Çitlere yaklaştığımızda Barış'ı sigara içerken gördüm.

"Hey," dedim. "Bu şeyi içmeyecektin."

Elindeki sigarayı alıp çöp kutusunun üzerinde söndürdüm. Sonra da çöpe attım.

"Azalttım ama henüz bırakmadım."

"Mutluyken içmediğini sanıyordum," dedim.

Bu şu an mutsuz olduğu anlamına mı geliyordu? Cevap almak için gözlerine baktım.

"Hayır," dedi gözlerini kaçırarak. Gözlerini kaçırması çok nadir yaptığı bir şeydi. "Babamla telefonda konuştuk."

"İyi geçmemiş gibi görünüyor," dedim kollarımı boynuna dolarken.

O da ellerini belime doladı.

"Gereksizdi," dedi.

"Ama bu sigara içmen gerektiği anlamına gelmez. Artık sinirin bozulduğunda sigara içmek yerine beni arayabilirsin, önceden yaptığın gibi."

"Onlar seninle konuşmak için bahaneydi," dedi ve kollarını belimden çekerken yanağıma bir buse kondurdu.

İstemsiz bir şekilde gülümsedim.

Üzerime baktıktan sonra tekrar konuştu.

"Neyseki bugün yanındayım," diye söylendi. "Ama ben yokken böyle giyinme."

Geçiştirmek için başımı salladım. O da beyaz tişörtü ve şortumun rengine yakın renkteki kotuyla yakışıklı görünüyordu. Belirgin kol kasları ortadaydı. Ben buna karışmıyorsam o da bana karışamazdı.

El ele tutuştuk ve kampın dışından girişe doğru yürüdük. Park alanına geldiğimizde uzaktan kumandayla arabasının kapısını açtı.

"Bende de Porsche Panamera var," dedim arabasına bakarak. "Ama uzaktan kumandalı."

Bana sırıtarak cevap verdi.

"Daha reşit bile değilsin, oyuncaklarla idare etmelisin."

Gözlerimi devirdim ve o sürücü koltuğuna yönelirken bende oraya yöneldim.

"Reşit değilim ama gayet iyi araba sürüyorum."

Bunu ana yola çıkana kadar bir süre boş yolda ilerleyeceğimize güvenerek söylemiştim. Anahtarı bana uzattı.

"Sür bakalım."

"Şey, sen şu parktan çıkar, devamını ben sürerim."

"Hayır sen sür," dedi. "Ben sana geri vitesi öğretirim."

"Biliyorum zaten," dedim. "Sadece çok iyi değilim. Yani etraftaki arabalardan birine çarpmam muhtemel."

"Sorun olmaz," diyerek güvence verdi.

Ona güvenerek açtığı kapıdan sürücü koltuğuna oturdum. Emniyet kemerimi takarken o da arabanın önünden dolaştı ve yolcu koltuğuna geçti.

Derin bir nefes aldım. Bir süredir araba sürmediğim için çalıştırma sırasını hatırlamaya çalışıyordum. Önce vitesin boşta olduğundan emin olmak için iki yana salladım, demek isterdim ama vites yerinden oynamadı. Barış'a baktım.

"Vitesi rahatça oynatmak için ayağını debriyaja basmalısın," dedi gülerek. Sesinde dalga vardı.

Bu bilgiyi hatırlayıp ayağımı debriyaja basarak vitesi boşa aldım. Sonrasında babamın öğrettiği klasik sırayı uyguladım. Anahtarı çevirerek arabanın çalışmasını sağladım, el frenini indirdim, ayağımı debriyaja bastım, vitesi geri vites olacak şekilde bire attım ve hafifçe gaza bastım.

DÜŞMAN OKULLAR "YAZ KAMPINDA" Onde histórias criam vida. Descubra agora