08.12.2013 (Final)

1K 124 44
                                    

Jongin başsağlığı dileyen herkese dalgın bir biçimde eğiliyordu. Ailesinin cenaze töreni devam etmesine rağmen sanki kendisi buradan başka bir yerde gibiydi. Buradaki insanların bir kısmıyla daha önce karşılaşmamıştı, bazılarını ise fark bile etmemişti.

"Ee, bundan sonra gelecekteki planın ne?" amcası yanına gelmiş ve omzuna dokunmuştu.

Jongin cevap veremeden önce üvey teyzesi araya girmişti. "Eğer istersen memlekete dönüp bizimle birlikte yaşayabilirsin. Seni her zaman oğlumuz olarak gördüğümüzü biliyorsun."

Jongin gülmemek için kendisini tutmak zorunda kalmıştı.Başını nazikçe sallamış ve konuşmuştu, "Başımın çaresine bakabilirim," bulunduğu mekandan çıkmak için bir bahane uydurmuştu. Herkes gittikten sonra tekrar cenaze alanına gelecekti. Şu an burada bulunmak onu sadece daha çok boğuyordu. Ruhu biraz temiz hava ve nikotin için kendisine yalvarmaya başlamıştı.

Odadan çıkmadan önce son bir kez daha içeri bakmıştı. Hiç tanımadığı bir orta yaşlarda bir kadının, ebeveynlerinin küllerinin önünde isterik bir şekilde hıçkırarak ağladığını görmüştü.

"Çok sahtece," Aldığı nefesinin altında mırıldandıktan sonra aniden gülmeye başlamıştı.

Her şey için geç olduktan sonra neden insanlar önemsemeye başlardı?

Ailesi hayattayken bu insanların hepsi neredeydi?

Jongin başını hafifçe sallarken odadan çıkmıştı. "Sigara odası nerede?" Jongin yanından geçtiği hemşireye sormuştu.

"Sigara içmek için bodruma inmeniz yada çatıya çıkmanız gerekiyor."

"Teşekkürler,"Jongin cevap verirken çatının hoş olacağını düşünmüştü. Asansöre doğru yürümeye başlamıştı ki birden fikrini değiştirip yolunu merdivenlere doğru çevirmişti. Biraz yalnız kalmaya ihtiyacı vardı.

Çatı katının kapısını açar açmaz onu karşılayan taze hava ilk kez omuzlarındaki yükün kalmasını ve rahatlamış hissetmesini sağlamıştı. Smokininin cebinden sigarasını çıkarırken en sevdiği şarkıyı mırıldanıyordu.

Sigarasını yaktıktan sonra çatının köşesine oturmuştu. Başını bariyerlere yaslamıştı. Kravatını gevşetmiş ve esnemişti. Ailesin kazasından sonra pek uyuyamamıştı. Hala ertesi gün memleketlerinde düzenlemesi gereken bir cenaze daha vardı. Tanımadığı halde görmesi gereken çok insan vardı. Ve katlanması gereken epey bir sahte göz yaşı.

"Bu katıldığım son cenaze olacak." Jongin sigarasını söndürdükten sonra kısa bir kestirme için gözlerini kapamadan önce kendi kendine söz vermişti.

Jongin duyduğu ayak sesleri ile uyanmıştı. Omuzlarını gererken görüşünün netleşmesi için gözlerini ovalamıştı. Hasta kıyafeti giyen biri çatının sonuna oldukça yakın bir mesafede dikiliyordu. Bariyerler ile arasında büyük bir boşluk vardı. Bir adım daha atacak olursa Jongin adamın ölmeden önce yere çakılana kadar özgürce havada süzüleceğini söyleyebilirdi.

Ailesinin ölümüne yeterince doymuş olduğundan gözlerinin önünde bir başkasını ölümünü daha görecek durumda değildi. Ailesinin ölümünü durduramazdı çünkü yaşanılan durum kaçınılamaz bir kazaydı. Ailesinin yaşatmak için geçmişi de saramazdı.

Ama, bu adamı kurtaracaktı.

Jongin yerinden herhangi bir ses çıkarmamaya dikkat ederek kalkmıştı. Adamın arkasına yaklaşırken nefesini de tutmuştu. Adam Jongin'in geldiğini görmemişe benziyordu. Jongin de tam arkasında olduğundan onun yüzünü göremiyordu.

İkinci kez düşünmeden Jongin adamın belini kavramış ve onu çekmişti. Yaptığı hareket dengesini kaybetmesini ve sırt üstü düşmesini sağlamıştı. "Siktir!" Jongin inlemişti.

Adam ise bağırmış ve poposu Jongin'in kasıklarına gelecek şekilde yere serilmişti. Jongin bulundukları pozisyonun ne kadar garip olduğunu fark ettiğinde bu onu eğlendirmişti. Gülmesine engel olamamıştı.

"Sen n-ne ya-yaptığını sanıyorsun?" Adam kekelemişti. Bedenini hala kucağında durduğu Jongin'den uzaklaştırmaya çalışmıştı.

Jongin başını kaldırdığında kendisine bakan büyük gözleri ve kalp biçimli dudakları görmüştü. "...Seni kurtarıyorum?" Jongin şüpheyle bakarken söylemişti.

"Beni kurtarmak mı?" Adam şaşırmıştı.

"Aşağı atlayıp kendini paramparça etmek istediğini düşünüyorum."

Adamın dudakları düz bir çizgi haline gelmişti. Omzunu silkip cevap vermişti, "Belki. Ama bu seni ilgilendirmez."

"Adın ne?" Jongin konuyu değiştirerek sormuştu.

"Ne?" Adam bir kez daha Jongin'in kelimeleri yüzünden şaşırmıştı.

"Adın." Jongin bir kez daha tekrarlamıştı ama bu sefer sesi kulağa sanki emir veriyormuş gibi gelmişti.

"Do Kyungsoo. Senin?"

"Kim Jongin."

Jongin, Do Kyungsoo isimli bu yabancının kendisini nasıl birden daha iyi hissetmesini sağladığı hakkında düşünmeye başlamıştı. Gökyüzüne baktığında zihninde bir fikir belirmişti. Ufak bir gülümseme dudaklarına yerleşmişti. "Öyleyse, Bay Do Kyungsoo, kalkmama yardım edebilir misiniz?" Jongin elini Kyungsoo'ya uzatmıştı.

"P-pekala..."Tereddütle cevap vermişti. Kyungsoo kendisine uzatılan eli kavramış ve çekmişti. Çekerken burnunu kırıştırmıştı çünkü Jongin düşündüğünden daha ağırdı.

Diğer taraftan Jongin ise Kyungsoo'nun kendisini kaldırmak için ne kadar çaba sarf ettiğini görüp kahkahasını tutmaya çalışıyordu. Yapamamasının nedeni Jongin çok ağır olduğu için değildi, Kyungsoo'nun bedeni kendi bedeninden çok daha küçük olduğu içindi.

Başından beri, Jongin'in kalkmaya niyeti yoktu. Kyungsoo'yu yere biraz olsun güç sarf etmeden çektiğinde yüzündeki gülümseme biraz daha genişleyip sırıtışa dönüşmüştü. Kyungsoo şaşırıp dengesini tekrar kaybetmişti ama bu sefer Jongin'in üstüne yüzüstü düşmüştü.

"Ne oluy-"Kyungsoo'nun gözlerini Jongin'in yüzü ile kendi yüzünün arasında sadece santimler olduğunu fark etmesiyle genişlemişti. Bedenini yan tarafa atarken yanakları hemen kızarmış ve kalbi deli gibi atmaya başlamıştı.

Tekrar ağzını açmaya yeltenmişti ki Jongin ilk söze başlayan olmuştu. "Bana çıkışmadan önce, ilk gökyüzüne baksan daha iyi." Jongin sakince söylemişti.

Kyungsoo bakışlarını gökyüzüne çevirmişti. Görüntüye hayranlıkla bakıyordu. Bir süre sadece öyle uzanıp mor, sarı ve turuncu gölgelerin mavi gökyüzü ile sevişmesini izlemişti.

"Çok...güzel..."

"

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Yazar Notu:

Size bu hikayenin mutlu bir sonla bitmediğini söylemiştim.

Ancak, bu hikayenin güzel bir başlangıcı olmadığını söylememiştim.

Hoşça kal sayın okuyucu,

Artık kendi hikayenizi yaşama vaktiniz çünkü bu sefer artık sizin hikayenizin içinde ben olmayacağım.

Last January ||  ÇeviriWhere stories live. Discover now