Göz kırpan resim

1.3K 49 6
                                    

ellifsu RabiaCmn
Enginden;
Herkes hala kapıda beklerken ben hemişerelerin hazırladığı vaziyette kapıda bekliyordum. Girebilirdim ama cesaretim yoktu. Onun o kırgın yüzüne bakmaya cesaretim yok.
"Koçum, bak herşeyi geç ve karının yanına git! Onun sana ihtiyacı var"
Omzumu sıkıp nasihat eden abime baktım. Normalde pezevenk hiç işe yaramasada böyle zamanlarda gösteriyordu kendini.
Evet karımın bana ihtiyacı vardı. Onun herşeyi bendim ve onu yanlız bırakmak bana yakışmaz. Kendi korkularım yüzünden zümrüt gözlümü sahipsiz bırakamazdım. Kafamı sallayıp odanın kapısını açtım. Benim güzelim, karım, çocuğumun annesi, güneşim, ömrüm mışıl mışıl uyuyordu. Kapıyı tekrar kapatıp yanına bir sandalye çekip oturdum. Elini avuçlarımın arasına aldım üşümüştü eli. Her ne kadar karnına dokunmak istesemde bununo uyanınca yapmalıydım.
"Nazlım, zümrüt gözlü reçelim. Haketmedin ,haketmedik. Benim yüzümden üzüldün kırıldın. Beni ayıran ailem seni de ayırdı. Engel olamadım. Ama sana yemin olsun bu sefer uzaklaşacağız. Bizi istemeyenlerin yanına asla uğramayacağız."
Ağlıyordum yine. Bugün hayatımda hiç ağlamadığım kadar ağlamıştım bugün.
O gözlerini açsındı yine ağlayacaktım anasına yanıyım.
...
"Engin"
Zümrütümün sesiyle boynuna gömdüğüm kafamı kaldırıp gözlerine baktım. Belki biraz korkakça, birazda özlemle.
Bir elimle elini hala tutarken, Bir elimi kaldırıp yanağını okşadım.
"Zümrütüm.. İyisin değil mi?"
Yutkundu. Biraz yorgundu sanki.
"İyiyim, sadece biraz başım ağrıyor, neden buradayım ki?"
"Şirkette bayıldın güzelim, şimdi burdasın iyisin, benimlesin"
Gözlerimin içine tebessümle baktı. Onca olana rağmen hala bana gülebiliyordu. Merhameti uçsuz bucaksız kadın.
"Nazlı"
"Hı?"
"Biz hiç bir zaman yanlız değiliz,birbirimize yeteriz. Ama şimdi biri daha bizimle."
Gözümden bir damla daha yaş firar ederken güldüm aynı zamanda. Elimi karnına koydum.
"Bizim huzurumuz burada, hamilesin"
Gözleri heyecanla parıldarken kollarını hızla boynuma doladı.
"Seni de bebeğimizi de çok seviyorum. Engin, teşekkür ederim."
Ben ona minettarken o mu teşekkür ediyordu.
Geri çekilip karnındaki elimin üstüne elini koydu.
"Biz bir aile olduktan sonra kimseye muhtaç değiliz. Hep istemedik mi zaten bize ait birini."
Sözleri işliyordu gönlüme. Ne dese hayran kalıyordum hep. Yine kendine hayran bırakmıştı. Nazlı böyleydi fazlasıyla vefakâr.
"Nazlım, kimseyi düşünmeyeceğiz hele de sen. Düşüneceğimiz tek şey bebeğimiz ve aşkımız olacak. Bundan sonra kim ne dedi nasıl oldu neden diye sorup durmayacağız."
Gözlerinden umutsuzluk geçtikçe içim acıyordu onu bu kadar ezdirmiştim demek ki. Yazıklar olsun bana ve bize bunu yapanlara.!
Bir elimle Karnını okşayıp diğeriyle karımın elini tuttum sıkıca.
"Yapabilir nazlım."
"Yapamayız engin, onlar senin ailen. Seni herşeyden çok seviyorlar bunu göz ardı edemezsin sen etsen ben edemem. Hem.. Bizim bebeğimizin kimsesi olmasın mı? Ben onu yalnız büyütmek istemiyorum."
Gözyaşları sicim sicim akıyordu. Korkuyordu. Herşeyden. Bebeğimizin de bizim gibi ötelenmiş olmasından. Olmayacaktı! Buna izin vermezdim! Bu kişi annem de olsa silerdim! Yeterdi artık!
Gözlerinin içine tüm gücümle baktım,
"Nazlı, bana ,bize ,bebeğimize inan.! Tamamen kopacağız demiyorum. Onlar bizi istemedikçe yanlarında olmayacağız. Bebeğimiz kimsesiz büyümeyecek bunu aklından çıkar! Kimileri için babaanne dede önemli, fakat bizim çocuğumuzun dünyası biz olacağız. Biz yeteceğiz. Aşkımız yetecek!.. Yoksa.. Üzülürüz nazlım gülmeyi de unuturuz sevinmeyi de."
Dudaklarıma kapanan dudaklarla gevşedim. Beklediğim şey tamda buydu. Benden güç almayı bekliyordu. Ellerimi ince bel kavisine sabitledim. Öpüşümü derinleştirdim. Dudakları hala şeftali tadıyordu.
Ayrılıp anlımı anlına yasladım.
"Bir gün bu zamanlara dönüp güleceksin, ben o zamanda sana aşkla bakıyor olacağım, sen gülerken ben izliyor olacağım. Manzaram hep güzel benim.."
Göz yaşlarını parmaklarımla silerken gözündeki duyguyu biliyordum.
Büyük oranda bir aşk, birazda minnet.
Bana minnet duyması hiç hoşuma gitmiyordu hakettiği birçok şeyi yapamıyordum bile. Bu neydi ki?
...
Yazardan;
Anne ve baba adayı olan bu güzel çiftin el ele evlerine gidişinden bir süre sonra bazı taraflarda iş daha başkaydı.
İnanılması güç şeyler gerçekleşiyordu. Yeliz hanım ve semra hanım kavga ediyorlardı resmen.
"Hani senin dostluğun kızımı hastanelik ederek mi dostluk yapıyorsun!"
Yeliz hanım haklıydı. O bir tanesini ahretlik dostuna emanet etmişti şimdi kime güvensindi?
"Yeliz anlamıyorsun!! Kuzeni diyorum geldi diyorum! Konuştu diyorum! "
Yeliz hanım acır gibi baktı. Bu bakış bir çoğunu üzmüştü. Erkekler karışmak istemesede temkinlice bekliyorlardı. Mine ise huysuzlanan bebeği kıvanç ile kayın validesinin evinin üst katına çıkmıştı. Mehtap ve hande de buradaydı. Herkes olanı biteni biliyordu. Mehtap ablasından utanıyordu.
"Senin oğluna inancın kalmamış ki gelinine inanasın. Kızımı kimseye ezdirmem şuraya gelip atan tutan bi kıza inanacaksan...
Uzun süre bekledi yeliz hanım canım ciğerim dediği dostunu silmek kolay değildi. Kızı için herşeyi yapardı sahipsiz değildi ki onun kızı.
"Hayatımdan sildiğim ilk ve tek kişi olursun! Vicdanın yerine geldiğinde bulamazsın beni semra akınay!"
Son sözünü söyleyip kapıya ilerlerken faruk ve davut beyde baş selamı verip peşinden çıkmışlardı. Hande ise çıkıp çıkmamak arasında kalırken mehtap durması için gözleriyle yalvarmıştı resmen. Erdemde buradaydı yalnız kalmak istemiyordu.
Ekrem gerilmiş bir biçimde koltuğa yayıldı. Annesi de babası da hata yapıyordu. Seyfettin bey ise sessizlikle karısının yanına oturdu. Erdem ise bir köşede kollarını bağlamış mehtapın olaya ne zaman el atacağını bekliyordu. Çünkü biliyordu ki herşeyin çözümü ondaydı,
"Semra teyze"
Mehtapın sesiyle herkes ona dönmüştü.
Semra hanımın karşısındaki koltuğa oturan mehtap boğazını temizleyip elleriyle oynamaya başlamıştı. Kolay değildi. Ablasıydı. Kanından canındandı. Ondan çokca utansada zoruna gidiyordu mehtapın.
"Sakince gerçekleri konuşmalıyız semra teyze, sinirle bir yere varamayız."
Kimseden ses çıkmayınca devam etmesi gerektiğini anladı genç kız.
"Mehlika her zaman hırslı biri oldu. Onu benden iyi hanginiz tanıyabilir? Hiçbiriniz. Nazlıyla bir sıkıntısı yoktu ta ki.. Enginin nazlıyla evleneceğini öğrenene kadar. Bu vakitten sonra hırsı yüzünden düğüne bile gelmedi. Farketmediniz tabi. Ne bir tebrik ne başka birşey. Yok. Herşeyi geçsek dahi düğün öncesi tatsız anlar yaşattı. Bize tehtitte bulundu tuttuğu üç beş adamla düğünün olmasını engellemeye bile çalıştı. Fakat engin siz üzülmeyin diye gizli kalmasını söyledi."
Semra hanım şaşkınlıkla dinliyordu. Kalbi hızlı hızlı atarken. Korkuyordu. Umuyordu ki pişman olacağı şeyler yapmamıştı.
"Peki can alıcı kısım şu siz nasıl nazlının güce aşık kıskanç biri olduğuna inandınız. Buna şait olduğunuz bir davranışı mı vardı? Yoktu dimi. Yargısız infazınız yıktı herşeyi."
Semra hanım bir süre donuk donuk baktı. Hakikaten bir anlık sinirle ne yapmıştı böyle. Peki ya seyfettin bey! Onun lafları neydi? Tam da bu sırada ekrem araya girdi
"Pekala başka bir konuya gelirsek nazlıya son dediklerin ne idi baba?"
Seyfettin bey durdu düşündü nazlıya neden soğuktu bilmiyordu ama o gün verdiği tepkise haklı olduğunu düşünüyordu belki birazcık abartmış olabilirdi sadece.
"Oğul benim şirketimde yaka paça çalışan kovuyor bu ne rezillik?!"
Ekrem ayağa kalkıp sinirle soludu
"Baba, sebepsiz yere değildi olmayacak şeyler etmiş o kadın nazlı haddini bildirdi. Asıl susup göz yumsaydı bize yakışmazdı. Söylesene baba ne zaman haklıyı ezer oldun?"
Ekrem sıkıntılı bir nefes alıp verdi. Çok üzüyordu bu konu onu. Ne kardeşine ne de gelinlerine sevgisizlik hissettirmek istemiyordu. Onlar onun canıydı.
"Baba kıza ne dedin biliyosun dimi. Bizden biri olmadığını söyledin. Sen kimsin dedin baba. Kırdın geçirdin. Bunu gelinine dedin, oğlunun karısına! Torunun annesine!"
Seyfettin bey darbeyi ağır yemişti. Ne yapmıştı? Neden bu kadar fevri yaklaşmıştı?
Mehtap dolan gözlerini silerken burukça gülümseyip çantasını alıp ayaklandı.
"Nazlı bunları içine atmıştır eminim. Saklayacaktır bunu kalbinin bi köşesinde. Asla bu ailenin bir parçası hissedemeyecek. Buna hazırlıklı olun derim."
...
Engin uyuyan karısını izlerken işe hiç gitmek istemiyordu. Onu bir başına bıraksa bir şey olacaktı sanki. Uyandırmadan gitmek istesede yapamadı alnından koklayarak öptü, sonra saçlarından ve boynundan. Kokusu güzel kadınını da bebeğini de koruyacaktı herşeyden. Bugün iş çıkışı kontrole gideceklerdi.
Ses çıkarmadan çıkıp gitti.
...
Uyandığında kocasını yanında göremeyen nazlı somurtarak bir duş alıp giyindi. Bugün işe biraz geç gidecekti. Bebeği için zorlayarak kahvaltı yaptı.
Çalan telefonuna baktığında kocası olduğunu görünce gülümsedi.
"Efendim"
"Güzelim nerdesin?"
"Evdeyim böğürtlenim ne oldu?"
"Heh tamam işe gitme bugün diyecektim kontrole erken gidelim ben erken çıkarım olur mu?"
Nasıl hayır desindi nazlı.
"Oluur"
"Seni seviyorum reçelim"
"Bende seni"
İçi kıpır kıpırken yazlık elbisesiyle salonunun ortasında zıplıyordu. Herşeye iki de bir sevinir olmuştu.
Bulaşıkları yerleştiren nazlı puding yapmaya başladı. İçinden gelmişti.
Çalan kapıyla irkildi. Kimseyi beklemiyordu ki! Enginin gelmesine daa vardı.
Pudingin altını söndürüp kapıya koştu. Delikten baktığında ise devrilecek gibi oldu. Semra anneyle seyfettin babasının burada ne işi vardı.
İki gün önce kendisini azarlayan ve nefret kusan adam kapısına mı gelmişti. Titreyen elleriyle kapıyı açtı. Semra hanım bembeyaz bir suratla kendilerine bakan gelinlerini görünce pişmanlığı kat be kat arttı.
"Gelebilirmi-
"B-buyrun tabi"
Yaşlı çift yavaştan içeri girdiler. Nazlı korkuyla bakıyordu. Doktor stres yok demişti ama kendisine her an nefret kusan kayınbabası daha ilkinden dibindeydi.
"Birşey mi oldu?"
Seyfettin bey ne kadar kırdığını fark etti.
"Olması mı gerekiyor , gelinimizin evine geliyoruz."
Nazlı içinde kabaran duyguları bastıramadı. Hep bebiştendi bunlar.
"Fakat burası minenin evi değil."
Doğruydu burası bu ailenin hiçbişeyi olan nazlının eviydi.
Daha sonra mutfağa hızla ilerledi.
Seyfettin bey sıkıntıyl başını ovarken semra hanım yüzünü elleri arasına alıp derin derin düşündü.
Tabaklara doldurduğu pudingi ve içecekleri ikram eden nazlı karşılarına oturdu.
"Nasılsın kızım?"
Nazlı semra hanıma tereddütle baktı. Soruyor olamazdı değil mi?
"İyiyiz,merak etmeyin anne torununuzda iyi, tabi o bu aileden sayılıyorsa."
Acıyla atılan oklar yaşlı çiftin kalbine saplanıyordu.
"Gelin, biz ana babayız, arada küslük kırgınlık olmaz. Sinirden olabilir bazen böyle şeyler değil mi?"
Otoriter tavrından ödün vermyen seyfettin beye dolan gözleriyle baktı nazlı.
"Zorlamayın kendinizi, siz haklısınız. Ne ben ne bebeğimiz bu aileden olamaz. Ne bir mine ne de kıvanç kadar olamayız. Sevilemeyiz"
Nazlı seyfettin beyin şirketteki laflarına ima yaparken semra hanımın kalbi kavruluyordu. Ve tarifi imkansızdı.
"Kızım o nasıl söz öyle?"
"Bunlar gerçek sözler, benim sizlerin yanında kalbinde yerim yok anne, saygım sonsuz fakat kendinizi mecbur hissetmeyin."
Ardından histerik bir şekilde gülümsedi.
"Bugün kontrole gideceğiz biliyormusunuz...
Gözleri dolan nazlı elleriyle sildi.ve devam etti
"Engin çok mutlu. Sevildiğini hissediyor bende öyle. Belki akınayların paşa oğlu ve güzel gelini olamasakta mutluyuz."
Seyfettin bey iyiden iyiye dağılıyordu. Şimdi çok büyük pişmanlıklar içindeydi. Ama yine de o sert adamdan ödün veremiyordu nedense?
"Gelin, bak bunlar hep üzüntüden birazda benim sinirimden dolayı. Dediklerin hiç doğru şeyler mi?"
"Baba bana daha 'gelinim' bile diyemiyorsunuz, gerisi boş değil mi? 'Kızım' demesenizde olur artık. Beklentim yok benim. Sizinde olmasın. Benden kimseye fayda gelmiyor. Varsın elin kızı olayım."
Ardından çalan telefon kurtarmıştı nazlıyı.
Dolan gözlerini tekrardan silip telefonu açtı.
"Alo"
"Reçelim hazırsan çık hadi beş dakikaya kapıdayım"
Nazlı önce durup semra hanım ile seyfettin beye baktı. Sonra derin bir nefes alıp verdi.
"Şey engin semra annemler burada"
Karşıdan ses gelmeyince endişelendi genç kadın
"E-engin"
"Buradayım güzelim, söyle onlara hastaneye gideceğimizi gitsinler evlerine ne yapalım"
"Peki.. Öptüm"
"Bende güzelim bende"
Nazlı histerik bir şekilde gülüp yaşlı çiftin karşısına geçti
"Kusura bakmayın benim hazırlanmam gerekiyor dediğim gibi kontrole gideceğiz de müsadenizi isteyeyim."
Bir nevi kibarca kovmuştu. Ne yapsındı ki?
"Tamam kızım,siz gidin akşam yemeğine bize gelin"
Nazlı sinirleniyordu. İki güne kadar sen kimsin diye azarlanırken şimdi davet mi ediliyordu. Üstelik bebişine yapılmış bir haksızlıkta vardı. Sonuçta bebişine asla kıvanç kadar değerli olamayacağı söylenmişti. Nadım kabul edip gülebilirdi? Yapmayacaktı. Gerektiği vakit şu pollyanna havalarından çıkacaktı. Onun da sevdikleri vardı onunda gururu vardı. Bunu herkes görecekti.
"Sağolun ama bizim başka planlarımız var "
deyip yukarı kata çıktı. Arkasında sıkıntıyla bakan gözler bırakarak.
Bu iki ihtiyarda biliyordu ki gelinleri iyiden iyiye kırılmıştı, keza oğullarıfa öyle. Ağır şeyler yaşamışlardı.
...
Engin evlerinin kapısından beyaz uçuş elbisesiyle çıkan karısını görünce gözleri takılı kaldı, çok güzeldi be! Hele o gözleri. İnsanı farklı, up uzun diyarlara salıyordu. Yaz meltemi gibi kokusu sarmalıyordu her yanını. Hamile olmak şimdiden onda çok güzeldi.
Nazlı hızlanıp arabaya bindiğinde dayanamadan dudaklarına hazla yapıştı. Genç kadın neye uğradığını bilemezken sonrada gevşeyip kocasının yüzünş avuçladı. Oda eşlik etti. Bu iş alevlenmişti.
Nefes nefese ayrılırken engin sırıttı
"Fazla ateşliydi"
Nazlı gülüp geri çekildi ardından omzuna sert olduğunu sandığı bir yumruk geçirdi
"Kuduruk musun sen? Yapıştın hemen."
"Yoo ben enginim karıcım"
Nazlı gözlerini devirirken arabanın gazına yüklenmişti engin.
...
Geldikleri doktor tanıdıkdı. Enginin lise arkadaşıydı. Lale hanım.
"Nazlı AKINAY"
Seslenen hemşireyle engin nazlının elini tutup odaya yönlendirdi.
İçeri girdiklerinde gayet de genç ve alımlı bir kadın masada oturmuş bilgisayarına odaklanmıştı. İkili odaya girince başını kaldırıp samimiden uzak bir şekilde gülümsedi. Engin çok anlam yüklemesede nazlı hiç iyi hissetmemişti.
"Buyrun oturun şöyle"
İkili karşı karşıya otururken lale hanım oturuşunu düzeltip yine aynı gülümsemeyi takındı.
"Eveet, öncelikle tanışmak isterim nazlı hanım malum enginle önceden bi arkadaşlığımız var."
Nazlı sırıtıp cevapladı
"Tabii, bu yüzden sizi tercih etmiştik. İşinizde iyi olduğunuz söylendi. E tabi birde kocamın kıskanç bir adam olmasının da rolü var"
Kadın masanın altında tuttuğu elini sıktı. Şuan sinirleri tavan yapmıştı. Evet doğru tahmin! Bu kadın başından beri engine yanıktı. Hatta sapığıydı. Engin hakkında hemen hemen herşeyi biliyordu. Fakat engin ise sadece lisede olan saçma bir ilgi olarak görmüş ve kapatmıştı bu konuyu. Şuan hatırlamıyordu bile.
"Anlıyorum,engini iyi tanırım."
Birazda olsa kıvılcım göstermişti lale hanım. Ve nazlı anlaması gerekeni anlamıştı. Engin ise saf saf bu iki kadına bakıyordu. Erkek kafası bazen zor işliyordu işte!
...
"Pekala bebek gayet sağlıklı görünüyor."
Deyip ekrandaki bebeği gösterdi genç çifte enginin gözleri mutlulukla parlıyordu. Nazlı onu nadiren böyle görüyordu. Genelde kendisi yemek yerken veya enginle dalaşırken böyle bakardı ona ama şimdide öyle içten öyle güzel bakıyordu. Engin avuçlarındaki karısının elini daha da sıkıp öpücüklerini kondurdu.
"Zümrütüm, seni seviyorum."

...
İkili yine karşı karşıya oturmuş lale hanımdan açıklama bekliyordu.
"Öncelikle nazlı hanım bu dönem bebeğin gelişimi için oldukça önemli. Tam dört haftalık bebeğiniz.Üstelik risklere de açık bir dönem. Düzgün beslenmeniz ve mümkün olduğunca stres üzüntüden uzak durmanız gerekir.."
Lale hanım tekrardan kağıtlara göz gezdirmeye başladı.
Bu sırada engin güven vermeye çalışıyordu karısına. Onun için herşeyi yapacaktı. Gerekirse kimseyi yaklaştırmayacaktı ne zümrütüne ne bebeklerine.
"Ben size beslenme listenizi vereceğim mümkün olduğu kadar dikkat edin, şu sıralar yavaştan mideniz bulanabilir. İştahınız artacaktır. Bunu sorun etmeyin. Sık sık arayla abartmadan yeyin. Mide bulantınıza sabretmekten başka bir çare yok. Meyveyi kesinlikle eksik etmiyorsunuz. Vitamine fazlasıyla ihtiyacınız var birde..."
Lale hanımı pür dikkat izleyen çift son kelimesiyle durdular.
"Evet?"
Nazlı beklendiyle sorarken kadın yanağını kaşıdı.
"Önceden önemli bir ameliyat geçirdiniz mi?"
Nazlı yutkundu. Babaannesinin kalbini ona nakletmişlerdi. Aslında bu saçma gelebilirdi fakat babaannesi genç bir kadındı sağlıklıydı ve eğerki bu ameliyat olmasaydı nazlı ölecekti.
"E-evet kalp nakli yapıldı"
Engin sesi titreyen karısının ellerine öpücüklerini kondurdu ona destek olmak istiyordu.
"Tamam, çok önemli birşey yok. Sadece bundan dolayı kansızlık sorununuz olabilir, üstelik kalbiniz için kardiyoloji bölümüne görünün mutlaka sonuçlarını bekliyorum"
Deyip listeyi ve bebeklerinin fotoğrafını verdi. Eline verilen listeyi ve fotoğrafı sıkı sıkıya tutan nazlı ayağa yavaşça kalktı. Engin sarsak adımlarını farkedip beline sarıldı. Onu ilerletti kapıya doğru.
"Görüşmek üzere,engin"
Nazlı zaten morali düşmüşken sinirden tüyleri diken diken olmuş bir vaziyette engini itekleyip kapıdan çıktı enginde arkasından hızlandı.
Kordidorda bağıra bağıra ilerleyen ikili dikkat çekiyordu.
"O kadın alen usül sana asılıyor! Görmedim sanma!!"
"Yahu nazlım ne saçmalıyorsun dengesiz biri sadece o kadar!"
Nazlı ellerine beline koyup gözlerinl kıstı
"Bana bak engin efendi! Seni varya gebertirim! Ben olmadan bu hastanenin önünden dahi geçmek yok parça pinçik ederim o etlerini!"
Engin birazda hamilelikten gelen bu duygu yoğunluğuna sadece teslim olurcasına ellerini kaldırdı.
...
Hastane özel olmasından ötürü, kanlarını vermiş kalbi içinde muayene olmuş, film çektirmişti.
Hava kararmaya yaklaştığında hastaneden çıkan ikili gergin bir şekilde arabaya bindiler.
Engin canı sıkılan karısını mutlu etmeliydi. Üstüne gitmesi de neydi?
...
Arabadan indiklerinde hızla eve girdiler nazlı ayakkabıları yerleştirip kocasına ve kendinisine terlik çıkartıp giyerken odaya çıktı.
Üzerini hızla değiştirip yazlık geceliğini giydi. Hava çok sıcaktı. Saçlarını saldı. Odalarındaki banyoya girip elini yüzünü yıkadı.
Doktorun dediği gibi karnı fena acıkmıştı içinde sanki bi kurt vardı.
Tekrar aşağı indiğinde engini mutfakta bulmayı beklemiyordu.
Engin AKINAY, önlük giymiş salata yapıyordu.
"Mutfağa bir adet küçük reçel giriş yaptıı"
Nazlı gülümseyip enginin yanına dikilip başını omzuna yasladı. Engin bir yandan salatayı yaparken bir yandan da nazlıyı neşelendirmeye çalışıyordu. Maymun olmuştu!
...
Nazlı sofrada ne varsa tıka basa yerken engini dinlemiyordu bile.
"Bana bak reçel eğer beni dinlemezsen önünde ne var ne yok hepsini yerim"
Nazlı gözlerini korkuyla açtı
"Tamam tamam lütfen yeme!"
Engin gülmemek için dudaklarını ıstırırken ciddi bir ifadeye büründü.
"Güzelim bak, içinden kendinle çelişkiye girme sakın! Önceden gerçekleşen bir ameliyat şimdi sadece kontrol edilecek en kötüsü kansızlığın olabilir bu o kadar da kötü değil ki! Hatta iyi bile daha fazla yiyeceksin meyvelerden reçellerden"
Nazlının gözleri kedi görmüş ciğer gibi pörtledi.
"Vallaha mı?!"
Engin kahakaha atıp karısının ağzına koca bir kaşık salatayı tıktı
"Vallaha kıskanç reçelim benim"
Ağzı doluyken sincap gibi gözüken nazlı ile engin kahkahalarına devam ederken artık o kadara küçük olmayacak reçel yemeklerine gömülüyordu.
Bebeklerinin ilk resmi ise buzdolaplarının üstünde yerini almış oradan göz kırpıyordu.
Canlarım, çok çok geç geldi özür diliyorum. Fakat YGS' ye giren bir adet yazarım. Benim gibi giren arkadaşlarım varsa seviyorum sizleri, umarım istediğiniz netlere ulaşırsınız.
Acıyın bana., neyse birçoğunun burayı okumadığını biliyoruuum. Yinede seviyoruuum sizleri. Oy vermeden geçmeyin lütfeeen😍😍

BÖĞÜRTLEN REÇELİ ~ aşkın sıfatı~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin