Düğün tarihi

998 40 18
                                    

Canısı bu bölümde sana gelsiin. Bu gün çok formumdayım yahu because_real 😻
Eveet. Bir günde iki bölüm üçde yapmayı düşündüm de abartma dedim insanların vakti olur, olmaz.. Neysem. Sizleri seviyorum. Yavruşlarıııım. Yorum ve oy vermeyi unutmayın rica ediyoruum🌷❤️
Yazardan;
İnsan insana muhtaç değilmidir her zaman.. Peki babalar kızlarına muhtaç mıdır? Kesinlikle..
Neden küçümseniyor o halde kız çocuklarımız?
Neden değeri düşükmüş gibi muamele görüyor?
Neden erkek çocuğuyla bir tutulamıyor?
'Hangi çağdayız? Bu ne saçmalık?' Meselesi değil. Hangi çağda olursan ol! Peygamber zamanında da olsak bu zamanda da olsak kız evladı değerlidir. Her çağın cahili vardır. Eksikir artar başka birşey ama cahiller acımasız insanlar hep var olmuştur.
Erkek evladın veremediği şeyleri de kız evlat verir ah bir görülse. Ah bir anlasa bazı büyükler, erkek evlat ayrı kız evlat ayrı güzeldir. İkiside anne baba olmayı bilene muhteşemdir.
Kız olarak doğmak suçmuydu? Nazlı da suçlu muydu?
Ya da annesini mi almıştı davut beyden? Küçücük bir kız çocuğu mu istemişti babasının annesinin ölümünü. Bu muydu zihniyet? Ne bilsindi nazlı kendine nakil edilen kalp babaannesinin kalbi??
O yüce gönüllü kadın istemişti bunu. Gün görsün yüzü gülsün istemişti, aslında bakılırsa isteği çokta yerine gelmedi yaşlı kadının. Babası gün göstermedi abisi yüzünü güldürmedi. Annesi ise babası yüzünden yakın olamadı doğru düzgün. Bu koparılmak değildi de neydi?
Davut beyin kafası tüm bunlarla doluyken vicdanı bölük pörçüktü.
Huzur dolabilecek bir aileyi kendi bozmuştu. Yıllar öncesinden başlamıştı bozmaya şimdi ise başarmıştı tamamen. Ne yapacaktı? Nasıl geri getirecekti zamanı? Nasıl? Olurmuydu ? Son pişmanlık fayda edermiydi?
' Eder' dedi davut bey içinden.
'Ben babayım elbet eder, pişmanlık dönüş değilmi düzelmeye çalışmak değilmi öyle ya da böyle düzelteceğim fayda edecek benim pişmanlığım' dedi acısı yüreğini dağlayan baba. Unuttuğu yer ise nazlıyı tanımamasıydı. Kızı hakkında ufacık bir bilgisi bile yoktu ve nazlı silmişti babasını. O son tokatından sonra bitmişti .. Son umudu da gitmişti kızın.
Hızla kalktı yataktan yorgundu günlerdir doğru düzgün uyuyamıyordu. Nazlı gideli bir haftayı geçmişti hemen hemen. Eşi yeliz hanım ve oğlu faruk nazlının iyi olduğu hakkında enginden bilgi almışlardı, ancak yerini onlara bile söylememişti engin. Kimse bilmiyordu ki zaten. Başını parmaklarıyla ovup yatak odasından çıktı. Üstünü giyinmişti zaten. Mutfağa indi, yeliz hanım sofrayı kuruyordu. Kızı son aylarda sofrada değildi zaten ama... Şimdi şimdi hissediyordu. Hakikaten o nasıl yaşamıştı bir kez olsun kızına sarılmadan?saçlarından öpmeden?
Faruk odasından hazır bir şekilde çıktı mutfağa girdiğinde masadaki yerini almış babasını gördü. Ellerini yumruk yapıp sıktı. Bu adama zor tahammül ediyordu.
"Anne, ben çıkıyorum afiyet olsun.!"
Annesi yeliz hanım bir merhametsiz eşine bir oğluna baktı. Sinirlendi. Yeterdi kimse eşi yüzünden bu evden mahrum olmayacaktı yakında kızını da getirecekti bu eve anneydi o sözü dinlenirdi!
"Faruk! Geç otur yerine.! Hiçbiryere gitmiyorsun! Kahvaltın hazır."
Faruk ciddimisin bakışları attı.
"Annee!"
Sesi yükselsede umuru değildi genç adamın.
"Sana otur dedim!! Annen olarak faruk!"
Bu yeterli bir cevaptı. Yeliz hanım onları böyle yetiştirmişti hem nazlıyı hem faruğu.
Faruk istemeye istemeye her zamanki yerine geçti. Eline aldığı çatali öyle bir sıkıyordu ki parmak boğumları beyazlamıştı.
Yeliz hanımda yerini aldı. Çayları koydu. Davut bey yutkundu sadece.
Sofrana hüzün düşer sessizce ağlarsın,
Bir bardak eksilir ya yalnızlığı anlarsın.
Anlamıştı davut bey. Ne de çok dolduruyormuş bu evi kızı. Şimdi eksikti bir bardak bir çatal, bir gülücük. Ne ona ne abisine gülerdi nazlı annesine gülerdi sofrada. İzlerdi babası onu ama içi bile kıpırdamazdı kızının gülüşünden. Kalbi ölüydü gerçekten.
"Nazlıyı bulacağım bugün"
Yeliz hanımın söylediklerini pür dikkat izler oldu davut bey. Faruk gözlerini devirdi.
"Anne, ben bile bulamadım soruyorum kimse bilmiyor bilseler bile anlaşılan o ki söylemiyorlar."
Yeliz hanım burukça güldü.
"Ben anneyim.. Bana söyleme zorundalar ki bilse bilse semra bilir. Diğerleri birşey bilmez. O da bana söyler."
"Peki, haber ver ama anne."
...
Yeliz hanım gözyaşlarını tutmamıştı. Niye tutsundu ki? Ahretlik dostunun yanında.
"Oy benim güzelim, vallahi bilmiyorum. Doğmamış torunumun üstüne yemin olsun ki bilmiyorum. Bende anayım bilsem söylerim "
Semra hanım gerçekten bilmiyordu. Bilse demez miydi ya?
İki dost sarılmış ağlıyorlardı şimdi.
...
Engin nazlıyı elinden tutmuş evlerine sürüklüyordu.
"Yahu koca öküz yavaş ol. Gidiyoruz işte."
Engin sevinçten uçuyordu napsındı? Uçmasında napsın bu adam? Nazlıya hemen evlenelim demişti dayanamıyordu artık ayrı kalmaya. Sevdiğini yalnız koymaya. Nazlı saatlerce gözlerine bakmıştı sevdiği adamın. Korku yoktu bu gözlerde. Hazırdı her zorluğa aşkla cevap vermeye.. Çıkardı onunla her yola. Ha bir yıl sonra ha bir ay sonra evlenmiş ne değişecekti. Aceleyede gelmeyecekti üstelik organizasyon şirketi herşeyi yapacaktı onlara salon tutması kıyafet beğenmesi kalacaktı.
"Hızlı ol anneme hızlı verelim bu haberi. Ulan bir ay biiir! Duyun lan uyuşuklaaar bi ay sonra nazlıı beniiim"
Genç kız kahkaha atmaya başlamıştı bile.
Bu sefer engin sustu gülen kızı izledi. Cennneten mi gelmişti? Huri miydi nazlı? Enginin cennetinin hurisi..
Dur bi dakika! Ya başkaları görürse! "Hassiktir!!"
Deyip nazlının ağzını eliyle kapattı engin. Nazlı kaş göz yaptı.
"Birazdan kaşına gözüne başlatacaksın.! Lan dışardayız biri görecek sıçtırtacaksın!!"
Ah şu enginin kıskanç halleri. Daha da sıkı tuttu engin nazlının elini.
Ağzını da özgür bırakıp evlerinin önünde geldi. Cebindeki anahtarla açtı. Nazlıyı da ardından içeri çekip kapıyı kapattı.
"Anneeee"
Son ses içinde mutluluk barındıran bir şekilde bağırdı. Aynı anda salona girdiler.
Girmez olaydılar. Nazlı annesini görünce dondu kaldı.. Donmasınmıydı? Nasıl?
Yeliz hanım ve semra hanım sulu gözlerle bakıyorlardı çocuklarına.
"H-hoşgeldiniz yavrularım"
Semra hanım toparlanıp gülümsedi. İki yaşlı kadında gözyaşlarını silmeye uğraştılar.
Nazlının ayakları geri geri gidiyordu. Engin elini destek verircesine sıktı.
Nazlı enginin arkasına sindi. Kimseyle uğraşmayı istemiyordu. Yokluğunda mı anlamıştı annesi. Neden diğer anneler gibi davranmamıştı yıllarca. Babasından yediği tokata neden engel olmamıştı. Bir ana gibi neden o tokatın önüne geçmemiş ya da kocasını durdurmamıştı. Yalandı ailesi. Onun ailesi engindi. Başkada kimsesi yoktu.
Yeliz hanım kalkıp enginin arkasına sinmiş kızının karşısına geçti.
"Kızımm"
Özlem dolu sesiyle dolu dolu gözlerle baktı kızına. Nazlı cevap vermeden daha sindi engine.
Engin napacağımı bilemiyordu. Belki konuşsa bir sarılsa annesine iyi gelirdi nazlıya. O yüzden hafif geri çekilip nazlıyla yeliz hanımı karşı karşıya bıraktı. Nazlı savunmasız hissetmişti. O istemiyordu böyle olsun. Yeliz hanım önünün boşalmasını fırsat bilerek kızına sıkıca sarıldı. Nazlı dolan gözlerini sıktı. Ağlamayacaktı. Ellerini havaya olabildiğince kaldırdı. Ona sarılmayacaktı.
"Uzaklaşırmısın,... Anne"
Zor da olsa bunu bir anda söylemeyi kesemezdi. Yeliz hanım ölmüştü. Kızı ne olursa olsun onun sarılmasına karşılık verirdi. Şimdi ise karşılık vermek şöyle dursun uzak olmayı istiyordu. Zorlayamazdı ya..
Yavaşca geri çekildi kadın.
"B-bak.. Herkes hata yapar. B-ben anneyim. Hatalıyım ama anneyim. Özledim hemde çok. Hangi anne öz-
"Sen! Sen özlemezsin! Ne sen ne kocan ne oğlun! Hiçbiriniz beni özlemezsiniz! Sizin lügatınızda beni değil özlemek ufacık sevmek dahi yok! Ölümden dönmüşken bile aklınızda olmayan beni mi özleyeceksiniz??"
Salonu sessizlik kaplamıştı. Engin kollarını bağlamış izliyordu. Akıtmalıydı nazlı zehrini. Semra hanım ise gözlerini acıyoa kapatıp başını ovmaya başladı.
"Bak sustun! Özlemediniz dimi? Söyle anne neye ihtiyacınız var? Oğlunun hangi işi görülecek!? Yine kocan için ne yapılacak? Senin hangi işin bitirilip arkadaşların hoş tutulacak!! Söyle çekinme! Yapayım! Bunun için varım ya ben zaten!"
Yeliz hanım ağlıyordu. Ağzını açmaya hakkı yoktu. Dili lâl olmuştu.
Nazlı uzaklaştı, annesinden. Enginin yanında durup koluna sıkıca tutundu, tek desteğiydi zaten.
"İçin rahat olsun. Ben haklarımı varsa da helal ettim. Sizde helal edin. Yakında helallik istemeye gelirim, ele güne rezil olmazsınız tasalanma."
Tek tek vuruyordu sözleri annesini. Nazlı derin bir nefes aldı. Daha sonra gözlerini semra hanıma dikti. Ona içten bir şekilde tebessüm etti.
"Anne..biz bir karar aldık senin de sevineceğin bir karar. Düğünü hızlandırmayı tercih ettik bu ayın sonunda yapalım diyoruz. Yarın tarih almaya gideceğiz. Gerisi de gelir artık."
Semra hanım hem sevinmiş hem şaşırmıştı. Nazlı ona ilk defa anne demişti.
Yeliz hanım yıkılmıştı artık. Bitik olmanın lügattaki anlamı gibiydi. Kızı tamamiyle kopmuştu. En yakın dostunu annesi bellemişti belliki. Engini de ailesi. Daha nasıl yaşardı? Hatalarının bedelini ödüyordu..
Engin nazlının elini tutup çıkardı evden.
Ardından sımsıkı sarıldı. gözlerinden sicim sicim yaş dökülen nazlı,bütün yaşlarını enginin omzuna akıttı. Genç adam sadece kokladı. Derince kokladı. Önceden düşünmediğini şimdi düşünür olmuştu.
'Ya bu yaralı ceylanı olurda istemeden en ufacığından da olsa kırarsa? Allah göstermesindi ne yapardı sonra? Herkesden sakınacaktı zümrüt gözlüsünü. Bundan sonra ağlamayacaktı.'

'

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
BÖĞÜRTLEN REÇELİ ~ aşkın sıfatı~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin