"Bölüm 39 - Küçük Yaramazım..."

519 45 50
                                    



Gece beraber geç döndükten sonra direkt kendimi yatağa atmış, ama bir türlü heyecandan uyuyamamıştım. Salman'ın da uyumadığına emindim. Kalbimin her çarpıntısında, aramızda mesafe dahi olsa kalbinin çarpıntılarını hissedebiliyordum. Kalbimizin çarpıntıları birbirine karışıp gecenin karanlığını gündüzün ilk ışıklarına bağlarken, uykunun huzurlu kolları bizi sarmalıyordu.

Sabahın erken saatlerinde çalan telefonum ile gözlerimi açıp, bulanık gördüğüm ekrana baktım. Salman arıyordu.

"Efendim."

"Hayatım ne o daha uyuyor musun?"

Kıkırdadım. Hayatım mı demişti o bana?

"Aslında uyuyordum sevgilim."

Sırtüstü yatıp, saçımdan bir tutam alıp parmaklarımın arasında saçlarımla oynamaya başladım.

"O zaman ben uyandırdım seni. Aslında tüm gece uyumamış olmama rağmen dün geceden dolayı yine de erken kalktım."

Biliyordum...

"Ben de uyuyamadım."

Yüzünün gülümsediğine kesinlikle emindim. Telefonun ucundaki o sessiz halleri ispatlar nitelikteydi.

"Ben. Yani ben aslında sana bir şey söylemek için aramıştım."

Zorlanarak konuşmak Salman'a uyan bir şey değildi. Sanırım ne söyleyecekse önemliydi. Tavanı izlerken sırıtıyordum onun bu şapşal hallerine.

"Peki. Ne söyleyecektin?"

"Ailem Türkiye'ye geliyor."

Gözlerimi kocaman açıp, yatakta diklendim.

"Ne!"

Sesim hafiften çığlık şeklinde çıktığında tamamen afallamıştım.

"Bağırmana gerek yok Naz. Aileme olanları anlattım ve onlar da daha fazla geç kalmak istemediklerini söylediler. Büyük ihtimal yarın İzmir de olacaklar. Bu durumu ailen ile paylaşsan iyi olur. Kızımı almaya geliyorum."

Yüzümde oluşan o aptal sırıtış ile saçlarımı birbirine karıştırdıktan sonra içim içime sığmıyordu.

"Lanet olsun. Sen çok kötüsün."

"Şşş. Kocaya böyle şeyler söylenmez. Seni küçük yaramaz."

Sesindeki o neşe, benim neşemle beraber birbirine karışıyordu.

"Daha kocam değilsin."

"Ama olmak için adımlarımı hızlandırıyorum."

"Gerçekten bu acelen ne?"

"Ben acele etmiyorum. Dün gece giydiğin o elbiseden sonra senin bacaklarını kırmam gerekiyor aslında. Öyle kıyafetler neden giyiyorsun kızım sen?"

Kıskanç...

"Kıyafetim gayet normaldi."

"Kimin normali? Senin mi, benim mi? Bana göre anormaldi."

Telefonun ucunda sessizce kıkırdıyordum.

"Bana ve çevreye göre normaldi. Bence sen kıskançsın."

"Ben mi? Yok artık. Kıskanç filan değilim, sadece hava soğuk ve sen üşüteceksin. Ben burnu sümüklü bir kız istemiyorum."

Resmen bir hakaret ve üstüne üstlük kabul etmiyordu, ne kadar kıskanç olduğunu...

Yolculuğumun Sırrı Aşk (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now