37-BARIŞMA

99.5K 5.2K 2K
                                    

Bölümün geç geldiğini biliyorum ama bundan sonra düzenli olarak gelmeye devam edecek.

Multimedyada yeni kapağımız var. Bu güzel kapağı yapan kahvekalpben'e teşekkür ediyorum.

İyi okumalar!

Gözlerim anında alevlenirken olduğum yerde kaldım. Birkaç saniye gördüklerimi sindirmeyi bekledikten sonra kendimde Hayalet'e seslenecek gücü zor buldum.

"Hayalet, gel."

Hayalet beni şaşırttı ve kulübenin önünde ona vermeye çalıştığım eğitimlerde olması gerektiği gibi yanıma geldi. Bir yerlerde köpeklerin sahiplerinin üzgün olduğunu anladıklarını ve onları mutlu etmeye çalıştıklarını okumuştum. Hayalet gördüğüm tüm köpeklerden zekiydi ve şu anda Barış'ın beni nasıl yıktığını hissedebildiğini düşünüyordum. Yanıma gelince ayak bileğime sürtünüp patilerini bacaklarıma koydu ve iki ayağının üzerinde benden ilgi bekledi. Onun hareketine cevap veremeyecek kadar kötü hissediyordum. Tasmasının ipini tuttum. Arkama dönüp gideceğim sırada ne ara bana doğru yürüdüğünü anlamadığım Barış omzumdan tutarak beni durdurdu.

"Bekle."

"Bunun nasıl bir açıklaması olabilir," diye tısladım sessizce Melis Buse'yi göstererek.

"Buse'nin bir açıklaması var," dedi o benim aksime gür bir sesle ve kolumdan tutup beni kendine çekti.

Elini belime koyup beni ilerletti. Kaşlarımı sorarcasına kaldırıp kızı süzdüm. Sarı ve dalgalı olan saçlarını açık bırakmıştı. Üzerinde dar bir askılı ve tayt vardı. Güzel görünüyordu ve bu beni sinirlendirirken Hayalet'in tasmasının ipini avcumda iz bırakacak kadar sıktım. Sonunda kızın yanına geldiğimizde Barış elini belimden çekti. Melis Buse'ye başıyla işaret verdi ve kız derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.

"Cumartesi gecesi arkadaşlarla kamptan kaçıp şehirde bir bara gitmiştik. Biraz sarhoş olmuştum ve o sırada Barış'ı gördüm. Bar tezgahının önünde tek başına oturuyor ve... İçiyordu."

Babasıyla yaptığı telefon konuşması ve Hakanla kavgası ağır gelmiş olmalıydı.

"Sonra yanına gittim. Kamptan nasıl kaçtığını falan sordum. Bana bakmadı bile, ağır içkiler içmeye devam etti. Ama ben gevezelik yapıp konuşmaya devam ettim, sarhoşken çok konuşurum. Barış da fazla sarhoş görünüyordu. En sonunda bana 'Melis gibi çok konuşuyorsun,' dedi."

Melis gibi çok konuşuyorsun? Barış'a öldürücü bakışlarımı atarken Melis Buse devam etti.

"Bende Melis olduğumu söyledim. Başka bir Melis'ten bahsettiğini anlamayacak kadar sarhoştum. O da başka bir Melis olduğumu anlayamayacak kadar sarhoştu. Zaten yüzüme bile bakmamıştı. Saçma saçma konuşmaya başladı, Hakan ona bir şeyler söylemiş falan tam anlayamadım oraları. Sonra bana 'Benden ne istiyorsun?' diye sordu. Sinirlenmiş gibiydi. Bende arkadaki odalardan birine gitmeyi teklif ettim."

Sinirle gözlerimi kırpıştırıp Barış'a döndüm. Hayır, hayır lütfen bu kızla yatmış olma Barış. Yoksa seni asla affedemem.

"Hatırlamıyor musun olanları?" diye sordum.

"Hayal meyal hatırlıyorum. Onun sen olduğunu sanıyordum sanırım."

"Peki sen nasıl hatırlıyorsun?" dedim Melis Buse'ye.

"Ben Barış kadar sarhoş değildim," dedi.

"Yani arka odaya gitme teklifini kendi isteğinle ettin?"

DÜŞMAN OKULLAR "YAZ KAMPINDA" Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin