12.01.2014

558 105 59
                                    

12 Ocak 2014

Kyungsoo insanlar doğum gününü kutlarken sayısız kez teşekkür ettiğini söylemeye devam etmişti. Bu insanların tamamını tanımıyordu bile; çoğu muhtemelen buraya iş için gelmişti. Kyungsoo bu partiye sırf babası onu zorladığı için katılmıştı. Bir de gelecekte miras olarak babasının ona bıraktığı şirketin kutlaması için. Bundan da ötesi babası ile arasında olan kötü ilişkiyi düzeltmek istiyordu. Bu yüzden buradaydı, kendini gülümsemeye zorluyor ve ilgiliymiş gibi davranıyordu.

Kyungsoo'nun gözleri etrafta tanıdık yüzü görmek için dolanıyordu. Ama kalbinin derinliklerinde biliyordu ki Jongin gelmeyecekti. O büyük kavgadan sonra. Jongin'in, Yura'ya evlenme teklif edeceğini söylemesinden sonra. Jongin'in, Yura'ya aşık olduğunu söylemesinden sonra. Belki başka birisi olsa daha iyi karşılayabilirdi...ama Yura'ydı. Onun küçük kız kardeşiydi.

Ve en kötü kısımı ise içinde hala Jongin'in geleceğine dair bir umut vardı. Bir parçası hala Jongin'in varlığını özlüyordu. Bir parçası hala onun o tatlı gülümsemesini özlüyordu. Nazik dokunuşlarını. Kavruk tenini. Kyungsoo aynı zamanda Jongin'in her sarhoş olduğunda dudaklarından sızan alkol kokusunu da özlüyordu.

"Kyungsoo oppa." neşeli bir ses ona seslenmişti.

Adını söyleyen kişinin olduğu tarafa dönmeden önce Kyungsoo ona seslenenin kim olduğunu çoktan biliyordu. Yura'ydı. Şu anda en çok uzak kalmak istediği insandı.

"Doğum günün kutlu olsun, oppa. Seni seviyorum." Yura ona sarılırken söylemişti.

"Ben de seni seviyorum." Kyungso kendisini bir kez daha gülümsemeye zorlamıştı. Ve bunun için kötü hissetmişti, nasıl kendi öz kız kardeşinden nefret edebilirdi? Biraz bile olsa nasıl edebilirdi? Nasıl bir abiydi? Bu sorular onu rahatsız ediyordu.

"Jongin nerede?" Kyungsoo kız kardeşinin yalnız geldiğini görünce sormuştu.

"Hmm..yapması gereken önemli bir işi olduğunu söyledi...her neyse, oppa sana söylemem gereken mühim bir şey var." Kan yanaklarını kırmızının hoş bir tonuna boyarken genç kız söylemişti.

"Nedir?"

Kyungsoo çoktan Yura'nın söyleyip kalbini bir milyon parçaya bölecek olan şeyin ne olduğunu biliyordu. Ve haklıydı da.

"Jongin dün gece bana evlenme teklif etti ve yakında evleneceğiz."

O anda kalbinin göğsünden sökülüp alındığını hissetmişti. O anda sanki dünya ve etrafındaki insanlar onun için durmuş gibiydi; boşluktaymış gibi hissediyordu. Sanki bir cam fanusun içine hapsolmuş gibi hissediyordu ve o cam fanusu kırmanın hiçbir yolu yoktu. Baş edemeyeceği bir acıya yakalanmıştı. Kırık bir kalp daha iyiydi çünkü düzeltilebilirdi ama artık kalbi çekilmişti. Kırık falan değildi; bomboştu.

"Oppa, beni dinliyor musun?" Yura'nın gözleri Kyungsoo'nunkilere kilitlenmişti.

Kyungsoo geri kız kardeşine baktığında söylenecek doğru kelimeleri aramıştı, onun için mutlu olduğunu gerçekten söylemek istemişti....ancak kelimeler boğazında takılı kalmıştı.

"Oppa?" Genç kız, Kyungsoo'nun elini avuçlamıştı.

"Tuvalete gitmem gerek. Sonra konuşuruz, tamam mı?" Kyungsoo ona cılız bir gülümseme vermiş ve Yura cevap veremeden önce yarı koşar bir şekilde çıkış kapısına ilerlemişti.

"Nereye gidiyorsun, Kyungsoo?" Çıkış kapısında babasına yakalanmıştı.

"Lavaboyu kullanmam gerek, baba."

Last January ||  ÇeviriOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz