🌏 1.2 revenge [missed you]

4.4K 407 89
                                    

Mavi sabahın 1k oluşunun şerefine!

Medya:An Ji Young-Dream

*



"Nerdesin? "

Sokakta olmam elbette ki çığlık atmama engel değildi.Üstelik bu mesajı tam 6 gündür beklediğimi hesaba katarsak işten bile değildi.Ah,bir an gerçekten katır inadına tutulup onu beklerken öleceğimi sanmıştım.Hayat boyu abuk subuk kararlar alıp hiçbirini uygulayamadığımı fakat söz konusu olan şey inadım olduğunda beni geçebilecek kimseyi tanımadığımı söylemiş miydim? Min Yoongi, hah, demek beni asla özlemeyeceksin ha? Adamın aklını alırlar aklını,heheytt. Aklını almayı başaramamış olsam da henüz, evinin anahtarını cebime atarak bana işinin düşmesini sağlamış olabilirim.Ne yapsaydım yani? Hangimizin inadı daha öldürücü diye ölçmeye kalkacak değildim ya,sadece biraz kıvranması benim için yeterliydi.Yani en kötü ihtimalle evine girmek istediğinde,anahtarı paspasın altında bulamadığında beni aramak zorunda kalacaktı.İçimden geçirdiğimi sandığım her cümleyi sesli söylediğimi fark ettiğimde,etrafımdakilerin aklımı kaçırdığıma dair olan şüphelerini kuvvetlendirmek için onlara kocaman mahcup bir gülümseme yolladım ve daha sakin bir yere geçmeyi düşündüm,tam da okuldan çıkmış elimde kitaplar ve ıvır zıvır bir sürü belgeyle kahve içecek sıcak bir yer ararken gelen mesaj anında kafamı karıştırmıştı.Öğleden sonra olduğu için işlerine ya da evlerine giden insanlarla dolu olan seul sokaklarını çok seviyordum.Kaldırımlarda birbirinin yanından hızlı hızlı geçen insanlardan birisi olmak bana hayatın bir parçasıymışım gibi hissettiriyordu.

6 gün boyunca başımı yastığa her koyduğumda kokusunu özleyerek burnumun direği sızlamasına rağmen,uykuya dalana kadar onu düşünmeme rağmen,sokağa her çıkışımda adımlarımı ona dair yerlere yönelttiğimi fark etmeme rağmen, kendimi tutabilmiştim ve ben onu özlüyorsam en azından o da beni özlemeli diye düşünerek halletmem gereken işlerimle ilgilenmiştim.Gündüzleri bir şekilde halledebiliyordum,yeni girdiğim ortama alışmaya çalışıp kendime aşık olacağım bir kütüphane köşesi bulmuştum bile.Ama gece olduğu zaman,kafamın içinde dolan binlerce düşünceyle yaşamak beni ürkütüyordu.Düşünüyordum,kendime düşünmeyi bırakacağıma dair söz verdiğim anlarda bile düşünüyordum. Ve sonunda Min Yoongi pes edip bana mesaj atmıştı.Mesajın içeriğindeki odunluğu görebiliyor musunuz? 6 gün sonra ilk söylediği kelime nerdesin. Elinin köründeyim Min Yoongi. 6 günün bir insan ömrü içine ne kadar önemli olduğundan bir haberdi.

"Ah, sana da merhaba,yalnızca nerede olduğumu soracaksan bana mesaj atma zahmetinde bulunmak yerine telefonuma bir takip çipi yerleştirmeye ne dersin?"

"Gevezelik yapmaktan gerçekten bıkmıyorsun.O tür şeylerle uğraşmak için fazla tembelim ufaklık.Yani...Üçüncü kez sormayacağım.Nerdesin?"

O böyle emir vererek konuştuğunda,inat edip ona beşinci kez sordurma aşkıyla dolup taşıyor olsam da aptalca hırslarımın beni ondan ayrı tutmasına katlanamayacaktım.Sosyal medyadan onunla ilgili çoğu şeyi görebilsem de,ödül aldıkları videoyu ezberleyecek kadar çok kez izlesem de,attığı fotoğraflara hayranlarıyla aynı anda çığlık atarak baksam da,o beni hiçbir şekilde göremediği için benden daha ciddi bir özlem duyuyor olmasını umuyordum.Hava birdenbire bana çok daha güzel gözükmeye başlamıştı.

"Sen de huysuz bir yaşlı gibi davranmaktan bıkmıyorsun.Merhaba demek bu kadar zor mu geliyor Yoon? Nerede olduğumu öğrenince ne yapacaksın,yoksa beni özledin mi?"

Sırıtarak gönderdiğim mesaj anında görüldü olduğunda,gülümseyerek tırnağımın ucunu yemeye başladım.Kendimi aptal liseli bir aşık gibi hissediyordum,ve, galiba liseli olmamın dışında geri kalanı doğruydu da.Karşımdaki koca çınar ağacı neredeyse bütün yapraklarını dökmüş olmasına rağmen heybetli bir şekilde kışa meydan okuyor gibiydi,üşüyen kuşların dallarında küçük kıpırtılı karartılar oluşturması öyle hoşuma gitmişti ki,hayatım bir saniyeliğine gözüme mükemmel göründü.

Blue Morn ☁ mygWhere stories live. Discover now