🌏 2.5 la lune&les étoiles

3.5K 312 72
                                    

MEDYA; BTS-SPRING DAY TEASER  ULAN!!![Öhöm,sakinim.Siz,dilerseniz, başka orta tempolu tatlış bir müzikle okuyabilirsiniiz ^^ ]

Bölüm ismi: ay ve yıldız

"Gerçek bir öpücük ne demek ya?"

İlgimi asla veremediğim sevgili okulumda edinebildiğim tek arkadaşım olan Kim Luna,elindeki metal çubukları masaya sert bir şekilde bıraktı.Oldukça sıkıcı bir hocanın dersinde yan yana oturmuştuk ve onun düşürdüğü kalemi almaya aynı anda eğilip kafalarımızı tokuşturmuştuk,ardından kıkırdamamızı duyan önümüzdeki hocanın yalakası olan bir çocuk bize gürültü yapmamamızı söylediğinde aynı anda onun taklidini yapıp kahkahalara boğulmuştuk.İşte,tanışma hikayemiz bunun üzerine hocanın ikimizi de dersten atmasıyla başlamıştı.Birbirimize hem çok benziyor hem de hiç benzemiyorduk ama yapmaktan hoşlandığımız şeyler çok benziyordu.Onu şimdiden bıktırmış olmalıydım,ağzıma attığım lokmayı çevirirken dişlerimi göstermeden ona kocaman sırıttım.

"Bu soruyu bir hafta içinde 3 milyon kere sorduğun için seni öldürürsem kaç yıl yatarım Arven?"

At kuyruğu yaptığım kızıl saçımı iki yana sallayarak sevimli olmayı umdum,okulumuzun mükemmel yemekhanesinde öğle yemeği yiyorduk.Luna,gerçekten bana katlanabildiği için melek olmalıydı.Çünkü yaklaşık on gündür sürekli sızlanıyordum.YOONGİYİ ÜÇ HAFTADIR GÖRMÜYORDUM.E bir zahmet sızlanayım değil mi? Paranoyak bir fana dönüşmüştüm ve Yoongi eminim sırf bana inadından üç haftadır twitter hesaplarından bile fotoğraf paylaşmıyordu.

Luna ile yeni tanışmamıza rağmen birbirimiz için yaratılmış mükemmel iki insandık.Ağzımdaki lokmayı güçlükle yutup içeceğimden koca bir yudum aldım.

"Bunu yapamazsın.İngilizce ödevin için bana ihtiyacın var."

Luna dalgalı saçlarının altında muhteşem bir zeka barındıran alnını,sağ avcunun içine çarpıp başını yana çevirdi ve gözlüklerinin altından bana şakayla karışık öldürücü bir bakış attı.Ardından ikimiz de gülmeye başladık.Artık elimin bir robot hareketi gibi telefona gitmesine alışmış olacak ki eline aldığı çubuklarla yemeğini kurcalarken,o da otomatik bir şekilde beni uyardı.

"Açmayacağını biliyorsun Arven.Kapat şu telefonu."

Yine mesaj bırakma sesine gelene kadar bekleyip telefonu kapattım.

"Çok saçma değil mi? Ya tehlikedeysem? Ölüyorsam? Konuşmasa da açması gerekir..."

"Tehlikede ya da ölüyorsan onu değil polisi araman gerektiğini biliyor olduğunu varsayıyordur."

Yemeğini bitirip tabaklarını bırakmak üzere ayağa kalkan Luna'ya hemen yetiştim ve peşinden yaptığı şeyleri tekrarlayıp,çıkışa yönelirken koluna girdim.Benim aksime o temastan fazla hoşlanmamasına rağmen,ona dokunmama izin veriyordu.

"Bu kadar akıllı ve hazırcevap olman canımı sıkıyor."

"Seninde aptal aşık gibi davranıp kendini üzmen benim canımı sıkıyor."

Tam gülmek üzereydim ki yemekhaneden çıkmış olduğumuz için var gücüyle parlayan güneşin bütün dünyayı aydınlatıyor olması gerekiyordu,ama benim dünyam bir anlığına karardı.Tırnaklarımı hissedebildiğim ilk şeye geçirdiğimde derinden gelen bir vızıldamayı Luna'nın telaşlı sesi bastırıyordu.

"Arven! İyi misin? Beni duyuyor musun ARVEN? ---"

Zihnimden seni duyuyorum desem de dudaklarımı kıpırdatamadım.Ve tırnaklarımı bir şeye sapladığımın dışında sadece dünyanın deli gibi döndüğünü hissediyordum,bir saniye sonra bütün hisler kayboldu,Luna'yı da duyamadım.

Blue Morn ☁ mygWhere stories live. Discover now