53. Bölüm

7.1K 612 82
                                    

İYİ OKUMALAR:))

                                                ***

Mâlik karısının yanından ayrılırken peşindeki muhafızları fark edememişti çünkü aşk ruhunu talan etmekteydi. Öyle ki Damre ile buluşacak olması bile germiyordu genç adamı. Sarayın çevresinde bekleyen gazetecilere yakalanmadan arka kapıdan sıvışıp, şehrin içindeki evine girdi ve üzerini değişip, garajdaki son gözdesi olan spor arabasının anahtarlarını aldı. Aynada kendisine bakan âşık gözlerde, karısının hayali oynaşıyordu yine ve o an, tıpkı onun istediği gibi sıradan bir eş ve baba olmayı geçirdi aklından. Koyu renk kot pantolona yadırgayarak baktı genç adam çünkü kot giyindiği ender zamanlardan birindeydi. Üzerindeki spor beyaz gömleği süzdü ve yanında karısının da spor kıyafetlerle özgürce dolaştıklarını hayal ederek indi garaja.

Hayranlıkla baktığı birçok farklı otomobilinden en yenisi ve hızlı olanına yaklaşarak, parmak izi ile açılan kapıyı yukarı doğru kaydırdı. Bu aracı çok seviyordu ama bir kötü yanı vardı ki onu değiştiremiyordu işte. Aracın direksiyonu sağ tarafta olduğu için ilk on beş dakikayı uyum sağlayabilmek amacıyla yavaş hareket ederek geçiriyordu Mâlik.

Alıştığı dakika da hızın dibine vurmak en keyif aldığı şeylerden biriydi. Zaten bu aralar her kaçamağında bu aracı kullandığı için zorlanmıyordu ilk zamanlardaki gibi. Araba tasarımında, dünya markası olan arkadaşına bir kez daha teşekkür etmesi gerektiğini akına not etti. Çünkü hız kadar konfora da önem vererek sırf kendisi için dizayn edilen bu araçtan, dünyada sadece iki tane vardı. Biri kendisinde, diğeri bu dizaynı yapan arkadaşındaydı ve sırf kendisine şaka olsun diye direksiyonu, ön panelin sağına yerleştirmişti sersem herif.

Ama Esvedlere özel yapıldığı belli olsun diye, siyah dış kaplamısın da elmas tozu kullanmış, bu sayede tıpkı esved taşına benzemişti araç. Siyahın içinde yıldız gibi parlayan toz zerreleri mükemmelliğin somut halini yansıtıyordu adeta. Birde sürpriz gibi yine dış kaplamaya yapılan özel bir uygulama, aracın rengini dört farklı renkte kullanma imkanı veriyordu. Gerçi Mâlik sadece siyah rengi kullanıyordu ama bir gün gönül kıblesini de kaçırırsa saraydan, kan kırmızı rengi kullanmaya karar verdi gülerek. Kendi aşkı kadar koyu bir kan kırmızı, kadınının tutkusu kadar güzel bir renk...

Yola çıkalı bir saate yakın olmuştu ve önünde uzanan yol bir yılan gibi kıvrılarak ilerliyordu. Sıcak öylesine bunaltmıştı ki genç adamı, klima bile kar etmeyince, yol kenarında müşterilerine hizmet eden kahvecinin önünde durdurdu aracını. Dallahın ibriğinde ki hurma lifinde süzülen açık renkli sıvının aromalı kokusunu içine çektiğinde, çocukluğu geldi aklına ve hüzünlendi Mâlik. Özellikle kakule ile karanfilin kokusu, annesi Kedma sultanı hatırlatmıştı.

Sağ eli ile tuttuğu fincanı, çocukluğunda yaptığı gibi yine çalkalayarak tek seferde içince, kahvenin acılığını alsın diye, kavrulmuş una bulanmış hurmalara yöneldi. Kahveyi sevmesinin sebeplerinden biri bu ikramlıklarken, diğeri her seferinde farklı ve gizli bir lezzetle karşılaşma olasılığıydı. Çünkü her kahveci kendi sihrini konuşturuyordu kahve yaparken ve farklı lezzetler sunuyordu içicisine. Neredeyse bir dallahı bitiren genç adam, iki tabak ikramlığı da indirmişti mideye. Satıcıya bıraktığı para ile şaşıran adama gülümsedi ve yeniden dertlerine döndü çocukluğuna veda ederek.

Hayır o adama kesinlikle güvenmiyordu elbette ama merakını gidermek istemesinin yanı sıra onu tanımak istiyordu. Mâlik, o adam baba vasfını taşıyamayacak kadar kara bir yüreğe sahip olduğunu biliyordu ama yine de işte... Acaba kendisinin kim olduğunu bilse sevinir miydi? Yoksa lanet mi ederdi? Aklında binlerce soru varken en öne hep bu çıkıyordu. Peki Farkh-Aldin, o yıllarca sevgi göstermişti kendisine, Mâlik'te severdi onu ama anlam veremediği her olayın ardından bu ikisi çıkıyordu. Ülkesine ve ailesine en çok zararı yine ailesi ve kendi kanı veriyordu ama neden?

Kum Kelepçe  ( Kum Diyarı Aşkları-1/ Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin