neden patlamıştı, ne güzel kıvranıp uyuyabileceğimiz bir mağara vardı. En azından yaşam mücadelesi vermiyorduk. Şimdi ise hepsi bir yerde toplanmış, ölmeyi bekliyordu.

Titreyen arkadaşlarıma baktım. Hepsiyle yeni tanışmıştım, eğer...eğer buradan kurtulacak olsalardı onlarla birlikte mükemmel arkadaşlıklarımı devam ettirecektim. Şu an itibariyle ise tek derdim hayatta kalmaktı.

Kötüydü değil mi? Ölümü gerçekleştirecek nedenler birer birer seni nefessiz bırakıyordu. Hissediyordu insan, yok olduğunu hissediyordu.

Stephan King'in bir sözü vardır, “Önemli şeyler en zor söylenir, çünkü kelimeler anlamını eksiltir." Benim içinde bulunduğum durum da tıpatıp buydu. Söylemem gereken kelimeler ağzımdan çıkmıyordu. Biliyordum, eğer söylersem anlamsız, kifayetsiz kalacaktı.

"Şşh, miniğim bana tutun, Hisset beni..." dedim Luhan'ın soğuktan kızaran kulaklarına fısıldayarak. Luhan sesimi işitmiş baygın bakışlarını dolu dolu olan gözlerime çevirmişti. Gülümsedi bana, gülmemesi gerekiyordu. Büyükbabamın geçmişten gelen sözünü hatırladım.

"Eğer öleceğini hisseden biri, ölmeden önce sevdiğine gülümser ise o mutludur, çünkü ölmek mutsuzluktur. Severken mutsuz olmazsın. Mutlu ölürsün.” O sözler beynimi işgal ederken hâlâ bana gülümseyerek bakan Luhan'ı yavaşça sarstım.

Hayır, hayır bu oluyor olamazdı.

"Luhan, bebeğim haydi doğrul," dedim yüksek sesle. Luhan beni umursamıyordu. Lanet olsun!

"Chanyeol! Hey, buraya gelin!" diye bağırdım. Herkes sesimi duymasıyla meraklı bakışlarını bize yöneltti.

"Luhan...ona bir şey oluyor!" dedim titreyerek. Chanyeol Baekhyun'un elini tutarak yanımıza geldi.

"Sehun, tanrım o yüzü mosmor olmuş!" diye bağırdı Baekhyun. Luhan hâlâ delice titriyordu. Junmyeon soğukkanlılıkla Luhan'ın nabzını kontrol etti.

"Sakin olun, vücut ısısı düşüyor. Bünyesi zayıf olduğu için direnci düşmüş. Onu bir şekilde ısıtmamız gerekiyor." dedi. Fırtınalı havaya baktım. Hava buz gibiydi. 

"Hey, herkes tişörtlerini çıkarsın," dedi Junmyeon. Şaşkınlıkla ona baktım. Hava çok soğuktu. Hayır, dayanamazlardı.

"Ü-üşürsünüz," dedim korkuyla. Beni takmayıp tişörtlerini çıkarmaya başladılar. Çıkardıkları tişörtleri Luhan'ın bedenine sardılar. Tanrım lütfen yardım et! Üzerimdeki kalın tişörtü çıkarıp Luhan'ın mosmor olmuş yüzünü kapattım. Bende dahil herkes tir tir titriyordu. Fırtına hızını artırmıştı. Kurtulmamız imkânsızdı.

"Üşüyorum, Jongdae..." Minseok kollarını birbirine dolamış, titriyordu. Jongdae Minseok'un küçük bedenine sıkı sıkı sarıldı.

Gözümden yaş aktığında Luhan'ı daha sıkı sardım. Hâlâ titriyordu.

Hava kararmıştı. Fırtına dinmiş yerini hafif melteme bırakmıştı. Azda olsa esen sıcak rüzgârla herkesin çıplak bedeni gevşemişti. Yıldızlar gökyüzünü süslediğinde Luhan'dan yükselen mırıltıları dinledim.

"Sehun'u seviyorum, Sehun'u seviyorum, Sehun'u seviyorum," deyip sürekli tekrarladığında zorlukla nefes aldım.

"Luhan'ı seviyorum, Luhan'ı seviyorum, Luhan'ı çok seviyorum." dedim. Etrafı izledim. Herkes sevdiğine sıkı sıkı sarılmıştı. İşte aşk buydu. Sevgi buydu. Senin için ölürüm, sözü buydu. Burada para yoktu. Aşkı parayla satın alamazdık. Burada gösteriş yoktu. Kimseye hava atamazdık. Burada güzellik yakışıklılık yoktu.

Burada güzel ruhlar vardı. Sevmeyi sevilmeyi bekleyen ruhlar vardı. Onlara âşık olabilirdik.

Soğukta uyursak ölür müydük?

Gözlerim kapanıyordu. Hayır, uyumamalıyım.

Sehun uyuma! Uyuma!

🍀🍀🍀

Dalga sesleri kıyıyı döverken, vücudum titremişti. Uykulu gözlerle etrafa baktım. Güneş doğuyordu. Etrafta uyuklayan arkadaşlarımı farkettim. Şükürler olsun tanrıya! Hiçbirine bir şey olmamıştı. Kucağımda uyuyan Luhan ise derin bir nefes almama sebep olmuştu.

Bir ses duydum. Derinlerden gelen bir ses. Hayır, arkamızdaki ormandan değil. Kuvvetli bir ses.

"Hey, uyuyanın!" dedim bağırarak. Hepsi teker teker uyandığında merakla bakıştılar.

"Ne oldu Sehun?" diye sordu Chanyeol.

"Şşt, ses duyuyor musunuz?" dediğimde etrafı dinlediler.

Evet, bir ses vardı.

"Bir yerden sesler geliyor." dedi Yixing. Hepsi ayağa kalktığında etrafı kolaçan ettiler. Kucağındaki Luhan ise uyanmıştı.

"İyi misin, sevgilim." diye sorduğumda yorgunlukla başını salladı. Alnını sıkıca öptüm.

"HEY, O HELİKOPTER Mİ? YOKSA KOCAMAN GÖZLERİM HALÜSİNASYON MU GÖRÜYOR?" diye bağırdı Kyungsoo. Gösterdiği yere baktığımızda bize doğru yaklaşan helikopteri farkettim. Gözlerim kocaman açıldığında başımı olumsuzca sallayıp, gözlerimi kırpıştırdım.

"KURTULUYORUZ! TANRIM ŞÜKÜRLER OLSUN! KURTULUYORUZ!" diye bağırdı Baekhyun.

Kurtuluyoruz.

"Seni seviyorum, kalbim..." deyip Luhan'ın dudaklarına öpücük kondurdu.

"K-kurtuluyoruz S-Sehun." dedi Luhan kekelereyerek.

Aşkımız kurtuluyor.

🍀🍀🍀

Uzun bir aranın ardından herkese merhaba! Final bölümün ilk partını yazmış bulunmaktayım. Umarım beğenmişsinizdir. İkinci ve son part çok yakında gelecek.

Hepinizi çok seviyorum.

İyi geceler :)

You're My Last Chance [HunHan] (√)Where stories live. Discover now