Değişen böğürtlen!

1.8K 61 0
                                    

"Anne parlatıcı nerde yaa!"
Evet! Şuan evi temizledim sildim süpürdüm. Şimdide bulaşıkları yerleştiriyorum. Ama kahrolası parlatıcıyı annem nereye koyduysa artık!
"Dolabın yanındaki çekmecelikte bak bakim oraya!"
Salonda oturmuş kahvesini yudumladığına eminim.
Parlatıcıyı koyup makineyi çalıştırdım. Ellerimi yıkayıp mutfaktan çıktım. Üst kata odama doğru yol aldım. Odamı açar açmaz temizlik kokusu doldu. İşte buna bayılıyorum. Hele de kendim temizlemişsem. Aynamın karşısında durma isteği geldi biran. Şuan o kadar paspaldım ki anlatılmaz. Saçlarım 1. Dünya savaşı. Üstüm kus geber öl. Birde ozonlu donum. Aman şimdi hiç değiştiremeyeceğim. Kilo almıştım son sıralarda. Fazla ekmek yiyordum. 55 kilo oldum lan boru mu!! Ben ömrümde bu kiloyu görmedim. 50 yi zor gören ben nasıl oldu da bu kiloya ulaştım bilmiyorum. Belkide streste yememi sağlıyor.
Engin efendinin istediği elbisenin çizimini yarın teslim edeceğim. O da diktirtecekmiş bu ayın içinde. Canımın yanmasını geçtim artık.! O gece erdem olmasa kime nasıl boşalırdım bilmiyordum. Kardeşim diyeceğim güzel insan. O günün ertesinde erdemle konuşmuş aramızda kalması gerektiğini söylemiştim.evet! Ben! Nazlı şimşek! Kabul ettim bok gibi bir aşkın içinde olduğumu. Yıllarca nasıl bağlılık olarak kabul ettim bilmiyorum. İçim acıyor, belkide kanıyor. İnanın sevip de sevilmemek çok iğrenç. Artık ona böğürtlen diyemiyorum. Domuzda diyemiyorum. Sadece engin,diyorum. Samimiyet kurarsam daha çok bağlanırmışım gibi geliyor. Üstelik sevgilisi en ufak tebessümümde öldürecekmiş gibi bakıyor.
Evimizin salakmı salak zil sesiyle irkildim.
"Kızz kapıya baak!"
Aman sen kahveni bırakma! Kaldırma götünü anne!
Hızla inip kapıya vardım. Deliğe falan bakamam. İnşallah hırsız gelmiştir elinde bıçakla beni görünce de telaşa kapılıp bıçağı herbir yerime saplar.benim yapmaya cesaret edemediğimi yapar. Öldürür.
"Biz geldiiik."
Gözlerim düştü yere sanırım. Ne işi vardı halamın kızlarının burda.!
"H-hoşgeldiniz"
Kekelemem normal.almanyada değilmiydi bunlar habersiz gelmezlerdi. Mehlika ve mehtap. Mehlika benimle yaşıt. Mehtap ise bir yaş küçük bizden. İkiside boynuma atladı. Ööğğğ boğuluyorum.
"Kızlar boğulucam."
"Sus be özledik! Sen sormadan biz söyleyelim ben işe burada başlayacağım ev tutana kadar sizdeyim mehtap fırlaması da bir süreliğine geldi gidecek.dimi?"
"Kes be! Sen defol! Ben nazlıyla takılacağım babam tutacak benim evimi de para da babamdan."
"Hıh gerizekalısın işte!"
Bu iki kardeş çok didişiyordu. Demek mehlika temelli buraya yerleşecekti. Kötü kızlar değillerdi. Ama cıvıl cıvıllardı. Düşünün benden de fazla cıvıl. Son evre artık!
"Tamam isterseniz içeri geçin faruk camışı da valizleri alsın."
Gülüp geçtiler.arkamdan gelen camış bana kötü kötü bakıp valizlere yöneldi.
Onu bırakıp kızların yanına gittim anneme sarılmış konuşuyolardı onların karşısındaki koltuğa oturup kumandayı elime aldım. Televizyonu açtım. Saçma sapan kanallar. Heh! Esra erol izleyebilirim. Uf tamam! Bu da saçma ama beyin hücrelerimi olsun öldürmek istiyorum günlerdir kendime zarar verme isteğiyle doluyum hücrem bari zarar görsün.
"Yenge yaa, ben şimdi oturma odasında mı kalacağım yani.?"
Yok canım gel ağzımın içi boş gel bak!
Annem gülüp mehlikanın yanağını sıktı.
"Yengecim ikinizde orda kalacaksınız. Karşılıklı koltuklarda yatarsınız işte. O kadar da geniş evimiz yok."
Gülüp annemi öpmeye başladılar. Yalakalar sizi.
"Yengeee" aynı anda söyleyen iki kardeşe sırıtarak baktım. İşte geliyor.!
"Bize etli çörek yapsanaaaa"
Halam sağolsun eti sevmediğinden kızları da mahrum bırakıyordu. Annem oflamakla gülmek arası kalan bir ses çıkardı.
"Tamam ama çağırdığımda ikiletmeden geleceksiniz sıpalar tamam mı?!"
"Tamam yengelerin birtanesi!"
Annemi yağla balla mutfağa yollayıp ikiside birer yanıma hızla oturdular. Yutkunmadım değil hani!
"Ee esra erol izler olmuşsun, ayrılık acısı mı lan?"
Mehtap alayla karışık sormuştu. Onları seviyordum. Kuzeniz sonuçta ama özelimi fazla açamazdım.
"Yoo tasarım işleri bunalttı napacağımı şaşırdım ondan."
Mehlika gözlerini kıstı üff
"Emin misin?"
Bende onu taklit edip gözlerimi kıstım. Çok bilmiş havası verip patlattım
"Hayır! Nazlıyım"
"Off valizimi toplayıp gidesim geldi."
Kahkaha atmaya başladım. Dengesizleşmiştim de son sıralar.
"Hadi çok konuşmayın gidin rahat bişeyler giyinin benim gibi paspal olup gelin. Öğlen yemeğimizi yiyelim çıkarız dışarı gezeriz biraz."
"Anlaştıık"
Herne kadar ikiz olmasalar da birçoğu cevapları aynı anda veriyorlardı. Gülümsememe sebepti bu.
...
Buna bayılıyorum. Ihmmm, leziz sıcak yeni pişmiş salçalı makarna. Cidden mikemmel. Canınız çekti biliyorum.Yaşasın kötülük!.
"Nazlı sen kilo mu aldın canısı?"
Mehlikaya sıçasalar ya o ağzına bakılımı attım.
"Biraz alım canım ya."
Mehtap güldü.
"Böylesi daha iyi kuzi. Çok zayıfın önceden. Şimdi tam böyle kadınsı olmuşsun."
Hepimiz kahkaka atmaya başladık. Kadınsı mı?
"Sıpalar sizi bu yaşta birde kadınsılığı öğrenmişler"
Annemin saçmaladığı noktalara geldik.
"Anne ben zaten 26 yaşımdayım. Benim yaşıtlarım evlendi bebesi bile kadınsı oldu. Allah aşkına nerem küçük benim?"
Annem güldü.
"Bende onu diyorum kızım. Bi evlensen artık."
Hah! Kırdığım pot sağolsun konu yine evlilikte.
"İi neyse anne sen yiye dur birazdan oğlun da kocan da gelir beraber yerisiniz. Konuştuğumuz gibi biz gezeceğiz biraz. Kızları yeni açılan kafeye falan götürürüm. Merak etmene gerek yok zaten erdemde bizle olacak."
"Erdem mi.!"
Mehtapın gözleri ışımıştı. Yıllardır biliyordum erdeme olan hislerini. Mehtapın en büyük yeteneği bu. Duygularını belli etmemekte üstüne yok. Cidden ben dışında kimse bilmiyor. Ablası bile. Ve evet! Bende kendim falan anlamadım. Sarhoş olduğu bir gece kaçırdı ağzından bende aramızda kalacağına dair söz vermiştim. Ve yine maalesef ki erdem onu kardeşi gibi. Uf saçma çünkü.. Aralarında sadece bir yaş var. Sayılmayacak bir unsur. Gerçi kalbinde birşeyler yoksa o zaman ne diyeyim?
"Dikkat edin bakın! Nazlıı bana bak kızlar sana ve erdeme emanet. Geç gelmek yok. Bakiyim saate...15.30 akşam saat 8.30 da burdasınız. Dakika gecikmek yok! "
Nazi kampının kuralları belliydi yapcak birşey yok.!
"Uf tamam anladık!"
"Bak bakim sen bana. Anneye uflanmaz.!"
Haddi başladık!
"Anneye göz devrilmez, he birdee, engin de geliyor dimi.?"
Engin.... Nerdee. O hayatının kadınıyla beraber annecim. Göz devrilmeyen uflanmayan annecim.
"Hayır."
Annemi dinleyemeyecek kadar bunaldım. Kızları da peşime takıp evden çıktık.
"Kuziler ben bi erdişkoyu arayım. Caddenin üzerinden alsın bizi."
"İyi olur"
Biliyoum metapcığım. Sevdiğim adam olunca iyi olur.!
Erdişkom canikom aranıyor...
"Efendim hayırsız"
"Erdişkom bizi evin aşağısındaki caddeden alsana. Hani şu kuruyemişçinin ordan "
"Hayırsızım sen sadece ikimiz falan gezelim demedin mi bizi derken anlamadım"
"Hii ben onu demedim dimi, şey kuzilerde yanımda. Mehlika ve mehtap. Bizi gezdirirsin diye düşünmüştüm. Tabi üçümüze de ayıracak vaktin varsa."
"Sana her zaman vaktim var güzelim. Dee kuzenlerini bilemeyeceğim"
"Yaa yapma ama"
"Tamam lan.! Hemen yayma sesini. Yakınım geliyorum on dakikaya."
"Bekliyoruz yakışıklı erdişkom"
Telefonu önce ben kapatmanın zevkiyle ilerledim. Kızlarda yanımdan geldiler.
..
Erdem önümüzde ani frenle durmuştu.
"Lan manyak! Burası cadde şekil yapmanın sırasımı birşey olsa allah korusun."
Gözlüklerini çıkarıp sırıttı.pis köpek birde yakışıklı!!
"Hadi atlayın."
Ben öne mehtabı ittirirken fısıldadı.
"Nazlı saçmalama. Hani aramızdaydı.
Böyle yaparsan belli olur."
Oflayıp yine ben geçtim onlar da arkaya. Erdem bir bakış atıp arabayı çalıştırdı.
"Emniyet kemerlerinizi takın uçuyoruz kızlar."
Kemerlerimizi taktıktan sonra yola koyulduk.
"Ee hoşgeldiniz kızlar nasılsınız?"
"İyiyiz, hoşbulduk sen nasılsın?"
Mehlika yine ilk cevaplayan oldu.
"Bende iyiyim sizin şu hayırsız kuzeninizle yuvarlanıp gidiyorum."
Kızlar gülmeye başlayınca omzuna birtane geçirdim pisliğin.
"Tamam,tamam. Eee hangi rüzgar attı sizi buraya?"
"Aslında ablam burada başlayacak işe. Bende başlayana ve evime yerleşene kadar nazlılardayım. Sonuç olarak bir aksilik çıkmazsa temelli burdayız."
Erdem öksürmeye başladı mehtapın konuşmasından sonra. Gülmemek için zor tutuyorum kendimi.
"Helal erdişkom helal! Su verem mi kuzum!"
Bana ölümcül sandığı bakışlarını attı. O kötü bakamazdı ki yumuşacıktı. Pamuk gibi. Mehtap aşık olmak için doğru adamı seçmişti.
"Çok sevindim mehtapcım"
Oo mehtapcımlar falan. Noliyi aceba?
..
Saat 16.00 olmuştu. Güzel bir pastanedeydik. Erdemle ben yanyana kızlarda karşımızda yan yana oturmuşlardı. Tatlılarımızı çatallarken bir yandan da sohbet ediyorduk. Erdem nedense yemiyordu halbu ki o çikolatalı tatlılara bayılırdı.
"Ee kuzi engin napıyor.?"
Bu soruyu bana neden soruyosun? Mehlikacım.?
"İyidir herhalde ne biliyim?"
"Aa yüzün düştü kötü birşey mi var ya?"
"Öhöm yok birşey.! Engin yoğun şu sıralarda pek göremiyoruz hiçbirimiz. Ondan yani iyidir diye tahmin ediyoruz."
Erdem de olmasa ne yapacaktım ben?
İyi ki araya girmiş ve mehlikayı susturmuştu.

BÖĞÜRTLEN REÇELİ ~ aşkın sıfatı~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin