Sevilesi değilsem.

1.3K 50 3
                                    

Engin;
Küçük reçelim çok kırılmıştı. Ben ona sonsuz güveniyordum kıskançlığım gözümü kör etmeden önce.
Onu kırmayı hiç istemezken..
Hızla donup kaldığım yerden yatak odamıza çıktım,
Melek gibi uyuyordu. Benim zümrütüm.
Benim karım. Pantolonumu ve gömleğimi çıkarıp eşofmanımı giydim. Üstümü giyme gereği duymadan yata girdim. Gerçekten uyumuştu. Uyumasaydı kalp atışlarını ben duyardım kesin. Sırtını bana dönsede kollarımla sarıp kendime yapıştırdım, üşümüştü. Bacaklarını kendine çekmişti bu yüzden. Ensesine bir öpücük kondurdum.
Her ne kadar uyandırmak istemesemde gerçek hayattayız. Filmlerdeki gibi bir ay küs kalamam ben karımla. Bu gün hemen şimdi alacaktım gönlünü.
"Nazlıı"
"Karıcıım, uyansana bir"
Yok tınlamıyor. Ulan bunun uykusu da ne ağır oluyomuş üzülünce.
"Nazlı dolaptaki reçelleri fare yemiş"
Kırpıştırarak açtığı gözlerini endişe kaplamıştı.
"Nee!"
Ulan bi reçel kadar olamadık.
"Yok birşey ben kalk diye yaptım"
"Gecenin bu saati niye kalkıyorum, sen neden bu kadar dibimdesin üstelik?"
"Kocan seninle konuşmak istedi dayanamıyor çünkü"
Tek kaşını kaldırmak istese de yapamadı. Hadi ama o nazlı akınay. İki kaşı birden kalkınca gülme isteğimi zor bastırdım.
"Kocam? Benimle? Konuşacak?"
"Bu kadar şaşırma bence. Bak, nazlı ben kıskanınca ruh hastası piç herifin teki oluyorum. Oldum da. Kırdım yıktım seni. Ama inan bana o sözler isteyerek yüreğimden çıkmadı. İçimden hiç gelmedi. Ne dediğimin farkında değildim."
Gözlerini kısmış doğruluğumu ölçermişcesine bakıyordu.
İnanmadığını söyleme bana nazlı.
"Hep böyle mi olacak engin! Kıskanınca bana güvenmeyecekmisin?"
Haklıydı.
"Hayır. Yine deli gibi kıskanacağım. Kafayı sıyırıp çıldıracağım-
"Al işte! Birde geçmiş özür mü diliyorsun?"
Sözümü bölmeseydin keşke sabırsız reçelim.
"Nazlı, sana söz bundan böyle kıskandığım an sana değil o çevrendeki gavatlara saldıracağım, söz bak yemin ederim birdaha olmayacak. Yalvarıyorum lan."
Gözlerini devirdi yine. İnansana be kadın. İçimden geçenleri söylüyorum burda.
"Bana güvendiğine eminsin yani?"
"Evet. Nazlı bana böğürtlen diyebilen ikinci kişisin birincisi annemdi, o da demeye vakit bulamaz artık. Bir sen kaldın. Sana hep güvendim. Kıskançlığımın getirdiği aptallıktı o."
Gözlerimin içine öyle bir bakıyordu ki. Kendimi bakıma muhtaç bir bebek gibi hissediyordum.
"İyi"
Ne yani? Bu muydu cevabı? Üzerine hışımla çıkıp aynı şekilde dudaklarına kapandım. Hem sinirim hem özlemim birbirine karışmıştı. Ben bu kadına muhtaçmışım anlaşılan.
+18
Dolgun dudakları hem öpülesi hem ısırılasıydı.
Böyle güzel bir kadın benim kadınımdı, benim karım. Sadece bana ait! Durup dururken yine kıskandım bak!
Geceliğini hızla çıkartırken itiraz etmemişti. Hatta karşılık da veriyordu.
"Karım özlemiş mi ? Beni?"
"Bilmeem?"
Cilveli ses tonuna sırıttım, nazlı bayaaa değişmişti.
Bu sefer eşofmanımın iplerini rahatlıkla çözerken kahkahamı saldım.
"Ben yokken alıştırma falan mı yaptın reçel?"
Sırıtıp omzumu ıssırdı. Sen kaşındın. "İçimdeki hayvanı uyandırdın güzelim"
Baksırımdan da hızla kurtulurken o muhteşem ötesi bedenini yine keşfe çıktım. Kokusu bile deli ediyordu. Birde yumuşak olması. Öpücüklerim köprücük kemiğine sabitlenmişken derin bir nefes aldım.
"Öldürüyor burası." Deyip ıssırdım.
İnledi ve kendini bana ittirdi.
Zevkten dört köe olmuşken onun iç çamaşırlarını da çıkarıp fırlattım. Allahıım bu kadın bana hediyeydi.
İçine hızla ve hazla girdiğimde yine o çığlığı duyuldu. Bu hoşuma gidiyordu. Nasıl gitmesin? İliklerime kadar hissediyordum onu.
Gözlerim kararıyordu artık.
"N-nazlıı"
Cevap veremiyordu. Bitişe gelmişken önce o sonra ben tamamiyle doruğa ulaşıp dağıldık.
Bu muhteşemdi. Hiç değişmeyecekti bu duygum bu hazzım bu hislerim. Çünkü güzel olan muhteşem olan herşey karımla. Onun bedeniyle, ruhuyla. Varlığıyla..
Bedenini hızla sarıp sarmaladım. Omuzuna öpücüklerimi sıraladım.
...
Mehtaptan;
Erdemle birazdan yemeğe gidecektik. Heyecanlıydım çünkü benimle birşey konuşacağını söylemişti. Belkide bana sevdiğini artık kendisininde bana aşık olduğunu söyleyecekti.
'Mehtap hazırmısın'
'Hazırım canım bekliyorum'
Allahım ilk gün ki gibi heyecan yapmıştım.
'Tamam , in aşağı beş dakikaya'
Hemen son kez saçlarımı düzeltip, aynadan kendime baktım. Su yeşili salaş ama şık bir elbise giydim. Beyaz topuklularımı da alıp kapıda giydim.
Çanta almamıştım sadece telefonum olsa yeterdi.
Aşağıda beni bekleyen arabaya ilerleyip bindim.
"Hoşgeldin güzelim."
Uzanıp yanaklarını öptüm. Oda benimkileri.
"Hoşbuldum, ee nereye gidiyoruz?"
Gülüp yola devam etti. O böyleydi işte. Bazen susmak bilmez bazen sessiz.
...
"Ne arzu edersiniz?"
Yemeklerimizi sipariş verdik.
"Erdem ne konuşacaktın benimle?"
"Yemeklerimiz gelsin güzelim , konuşuruz."
"Tamaam"
Ellerimi tutup gülümsüyordu. İçim eriyordu tek bir hareketinde.
Kendini benim gözümden görebilse..
...
Yemeklerimizi yerken keyifli sohbet ediyorduk. Artık iyice merak etmiştim benimle konuşacağı konuyu.
"Erdem, ne konuşacaktın?"
Yüzüme tebessümle bakıp ağzını sildi.
Ben hala yemeğimi yerken onu izliyordum. Ne var? Açım. Öyle filmlerdeki gibi ziyan edemezdim yemeği.
"Mehtap, biliyorsun uzun süreli bir ilişkinin içindeyiz, ve ben sana hala bir hediye almış değilim."
Bu muydu? Şaşırmış şekilde ona bakıyordum. Ben hediye istemiyordum ki? Alacağı hediyeler için mi seviyordum ben onu.
"B-ben hediye istemiyorum ki ,ben-
"Lütfen, hep yapamıyorum zaten. Özür mahiyetinde kabul et. Öküzlüğümü farkettim son zamanlarda ki."
Ses çıkarmadım. Ama hayal kırıklığına uğramıştım.
Boynuma taktığı kolyeye bakmak bile istemedim.
Karşıma yeniden oturunca tebessüm ettim. Bozma moralini.
"Erdem, benden hoşlanıyormusun?"
Yüzüme şaşkın bir gülümsemeyle baktı.
"O ne biçim soru mehtap elbette hoşlanıyorum."
Pekala. Sevmiyorsun hala.
Gülümseyip kafa salladım. Çalan telefonuna bakıp oflayıp açtı.
"Efendim berk?"
"Hayır gelemem mehtapla birlikteyim."
"Ne alaka ya müsait değilim"
Tekrar oflayıp telefonu kapattı.
"Mehtap ben bi konuşup geliyorum güzelim"
"Tamam"
Sessizce yemeğime devam ettim. Moralim bozulmuştu.
"Tatlı istermiydiniz?"
Kafam onkadar dalgınsı ki başımda bana seslenen garsonu bile duymamıştım.
Ben istemiyordum da erdem isterdi belki.
"Ben bir sorayım da"
Kafa sallayıp gitti. Tatlılar geç geliyordu hemen sorup söylesem iyi olurdu. Bir kaç dakikasını ayırabilirdi herhalde erdem efendi.
Restoranın dışına doğru adımladım.
Gelen bağırma sesiyle irkildim. Arkası dönük olan erdem bağırıyordu restoranın bahçesinde. Biraz daha yaklaşıp seslenecektim
"Ulan sanane! Gelmiyorum işte canım istemiyor gelmiyorum! Kimseyi de sevmiyorum.!"
Benden bahsediyordu. İçim yanıyor. Cayır cayır.
"Anlamıyorsun sen gavat!Aşk falan yok ortada! Takılıyoruz öyle. Sıradan anlıyormusun! Ben kimse için didinmem. Biliyorsun, canım gelmek istemiyor oraya"
Ruhum acıyordu. Hiç mi denememişti. Beni neden sevmiyordu?
"E-erdem"
Sesimi duyar duymaz telefonu kapattı. Bana doğru telaşlı adımları söylediklerinde beni kastettiğini kanıtlıyordu.
Beni hiç birşey yerine koymuyordu..
"Ben kalkalım diyecektim."
Sesimdeki tınıdan anlamıştı.
"Mehtap, az evvel-
"Sorun değil. Biliyordum ben zaten. H-hem sen başta belki demiştin. Denemeye çalıştın. Olmadı. B-bu benim sorunum. Sevdirememişim kendimi."
Gözlerine bakmadan arabaya ilerledim. Oda peşimden gelip arabayı açtı.
Birlikte binip yola çıktık. Kafamı cama yaslayıp gözlerimi kapattım. Damlalarım benden izinsiz düşüyordu yanaklarıma.
Onu rahat bırakmalıydım artık. Bıktırdığım farkına vardım. Sinirim sitemim kendime. Zorlamıştım. Beni kırmamak için denedi. Dayandı. Ama yoruldu.
Evimin önüne geldiğimizi fark edince. Gözlerimi silip yalancı bir gülümseme yerleştirdim yüzüme.
"Erdem kendini kötü hissetme, vicdan da yapma. Lütfen! Sen denedin. Mecbur değildin. Bana dayandın, zorla da olsa sayende bir kaç ayım bulutların üzerinde geçti. B-ben sevilesi değilsem bu seni bağlamaz."
Gözleri yuvalarından çıkacakmış gibi bakıyordu. İnanamadı. Ee tabi onu rahat bırakmam mucizeydi. Her hareketi kalbime bir hançer gibi saplanıyordu.
Boynumdaki kolyeyi çıkardım yavaşca arabasının torpidosuna koyup ellerimi birbirine bağladım.
"Teşekkür ederim. Herşey için. Seni zorlamam hoş değildi. Özür dilerim. Hayatında daha iyi insanlar olsun. Hakettiğin gibi, seveceğin insanlar."
Deyip telefonumu alıp arabadan indim.
Göz yaşlarımı engellemedim. Diledikçe aktılar. Binadan girişim berbattı.
Arabanın çalışma sesini duyunca. Vazgeçip geri çıktım binadan. Bir taksi çevirdim. Nazlının yanına gidecektim.
...
Kapısını çaldım uzun süre. E tabi gecenin 12 sinde korkmuş ve anca ayılmış olabilirler.
Kapı engin tarafından açıldı ardından nazlı bana şok içinde bakıyordu.
O kadar vahim miydi halim?
"Mehtap"
Ses etmedim.
"Şey gelebilirmiyim."
"Saçmalama geç içeri"
Eniştem hızla kolumdan tutup içeri aldı. İkiside gecelikleriyle şaşkın şaşkın bana bakıyordu.
"Mehtap hadi siz geçin içeri ben birer kahve yapayım geliyorum."
Kafamı sallayıp salonlarına yöneldim.
"Nazlı sen mehtapla kal ben yaparım size, hadi"
Ne düşünceli ya. Çok şanslıydı nazlı.
"Sağol canım"
...
Engin kahvelerimizi bize vermiş karşımızda oturuyordu.
"He şey ben gidiyim siz konuşun"
Ne gereği vardı. O da ailemizdendi.
"Yok enişte ya, kalsana. Gerçi beni dinlemek istemezsen anlarım"
Artık kimse beni istemiyormuş gibi geliyordu.
Şaşkınlıkla öksürdü.
"Olurmu öyle şey ben siz rahatsız olmayın diye."
Kafamı salladım. Kahvemi yudumladım.
"Mehtap anlatacakmısın artık"
...
Olanı biteni gözyaşlarımla anlatmıştım.
Nazlı başını ovmuş susmuştu. Engin ise çenesini sıvazlayıp mırıldanıyordu.
"Birde enişte yalvarırım söylemeyin bunları ona. Konuşmayın. Ne olur. Vicdan yapmasın ben sadece içimi dökmek için geldim, rahatsız ettim sizi"
"Tamam susuyoruz."
Engin elini ağzına götürüp fermuar yaptı.
"Ya belki yanlış anlaşılma olmuştur. Onu korumuyorum ama bitmemelisiniz"
Güldüm burukça.
"Nazlı, itiraz etmedi."
Derin bir nefes alıp yeni gözyaşlarımı da akıttım.
"B-ben çok mu çirkinim? Yoksa çirkin olan kalbim mi?. Beni neden sevmiyor nazlı"
Nazlı susmuştu. Sessizlikle onun kucağına kıvrıldım.
"Sen herşeyiyle güzel bir kızsın. Bazı güzellikleri göremeyen erdem."
Hayır. Bunlar saçma tesellilerdi. Nasıl unutacaktım. O bir başkasıyla mutlu olurken ben nasıl katlanacaktım.
"Nazlı, yüreğim dayanmıyor. Onu görmezken bile yanıyorum her gün gözümün önünde bir başkası ile görürsem ölürüm.."
Hıçkırarak ağlıyordum. Rahatlasam iyi olurdu.
...
Nazlıdan;
Mehtap çok seviyordu erdemi. Peki erdem neden sevmiyor? Bu kızdan iyisini mi bulacaktı? Tamam ona da kızamıyorum zorla sevemez ama ne bileyim. Mehtap sevilmeyecek aşık olunmayacak bir kız değil ki!
"Uyudu mu?"
Enginin sorusuyla kafamı salladım.
"Hadi gel onu misafir odasına götürelim"
"Tamam"
Engin bir omzuna ben bir omzuna girip odaya çıkartıp yatağa yatırdık.
"Sen ihtiyaçlarını hallet onun bende şu erdemle konuşayım"
Konuşaması gerekti söz vermiştik.
"Engin konuşma canım lütfen. Mehtap kızar sonra"
Engin sıkıntılı zamanlarında yaptığı gibi çenesini sıvazladı.
"Bebeğim başlarım kızmasına, senaryo yazılmış ona göre mi oynuyoruz. Biz el atmazsak ne olacak! Sen sus ve birşey bilmiyormuş ayağına yat"
Onaylayıp odamıza koşup kendi eşofmanlarımdan alıp mehtapın yanına gittim.
Üzerini değiştirip pikeyi üstüne örtüm saçlarını öpüp kendi odamıza çıktım.
Engin yatağa uzanmış bekliyordu. Sabahlığımı çıkarıp hemen yanına girip sarıldım. Kollarını hemen bana sarıp kafama öpücük kondurdu.
"Ee ne konuştunuz erdemle?"
Ofladı.
"Şaşkın, anlamamış hala olanları. Hislerini bile bilmiyor, sevip sevmediğinden haberi yok. Kıt beyinli çünkü"
"Nasıl yani? Öylece şaşırmış bekliyormu?"
Kafasıyla onayladı.
"Mehtapı biraz tanıyorsam engin buna dayanamaz. Aramızdaki en neşelisi bir o kadar da zayıf olanı o."
"Yani.."
Anlamamıştı kocam.
"Yanisi şu gitmesinden korkuyorum."
"Ne alaka?"
"Mehtap ailesinin ona yaptığı baskıya karşı da yenik düşüp kaçmıştı yurt dışına okumaya. Savaşmak pek ona göre değil,tarzı bu"
Anladım dercesine baktı.
"Peki ne yapacağız bebeğim?"
Derin bir iç çektim.
"Biraz zaman geçsin, bir araya getiririz."
"Tamam, uyuyalım o zaman."
Ona daha da sokulup uykunun kollarına bıraktım kendimi.

Canlarıııım, yavruşlarım. Az çok okuyan değerli okuyucularım biraz geç oldu özür dilerim umarım beğenirsiniz. Sizleri seviyoruum.😍💜 yoruum lütfeeen, oy vermeyi ve arkadaşlarınıza önermeyi unutmayın rica ediyorum.

BÖĞÜRTLEN REÇELİ ~ aşkın sıfatı~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin