48|Ceket

388 44 27
                                    

"Pişt!"

Duyduğum sesle birlikte dudaklarımı Bora'nınkilerden ayırıp hızla onu ittim. Beyefendi bankta biraz olsun kıpırdamazken ben onu ittiğim için geriye savrulmuştum.

"Abi?" dedi Bora kaşlarını çatıp karanlıktan bize gelen kişiye bakarak.

Cidden mi? Öpüşürken Ali'ye mi yakalanmıştık? Çok güzel.

"Nerdesin sen saatlerdir?"

Ali önümüze geçip eğildi ve fazla ses yapmadan "Bırakın şimdi. İdil'in bir an önce gönlünü almam gerekiyor." dedi. Suratına bir zahmet der gibi baktığımızı görünce devam etti. "Benim onunla bu gece barışmam lazım. Herkes nişan telaşıyla sabah erkenden kapımıza dayanacaktır. Yarın onunla konuşacak fırsatı asla bulamam. Ki zaten ben ağzımı açamadan o bu işi bitirir."

Onayladığımızı belirterek kafamızı sallarken "Bir bahane uydurup buraya getireyim mi?" şeklinde fikir önerisi sundum.

"Olmaz o." dedi. "Kavga etmeye başlarsak herkes sesimizi duyar. Ayrıca beni gördüğü an kaçıp gidecektir."

"Odada konuşun." dedi Bora. "Biz sizi idare ederiz."

"Aynen."

Bir süre sessiz kaldıktan sonra elini ensesine atıp konuşmaya başladı. "Aslında... Bu gece onunla kalsam çok iyi olur. Hem beni dinlemek zorunda kalır." dediğinde kaşlarımı çattım.

"İyi de ben yeni bir oda istediğimde annemler şüphelen-" Asıl söylemek istediği şeyi anlayınca durdum. Kaşlarımı kaldırıp ciddi misin dercesine bakarken Ali geç idrak ettiğim o şeyi söyleyivermişti.

"Güneş, bu gece seninle odaları değişsek olur mu?"

"Olur."

"Olmaz." dedim.

Uyarıcı bakışlarla Bora'ya döndüğümde rahat bir tavırla omuz silkmişti. Daha sonra çok parlak bir fikirmiş gibi Ali'ye dönüp "Olsun." dedi.

Ali'nin bakışları benim üzerimdeyken derin bir nefes verdim ve odada sadece birkaç saat konuşmalarının yeteceği konusunda direttim.

Bunun neden işe yaramayacağıyla ilgili bir şeyler söyledikten sonra devam etti. "Ya güven bana. Eğer kabul edersen çözeceğim bu işi. Yoksa yarından itibaren beni asla dinlemez, biliyorsun. Sana bir oda ayarlarsak herkesin haberi olur ve şüphelenirler." dediğinde o devam etmeden ben konuştum.

"Diğer kızların odasında da yer yok."

Kafasını salladı ve sustu. Şu an Ali'nin aklından geçeni tahmin ediyordum. Ama beni utandırmamak için söylemiyor olmalıydı. Bizi öpüşürken gördüğünü ve sevgili olduğumuzu anladığını, bu yüzden birlikte kalmak isteyebileceğimizi düşünüyordu. Aslında doğru düşünüyordu. Sadece sorun olan tek şey yakalanma ihtimalimizdi. Ki aileleri düşününce Ali ve İdil'in ayrılıp nişanın iptal olma ihtimali yakalanmamız ihtimalinden daha korkunçtu. Tam bir kaostu o zaman.

Kabul ettiğimde Bora sırıttı. Halinden baya memnun görünüyordu. Birkaç dakika nasıl olacağına dair küçük bir plan yaptıktan sonra Ali telefonunu almak için kendi odasına uğraması gerektiğini söyleyip önden gitti.

Tam ben de adım atacakken Bora durdurdu. Arkamdan kolunu belime sarıp kafasını omzuma koydu. Sırıtışım tüm yüzüme yayılırken ellerimi, belime doladığı kollarının üstüne koydum.

"Bu gidişle sensiz uyuyamamaya başlayacağım." dedi. Sesinden bile belli oluyordu sırıtışı.

Dün gece de arabada birlikte uyumuştuk ve sanırım neredeyse ben de alışacaktım.

Tüylü Şeftali Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin