Kum Kelepçe ( Kum Diyarı Aşkları-1/ Tamamlandı)

35. Bölüm

Medya Hamaki's Medly cower

ARKADAŞLAR RİCA ETSEM YİĞİT'İN HİKAYESİ OLAN KARA GÜNLER MEVSİMİNE BİR ŞANS VERİR MİSİNİZ? 

ŞİMDİDEN TEŞEKKÜRLER...

Herkese İyi Okumalar :)

*******

Hiçbir şey anlamayan genç kadın, kocasının ardından donmuş gibiydi. Cevaplanmasını istediği sorularına bir cevap alamamış ama yepyeni sorular peyda olmuştu gönlünde. Hayır! Bu şekilde bir dakika bile bekleyemezdi ama oğlu ne olacaktı?

 Oğlunu bırakmak istemese de bu soruların cevaplarının kendisi kadar, oğlu içinde önemli olduğuna kanaat etti ve şimdilerde Nirşaade'den sonra güvendiği bir diğer kadına bakındı. Kocasının sevgi dolu annesi Kalilah. 

 Bu kadın bir an olsun yanından ayrılmadan, sabırla gözyaşlarını silmişti genç kadının. Annesine duyduğu özlemden mi bilmiyordu Yıldız ama annesini kokusunu buluyordu onun evlat sevgisi ile ısınan göğsünde. Bir türlü bağdaştıramıyordu bu kadının sevgisi ile oğlunu yalnızlığa terk ettiği gerçeğini anlatan geçmişi.

 Başka şeyler geliyordu aklına, örneğin Mâlik'in gerçek annesi olmadığı gibi ama kadının oğluna bakışlarından sonra bu olasılıkta uçup gitmişti aklından. Mâlik'e bakan gözleri hasret ve sevgi doluyken neden böyle bir şey yapmıştı anlayamıyordu genç kadın...

Günlerdir ne Yıldız'ın ne de minik torunun başından ayrılmadan her yere yetişme derdindeydi Kailah. Oğlu Mâlik şimdilik güzel kadın için ikinci sıradaydı çünkü Farkh Aldin hastenenin çevresinde dolanıyordu alıcı kuş misali. İstediği muhtemelen ya küçük bebekti ya da daha kötüsü, başak saçlı gelini. İkisini de kimseye yem etmemek için büyük uğraşlar veriyordu ve asla onları da elinden almalarına izin vermeyecekti. Yıllar önce zorla almışlardı ilk göz ağrısını elinden ve genç Kalilah hiçbir şey yapamamıştı, çünkü toydu. Lakin artık inanılmaz bir güç saklıyordu ardında ve ailesini kim bölmek isterse elleri ile öldürecek kadar kudretliydi. Öyle ki Farkh Aldin'i bile öldürebilirdi gözünü kırpmadan.

Bunun için Mâlik'in muhafız lideri ile konuşup işbirliği yapmaya karar verdiklerinde bir hayli rahatladı. Bu sayede oğlunun görevlendirdiği muhafızların dışında, kendi özel muhafızları da rahatlıkla Nejima sultanı koruyabileceklerdi. Oğlu Mâlik, bu girişim karşısında ilk defa öfkelenmeden bakmıştı yüzüne Kalilah'ın. Bir kez daha anladı kadın, Nejima sultanın, oğlunun gerçek aşkı olduğunu ve onu seven herkesin Mâlik'in kalbine dokunabildiğini. "Anne banim saraya, Mâlik'in yanına gitmem gerek ama oğlumu bırakamıyorum. Ben gelene kadar yanında kalsan olur mu?" Kalilah kendisine anne diyen kızla yüreği burkuldu.

Olanların bir kısmını öğrenmiş ve oğluna öfke ile bilenmişti Kalilah. Tıpkı babasının yaptığı hataları yapmış sevdiği kadını kaybetmenin eşiğine gelmişti. Neyse ki bu hikâyedeki melek, o aptal oğluna ölümüne âşıktı da bir nebzede olsa rahatlamıştı yangını büyük yürek. Bu yüzden Nejima'ya bir başka bakıyor, bir başka seviyordu Kalilah. Bu su damlası şimdilik emanetti kendisine ve annesi gelene kadar kendi sevgisini sonuna kadar sunacak, annesinin eksikliğini hissettirmeyecekti güneş saçlı kadına. "Olmaz öyle şey. Bekle Lanazir'i çağıralım o gelsin buraya, bende seninle geleyim."

"Lanazir nerede ki?" Yıldız sevgi dolu gözlere baktı sıcacıkça. Neyse ki Mâlik ailesinden Kalilah ve Lanazir ile görüşmesine izin vermişti de Yıldız dost yüzü görmüştü. Aslında ilk başlarda onlara da tavırlıydı genç kadın ama anladı ki onların olanlardan haberi yok, o zaman açılan sevgi dolu iki kucağa da sığındı küçük bir kuş gibi.