🌏 4.4 blue morn

4K 290 141
                                    

  MedyaİFrank Sinatra-Killing me softly  ya da 네시 (4 O'CLOCK) - R&V şarkılarından birisiyle okumaya başlayabilirsiniz ^^ Bu arada şimdiden uyarayım bunu oruçken okursanız ya da +18 görmek istemeyenler varsa sonlara doğru birazcık şey etmiş olabilirim,yorumlarda görüşürüz :*

***

"Yoon! Ben-- geldim--"

Sirenleri bastırmak için var gücümle bağırıyorum,ama bulunduğum karanlık odada benden başka yaşayan hiçbir şey yok.Karşımdaki siyah gölgenin ne olduğunu anlamam için jöle kıvamına gelmiş bacaklarımı yürümeye zorluyorum ve duvar boyu camın kenarına yaslanmış olan karton Suga posterini fark ettiğimde bacaklarım beni neredeyse taşıyamayacak sanıyorum.Yoongi'nin beden ölçüleriyle aynı şekilde kesilmiş iki boyutlu karton parçasına elimi uzatıyorum,düşündüğüm binlerce şeyin arasından yalnızca şu sıyrılıyor.O hayatta,Yoongi yaşıyor.Karton posterin sırt kısmına yapıştırılmış bir postit olduğunu fark ettiğimde onu elime alıyorum.Kandırılmış olmama öfkelenemeyecek kadar müteşekkirim o ana,o hayatta çünkü,yoongi yaşıyor,gerisinin ne önemi var ki? Yine de okuduğum şey karşısında ürpermeme engel olamıyorum.

"Yangın alarmının çaldığını bile fark etmeden bu odada aşık olduğun adamın hayatını kurtarmak için öylece dikiliyorsun değil mi? Böyle büyük bir aşkın içinde şüpheye yer olmadığını biliyorum Arven,ben söyleyene kadar bu sirenlerin kendi içinde çaldığını sandığını da biliyorum,Yoongi'nin bütün dünyanın varlığına karşın senin canını koruyacağını da biliyorum,o yalnızca bunun farkında değil,onun farkına varması için ve senin içindeki şüpheyi silmek için size bu oyunu oynuyoruz.

Yalancı bir yangının ortasına Yoongi'yi, sağına seni, ve soluna onun geçmişini koydum.Kapılar kapandığında,yavaşça geriye dön,eğer karşında onu görüyorsan emin ol ki, Min Yoongi yan odada benim olduğumu bildiği bu yangında seninle olmayı,seninle ölmeyi seçmiş demektir."

3..2..Kapılar kilitleniyor.Birbirine kenetlenen kilitlerin sesi karanlık odada yankılanıyor.Benim sormaya bile cesaret edemeyeceğim bir sorunun, cevabının ortasında kalakalıyorum.Min Yoongi'nin koridorun öteki ucundaki odada olma ihtimali bile beni çıldırtacağı için asla kalkışamayacağım bir oyunun tam ortasındayım.

Bütün ömrün boyunca tam omzumun üzerinde duymayı dilediğim o soluk sesi geniş karanlık odayı dolduruyor,tıpkı güneşin kendisinden önce aydınlığının gelerek dünyanın karanlığını hafiflettiği gibi,onun da kendisinden önce huzuru geliyor,kalbinin içinde dönüp duran bir plaktan çok eski bir şarkı çalıyormuş gibi hissediyorum,tanıdık,o kadar tanıdık ki bana karışmış bir zamanlar,bana dokunmuş,bana aitmiş gibi tanıdık,yine de bilinmeyen bir kaç nota eklenmiş,içinde duyduğum merak hep taze,çünkü her gelişinde bir kaç nota mutlaka değişmiş gibi,yine de her gelişi,eşsiz bir şarkı gibi.

"Bize-- oyun oynamışlar--"

Dudaklarım birbirine çarpmasa kendi sesimi tanıyamayacağım,oysa duymayı dilediği tek şey buymuş gibi sesimi tanıyor.Gözlerinden çakan şimşekleri görebilmem için herhangi bir ışık kaynağına gerek olmadığına dair hiç şüphem kalmıyor,ellerini dizlerine yaslayıp bir anlığına soluklanırken kapıların kilitlendiğini belli eden sese aldırmadan beni şaşırtıyor ve Min Yoongi,beni şaşırtarak o uyuşuk kozasının dışına çıkıyor,tıpkı bir kelebek gibi,çırpınan kollarının gökyüzüne kavuşmasına öyle benzer bir şekilde sarılıyor ki bana,tıpkı onu gördüğümde çalmaya başlayan o tanıdık,yabancı şarkı gibi bu his de içimi karmakarışık ediyor.Ona yüzlerce kez sarılmış olmama rağmen,içlerinde hiç onun bana böyle koşup geldiği var mıydı hatırlayamıyorum,beni kollarında böyle sıkı tuttuğu var mıydı hatırlayamıyorum.Avucumdaki notun buruşmasını umursayamayacak kadar çok duyguyu aynı anda hissediyorum ve bu dizlerimin güçsüzce kendini bedenime dolanmış kollara bırakmayı istemesine sebep oluyor.İki tren kavuşacaksa,muhakkak çarpışacaklardı,biliyorum ve bizim çarpışmamız,bizim kavuşmamız bu an oluyor.

Blue Morn ☁ mygWhere stories live. Discover now