3|Hoşbuldum

13.9K 854 230
                                    

3 gün sonra PAZARTESİ

"Ablaaağğ!" diyip saçımı çeken Kadir'e aldırış etmeyip kafamı öbür tarafa gömdüm.

"Ablaağğğ!" diyip omzumu dürten Esma'yı da umursamayıp uykuma dev-

"YA OF!" diyip üstüme atlayan kişiyi itmeye çalıştım.

Bu Esma ya da Kadir olamazdı.

"Güneş kalk bacım kalk, şu sünepe Burçak evi yakacak!"

Kerem...

"Kerem?" dedim sakince.

'Ne var?' dercesine kafasını salladı.

"Kerem seni sikerem bak şimdi! Çık lan odamdan!" diye birden bağırınca götü tutuşmuş tavuk gibi yatağımdan kalkıp dışarı çıktı.

Rahat bir nefes alıp üstümü değiştirdikten sonra komidinin üzerine bırakılmış notu okudum.

Biz babanla Antalya'ya gidiyoruz kızım. Kardeşlerin ve abin sana emanet.

Anne mesaj atamaz mıydın? Ya da sonra arardın? 21. yüzyıldayız lütfen!

Notu bir kenara fırlatıp aşağı indim.

Karşılaştığım manzaraysa iç açıcıdan çok... iç acıtıcıydı!

Yumurta pişirirken artistlik yapmak için tavadakileri ters çevirmeye çalışan ama her yaptığında yumurtaları azar azar yere döken Burçak.

Limonata yapmak amcayla sıktığı limonun suyunu gözüne kaçırdığı için Firdevs Hanım'ın felçli halinden beter görünen Kerem.

Ve yemek masasına salyalarını akıtarak sandalyede uyuyan Emir.

Yani en fazla ne yapmış olabilirim de bunlar benim arkadaşım?

"Çıkın dışarı!" diye bağırınca Emir uyandı, Burçak yumurtanın hepsini düşürdü, Kerem ise şu an kendinde değil! Limon kafa yaptı.

Hepsi çıktıktan sonra ortalığı toplayıp kahvaltı hazırladım. Kahvaltımız bittikten sonra Kerem'in annesinden anahtarını çaldığı arabaya doluştuk. Sonunda okula geldiğimizde herkes aynı yerde aynı şekilde aynı mallıkta takılıyordu. Birlikte kantine gidip masaya oturana kadar bizi gören herkesle selamlaştık.

"Oo başkan!" diyerek elini kaldıran Halil'in eline çaktım.

Okul başkanı olduğumdan dolayı herkes 'başkan' derdi. Çoğu zevzek yüzünden hoşuma gitmese de bir şey diyemiyordum.

Kantindeki masalardan birine oturduk.

Okulun görevli öğrencisi Ezgi elinde mikrofon ile kürsüye çıktı. 'Klik' sesiyle birlikte mikrofon açıldı. Duyurular sadece önemli bir şey olduğunda yapılırdı.

Müdür ve müdür yardımcıları hiçbir şeyi takmıyorlardı. Okulu resmen öğretmenlere bırakmışlardı. Ezgi de Türkçe öğretmenlerinin gözde konuşmacısı olduğu için son aşamada bu görev ona kalıyordu.

"Öncelikle herkese günaydın! Ama önce başkan kankama günaydın." dedi ve yumruğunu kaldırıp bana döndü. Bende kaldırdım ve havada görünmez bir şekilde tokuşturduk.

Tüylü Şeftali Where stories live. Discover now