Bir Deli Rüzgar|59

Start from the beginning
                                    

Luna bana bakıp alt dudağını ısırıp göz kırptığında neyi ima ettiğini hemen anlamıştım.

Ah dün gece...

Her şey fazla güzeldi. Zeyd'in şefkatli dokunuşlarının hiç bir şekilde kelimelere sığdıracak gibi anlatabileceğimi zannetmiyordum.

Luna'ya bakarak susması konusunda gözlerimi belirttim. O ise gülerek omuz silkti. Sadece erkekler meraklı olmuyordu işte. Mesela ablam Luna gibi. En sevdiği konulardı.

"Yarıştan bir haber var mı?" Dedi Zeyd. O esnada siparişlerimiz gelmişti. Zeyd bana da kendisine de Fettucuni Alfredo soslu makarna söylemişti.

"Güzelim, saat kahvaltı zamanını geçti diye bunları söyledim ama istersen başka bir şey söyleyeyim?" Dedi bana dönüp. Başımı olumsuz anlamda salladım. "Zeyd benim felsefemi unutuyorsun. Benim için yemeğin saati yoktur."

Zeyd gülerek kulağıma yaklaştırdı yüzünü. "Bol bol ye," Dedi eğlenen bir şekilde. "Çok yoruldun, enerji toplaman lazım sonuçta."

Gözlerim irice açılırken onun bacağına ayağımla vurdum. "Sussana aptal."

Zeyd gülerek omuz silkti. Çatalımı makarnaya batırıp ilk lokmamı ağzıma attım.

Makarnanın tadı biraz değişik gelse de takmadım. Demek ki Mısır'da tadı böyle oluyordu.

"Araban hazır Zeyd." Dedi Aras. "İstanbul'daki bordo Lamborghini'yi getirttik. Bakımları falan yapıldı. Hiç bir sorun yok."

Bordo Lamborghini, benim bundan önceki yarılar Zeyd'e bu arabayla yarışa katıl dediğim araba değil miydi? Aptal o zaman lafımı dinlememişti ki.

"O şerefsizin hangi arabayla katıldığını öğrendik mi?" Dedi Zeyd. Kaşlarımı çattım. "Hangi şerefsiz?"

Şerefsizler etrafımızda çoktu sonuçta.

"Boş ver güzelim." Dedi Zeyd. O esnada restoranın kapısından içeriye giren kişiyi gördüm. Bu Zeyd'e rakip olan adamdı. Bahsettikleri şerefsizin de bu olduğunu anlamıştım.

"Ha işte, aldı bok kokusunu geldi hemen karasinek." Dedi Roza göz devirerek. Roza'nın kucağındaki Azur sesler çıkarmaya başladığında Roza Azur'un başını öptü. "Dur anneciğim, sende dayınlar gibi başlama hemen. Daha küfür etmek için çok küçüksün."

Adam bu tarafa doğru gelirken ben ise onu umursamayıp makarnamı yemeğe devam ettim.

Cidden acıkmıştım.

"Şah'lar?" Dedi Adam başımızda dikildiğinde. Zeyd elini oturduğum koltuğun üzerine atıp arkasına yaslandı ve göz kırptı. "Hayırdır ?" Dedi alayla. "Yenileceğini anladın götün tutuştu herhalde."

Adamın gözleri beni buldu. Ona bakmayıp kısa bir an Zeyd'e baktıktan sonra makarnamı yemeğe devam ettim. Zeyd'in kaşları çatılırken elini belime sardı.

"Şans dilemeye gelmiştim Zeyd şah. İşin zor bilesin." Dedi adam kendinden emin bir şekilde.

"Biliyor musun," Zeyd'in kendinden emin sesini duydum. "Yirmi altı yıllık hayatım boyunca bir kere bile şansa ihtiyacım olmadı. Zeyd Şah diye bir gerçek var çünkü. Ama senin şansa ihtiyacın fazlaca olacak."

"Akşam görüşürüz," Dedi Adam meydan okurcasına. "Tabi görüşebilirsek."

"Sende biraz şerefsizlik hissettim." Dedi Alas. "Umarım bir işler peşinde değilsindir."

Bir Deli Rüzgar Where stories live. Discover now