15.01.2014 (II)

624 114 67
                                    

15 Ocak 2014

Yura, polis merkezinden çıkarken soğuk havanın kendisine çarptığını hissetmiş, hırkasına daha sıkı sarınmıştı. Bu sabah polis merkezi onu aramış, bazı ölüm kayıtlarını tamamlamasını ve merhum kardeşinin eşyalarını almasını söylemişlerdi. Aslında söyledikleri insanlar ebeveynleriydi ancak genç kız annesi ile yıllarca görüşmüyordu ve babası da gelmemişti. İşiyle her zaman olduğu gibi meşguldü yada belki utanç duyuyordu.

Büyük bir şirketin sahibinin oğlu intihar etmişti.

İntihar.

Yura boğazına oturan ve gitmeye niyeti olmayan yumruğu yutup yok etmeye çalışmıştı. Hala neden abisinin hayatına kıydığını anlayamıyordu. Çünkü ne kadar kötü bir durum olursa olsun, abisi her zaman en güçlü olandı ve intihar ona yakışan bir şey değildi.

Yura polis merkezinden uzaklaşmadan önce kendini toparlamaya çalışmış ve bir kafeye gitmişti.

Kafenin ortamı sıcak ve hoştu. Ufak bir yerdi ve çok kalabalık değildi. Yura yemeğinin gelmesini beklerken sandalyenin ahşap kısmına sırtını yaslamıştı. Etrafa baktığında mutlulukta sohbet eden insanları görmüştü, onun kalbi ise en az bakışları kadar boştu. Şu anda birine ihtiyacı vardı, düzeltmek gerekirse Jongin'e ihtiyacı vardı.

Bugün Jongin'i aramış, polis merkezine onunla gelmesini sormayı planlamıştı ama o soramadan Jongin telefonu kapamıştı.

Jongin'in de en az kendisi kadar bunalımda oluşunu anlayabiliyordu. Senin için önemli olan birini arkada bırakmak tabii ki dayanılmazdı ama belki birlikte acılarını paylaşsalar daha kolay olabilirdi. Ayrıca sonuçta onlar nişanlılardı, değil mi? Yura onu çok seviyordu ve o da bunu biliyordu.

Çalan telefon sesi Yura'nın düşüncelerini bölmüştü. Kendi telefonunu kontrol etmişti ancak ses ondan gelmiyordu. Gözleri masanın üstündeki ölmüş abisinin eşyalarına takılmıştı. Paketi açtığında ses daha da yüksel gelmeye başlamıştı.

Ses, artık hayatta olmayan abisinin telefonundan geliyordu.

Bir arama vardı.

Jongin'den.

Tereddütle gelen aramayı yanıtlamış ve telefonu kulağına dayamıştı.

"Hyung, hala evinde senin geri gelmeni bekliyorum. Hyung çok üzgünüm. Bu şekilde ölmemeliydin. Çok üzgünüm, lütfen geri gel ve bana yardım et. Bu acıyı kaldıramıyorum. Ölümünle birlikte tüm acın bana geçti."

Yura hattın diğer tarafından gelen Jongin'in hıçkırıklarını duyunca nefesini tutmuştu.

"Hyung belki bunu söylemek için çok geç ama seni seviyorum." Jongin'in kısık sesi tamamı ile sevgi ve samimiyet doluydu.

Yura şaşkınlığa uğrarken ağzı yaşadığı şok ile açılmıştı. Beyni duyduğu şeyi idrak etmeye çalışıyordu.

Jongin abisini seviyordu.

Jongin, Do Kyungsoo'yu seviyordu.

Jongin'in dediğine göre kardeşçe bir sevgi değildi. Söyleyiş şekli sanki aşıkmış gibiydi ve bunun anlamı Jongi-

"Affedersiniz. Yemeğiniz geciktiği için üzgünüm. Buyrun, afiyet olsun." Yura yemeği masaya bırakan garsona bakış atmıştı. Garson genç kızı yalnız bırakmadan önce kibarca eğilmişti.

Böylece Yura tekrar telefona odaklanmıştı.

"Hyung?" Jongin'in sesi şüpheyle çatallaşmıştı.

Hyung orada mısın?"

"Hyung?"

Yura cevap mı vermesi gerektiğinden yoksa hemen kapatması mı gerektiğinden emin olamayarak dudağını ısırmıştı.

"Ben de seni seviyorum Jongin-ah,"genç kız tereddüt etmeden söylemişti. Gözlerini kapatmış ve ağırca nefesini dışarı bırakmıştı.

"Seni seviyorum ve bu çok can yakıcı."

Yura göğsünü kavrayarak acının geçmesini ummuştu.

"Kardeşimi sevdiğini biliyorum, o da seni seviyordu. Ama onu çok farklı bir şekilde sevdiğini hiç fark etmemiştim. Bana evlenme teklif ettiğinde, sadece-- Beni gerçekten seviyor musun Jongin? Abimi sevdiğin şekilde beni seviyor musun?"

Yura içinde boğulduğu duygu denizini bastırmaya çalışmış ve Jongin'in cevabını beklemişti. Jongin'in onu gerçekten sevdiğini söylemesini beklemişti.

"Yura," Jongin sonunda konuşmuştu. Genç kız Jongin'in kelimelerine devam etmesini beklemişti ancak duyduğu tek şey bip sesiydi.

Genç kız kardeşinin telefonuna inanamamazlıkla bakıştı.

Jongin telefonu kapatmıştı.

Gerçeklik Yura'yı vurmadan önce uzun bir sessizlik oluşmuştu. Abisinin telefonunun arka planındaki Jongin ve Kyungsoo'nun resmine bakakalmış, daha sonrasında ise gözleri parmağındaki yüzüğe kaymıştı.

"Demek öyle," kendi kendine gönülsüzce mırıldanmıştı.

Bakışlarını önündeki yemeğe toplamış ve yemeye çalışmıştı. Ağzını yemekle doldurmuş, boğazındaki yumruyu umursamadan yutmaya çalışmıştı. Yaşlar gözlerinden süzülüyordu. Yemeye devam ederken daha da çok ağlamaya başlamıştı. Sonunda ise kaseyi ileri itmiş ve kafasını masaya koyup ağlamaya devam etmişti.

Yazar Notu:

İntihar.

Benim ülkemde intihar insanları utandıran, dinimde ise yapılması kabul edilemez bir şey. İntihar eden insanlar büyük bir günah işlemiş sayılıyor.

İntihar eden insanlar cennete kabul edilmiyor.

Ve insanlar onları yaptıkları şey yüzünden yargılayıp suçluyor.

Aslında onlar hayat kurbanları, toplumun mahvettiği birer kurbanlar.

Çocukken, küçük ve saf olduğum zamanlarda, insanların neden kendi hayatlarına kıydığını merak eder dururdum. Ama şimdi büyüdüm ve yavaşça anlamaya başladım.

Bunu yapıyorlar çünkü yaşadıkları acıya daha fazla katlanamıyorlar.

Çünkü acı dışarıdan gelen bir şey değil, içinde yaşayan bir şey.

Ve ondan kaçacak bir yerin yok.

Sonuçta kendinden nasıl kaçabilirsin ki?

Acı da seninle birlikte büyüyor ve sen fark etmeden senin bir parçan oluyor.

Favori alıntılarımdan birini görmek ister misiniz?

"Eğer sizi ağlatan bir şarkı duyuyorsanız ve artık ağlamak istemiyorsanız o şarkıyı daha fazla dinlemezsiniz. Ama kendinizden kaçamazsınız. Kendinizi daha fazla görmemeye karar veremezsiniz. Kafanızdaki gürültünün sesini kısmaya, onu kapatmaya karar veremezsiniz. "

Dünyada iki çeşit insan vardır.

Yaşamak için yeterince cesur olanlar ve ölmek için yeterince cesur olanlar.

Ve bir de benim gibi insanlar.

Arada kalmış insanlar.

Yaşamak ve ölmek için çok korkak olanlar. Büyük şeyler düşlemek ve düşlememek için çok korkak olanlar.

Peki sayın okuyucu, sen ne tür bir insansın?

Ve Kyungsoo'nun ne tür bir insan olduğunu düşünüyorsun?

Yura?

Jongin?

Ve gerçekten Kyungsoo'nun ölümüne sebep olan şeyin intihar mı olduğunu düşünüyorsun?

Nedenini söz verdiğim gibi daha sonra açıklayacağım.

sonraki bölüme geçin.

Last January ||  ÇeviriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin