53-GİZEMLİ ŞAHIS

En başından başla
                                    

"Bilgisayar çıktısı alınmış. Bunu yapan o derece zeki."

Hepimiz umutsuzluk içinde düşünürken Aslı konuştu.

"Aa saçmalamayın ama. Biz kedi kızlar değil miyiz? 'Bir şeyler' yapar yine buluruz bu kişileri. Melis, sen yemekten sonra Barışla buluşup olayı anlatıyorsun-" derken sözünü kestim.

"Yemeğe gelmeyeceğim. Canım hiçbir şey istemiyor."

"Tamam o zaman Barış'ı ara yemek vakti buluşun. O mağarada yer."

Zeynep konuştu.

"Ama ikisinin de yemekhanede olmaması bizi izleyenler tarafından dikkat çekmez mi?"

"Zaten öğrenmişler öğreneceklerini. Ne olacak ki?"

Ona hak verdik. Konuşmaya devam etti.

"Ona olanları anlatırsın. Yemekten sonra bizimkilerle biraz oyalandıktan sonra kulübeye geçeriz. Kaan'ı da çağırırız ve siz de gelirsiniz. Topluca fikir alış verişi yaparız."

"Tamam," dedim. "Ben Barış'ı arayayım."

Oturduğumuz masadan kalkıp yatağımın oraya geçtim. Kızlar hala konuşurken Barış'ı aradım.

"Efendim," diyerek telefonu açtı.

"Nasılsın," dedim.

"İyiyim hayatım sen?"

Bana hayatım demesi kalp atışlarımı hızlandırsa da sakin kalıp konuştum.

"İyi sayılırım. Aç mısın?"

Sorduğum soru biraz saçma olmuştu ama...

"Evet biraz, neden sordun," dedi.

"Konuşmamız gerekiyor. Akşam yemeği vaktinde mağarada buluşsak olur mu?"

"Olur tabii ki," dedi. Merak ettiği belliydi. "Hatta bekle, kulübene geliyorum."

"Hayır," dedim. "Mağaraya gitsek daha iyi olur. Buluşunca konuşuruz."

"O zaman akşam yemeğini beklemeyelim. Şimdi mağaraya geçelim."

Yemeğe az vakit kalmıştı zaten.

"Tamam. Ben birkaç dakikaya çıkarım," dedim.

Aynaya bakıp saçımı düzelttikten sonra kızlara haber verdim ve kulübeden çıktım. Çitlere gitmeden önce kafeteryaya uğrayıp bir bana bir de Barış'a olmak üzere iki sandviç aldım. Ben yemek istemiyordum ama Barış'ın bana kendi sandviçinden zorla yedireceğini biliyordum. O yüzden kendime de almıştım.

Çitlere geldiğimde Barış'ın beni beklediğini gördüm. Beni görünce birkaç saniye yanına gelmemi bekledi ve sonra sarıldık. Gözlerimi kapatıp başımı omzuna yaslamak kadar huzurlu bir şey yoktu. Ayrıldıktan sonra uzanıp yanağına öpücük kondurdum.

Gülümseyerek elimi tuttu ve çitleri geçtik. Elimdeki sandviçlerden birini ona uzattım. Sandviç yiyerek mağaraya doğru yürürken konuştu.

"Ne oldu?"

Sıkıntıyla derin bir nefes alıp verdikten sonra mağaraya gelene kadar olayı anlattım.

"Not yanında mı," dedi bana karşı kullanmasa da daha önce çok duyduğum sert sesiyle.

Cebimden notu çıkardım.

"Çıktı almışlar akıllılar."

Notu okuduktan sonra kaşları daha da çatıldı. Telefonunu çıkardı ve rehbere girdi.

DÜŞMAN OKULLAR "YAZ KAMPINDA" Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin