Six

215 23 35
                                    

"Efsanevi Koreografi"yi dördüncü yapışlarıydı bu. Jongin, partnerine daha çok bağlanmıştı. Hatta kabullenmesi zor olsa bile ondan hoşlanıyordu. Evet, her şeyde mantık arayan Kim Jongin, hiç tanımadığı bir kızdan hoşlanıyordu. Kendine inanamamıştı. Nasıl olurdu bu? Efsanelere inanmazdı ama derinlerde bir yerde buna inanmaya başlamıştı. O efsane onu aşık etmişti sonuçta! Suçlu oydu, Jongin değildi. İyi açıdan bakarsak Soojung'ı düşünmeyi bırakmıştı.

Dans bitip karşılıklı selamlaştıkdan sonra ikiside farklı taraflardan kulise girdi. Birkaç dakika sonra Jongin yüzünde maskesiyle kuliste yere bağdaş kurarak oturmuş düşüncelere dalmıştı. Partnerini sevip sevmediğini düşünüyordu. Sonra aklına Seulgi geldi. Onu sevmiyordu galiba. Yani "arkadaş" olarak seviyordu sadece. Tabii basket maçında onunla öpüşürken kalbi gereğinden fazla fonksiyon göstermişti ama bu gizemli kızı daha çok seviyordu. O bunları düşünürken partnerini onun kulisinde gördü. Normalde buraya girmesi yasaktı ama gelmişti işte.

Eğer eski mantıklı düşünen Jongin olsaydı ayağa kalkıp gizemli partnerini takip etmezdi fakat Seulgi'yle çıktığından beri mantıklı Jongin'i gören olmamıştı. Bu yüzden genç adam ayağa kalkıp, kısa boylu Bella Hadid -çok sevdiği model- olarak hayal ettiği partnerini takip etmeye başladı.

Kız onu farketmişe benzemiyordu çünkü ağır ağır adımlarla yürüyordu. Arkasın da baktığı da yoktu. Jongin bir umut maskesini açmasını bekledi ama kızın maskesini açmaya niyeti yoktu. Üstüne üstün, kız, kızlar tuvaletine girmişti. Jongin, kızın onu görmediğine emindi. Niye böyle bir şey yapmış olabilirdi ki kız? Aklında tezler uydurup duruyordu. Bunlardan en mantıklısı kızın maskesini çıkarmak için lavaboya girdiği olmuştu. Belki orada maskesiz bir şekilde güzel yüzünü inceleyip, gizemli erkek partneri ile evlenmeyi düşünüyor olabilirdi. Jongin bu fikri kafasından silip attı. Romantik ve kızımsı bir düşünceydi. Yine de bu içeriye girmesine engel olmamıştı.

Jongin gözlerini kapatıp içeri daldı. İçeride sadece onun olmasını umuyordu. Umduğu olmuştu da. Tüm kabinler boştu. Aynada düz ve kızılımsı kahve saçlı bir kız kendisine bakıyordu. Sırtı Jongin'e dönük olduğu için onu görmemişti. Jongin de yüzünü göremiyordu. Bu fırsatten istifade sessiz bir şekilde kaçmayı düşündü fakat geç kalmıştı. Kız o girdiğinde, gıcırdayan kapı sesini zaten duymuştu. Beklediği biri sanmıştı.

"Bayan Cha siz misiniz? Şuan lenslerimi takıyorum. Lütfen pedi yanıma koyun."

(YN// HAKLİSA)

Jongin utanmıştı. Ped kelimesi yüzünden değildi ama. O bir tıp öğrencisiydi sonuçta, normal geliyordu ona böyle tür şeyler. Onun utandığı nokta bu sesin acayip derecede tanıdık olmasıydı.

"Seulgi?" Jongin'in ağzından dökülmüştü birden bu kelime. Pişman olmuştu. İçinden kendine küfürler etmişti ama geç olmuştu.

Kız şaşkınlıkla elinde lensi ile Jongin'e döndü. Jongin doğru tahmin etmişti. Gizemli partneri Kang Seulgi'ydi.

"Jongin?!" Kocaman ve panikli gözlerle karşısında duran adama bakıyordu. Neye şaşırsa bilememişti. Az önce ped istediği için utanması mı gerekirdi yoksa gizemli dans partnerinin, sahte sevgilisi olduğuna şaşırması mı gerekiyordu? Aslında anlamalıydı. O gün dans yarışmasında, kötü dans ediyorum demesine rağmen, kazanmışlardı ödülü.

Jongin partnerinin Seulgi olduğunu öğrendikten birkaç saniye sonra kendinden geçmişti. Vücudundaki hormonları fonksiyonlarını arttırıyordu. Andrenalinden testesterona kadar hepsinde bir artış vardı. Seulgi'ye sabit bakışlarla,  yaklaşıyordu. Seulgi, Jongin'in bu halinden korkmuştu. Bu yüzden Jongin'in herbir ileri adımında geriye doğru adım atıyordu. Tabii lavabo küçüktü. Sırtı hemen duvara deymişti. Gidecek yeri yoktu. Jongin bir elini duvara koymuş ona bakıyordu. Seulgi'yi hiç bu kadar güzel ve zevk verici olarak görmemişti. Gömleğinin düğmelerini açtı. Terlemişti. Seulgi terletmişti onu. Zaten boynundan kaslarına doğru akan ter damlalarından da Jongin'in zevkle dolduğu anlaşılabiliyordu.

Seulgi titrek ellerle Jongin'i ittirmeye çalışıyordu fakat bir işe yaradığı söylenemezdi. Karşısında duran sahte sevgilisi ilk öpücüğünü almıştı. Eğer bir şey yapamazsa bekaretini de alacağa benziyordu.

"Jongin! Ne yapıyorsun sen?"

Jongin dinlemiyordu onu. Seulgi'nin kısa boynuna dudaklarını götürmüş, emiyordu. Sonra da Seulgi'nin söylenmelerinden sıkılıp dudaklarını emmeye devam etmişti. Böylesi daha sessizdi. Seulgi dudaklarını ısırmıştı. Bunun fantazik bir değeri vardı ama Seulgi bunu o amaçla yapmamıştı. Karşısındakinden kurtulabilmekti amacı. Jongin sinirlenip geriye çekildi. Tam çıkışacaktı ki Seulgi ona bu fırsatı bırakmadan tokat attı ve anında ortamı terk etti.

Jongin sızlayan yere elini koyup kendisine baktı. Kendine inanamamıştı. Ne olmuştu da birden böyle bir şey yapmıştı?

"Hadi ama Jongin, sen artık öyle biri değilsin. Kendine gel. Kızı korkuttun bak."

Jongin kendine çeki düzen verirken, elinde pedle bir kadın içeriye girdi.

"Seulgi getirdim malı! Kusura bakma biraz geç kaldım. Kuliste..." Jongin'i gömleği açık bir şekilde görünce sustu ve bir şey diyemedi. Esmer genç ise kabahat yapmış bir çocuk gibi gülümsedi ve kaçtı.

aşık olma programı :: kaiseulHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin