"Bölüm 2 - Nagpur"

1.4K 85 64
                                    

"Görsel de Nagpur."

-------------------------


Düşüncelerimden ayrılmamı sağlayan durmamız olmuştu. Arabanın içindeki kasvet ve hüzün eminim ki hiç bir yerde yoktu. Ailemden ne kadar ayrılmak istemesem de hayallerime kavuşmak için de yanıp tutuşuyordum. Derin bir nefes aldım ve arabadan çantamı da alıp indim. Hava limanı tam karşımdaydı. Heyecan yeniden tüm vücudumu sararken nefes almakta zorlanıyordum. Kalbim deli gibi çarpıyordu. Az önce ki hüzün kendini tavan yapmış mutluluğa bırakmıştı.

Annem ve babamın yanıma gelmesiyle beraber artık gitmemiz gerektiğinin farkındaydım. Babamın elinde valizim vardı. Bende annemin koluna girdim. Beraber yürümeye başladık. Dizlerimin titrediğini hissediyordum. Annemin kolunda olmasam yerle bir olacağım kesindi. Çocuksu bir duygu ile sarınıp sarmalanıyordum. Zıplayıp hoplamak istesem de kendimi dizginliyordum.

Hava limanının dış hatlar VIP kapısına gelip durduk. Oğuz Bey'i arıyordu gözlerim. Kafile ile burada buluşacağımız kararlaştırılmıştı. Sağıma ve soluma bakınıyordum. Bir şeylerin ters gitmesinden korkmaya başlamıştım. Saatime baktım. Tam olarak 6.15'di ve daha zaman vardı. Bir iki bakınmadan sonra Oğuz Bey'i sonunda görebilmiştim.

"Anne bak şurada ki Oğuz Bey. Gelin hadi."

Annemi kolundan çekiştirip yürümeye başladım. Oğuz Bey'in yanında alımlı bir bayan vardı. Üzerinde kısa kollu kırmızı renkte tişört ve altında da dar bir kot pantolon vardı. İlk defa görüyordum. Oğuz Bey'in karşısına gelince gülümseyerek, "Günaydın Oğuz Bey." deyip durdum.

"Günaydın Nazlı Hanım. Hoş geldiniz. Sizi tanıştırayım eşim Özge Hanım, diğer bir rehberimiz olur kendisi. Siz bayanlarla bir sorun olursa eğer eşim ilgilenecek."

İçim bir kez daha rahatlamıştı. Sonuçta bir bayan rehber olması artı bir şeydi.

"Merhaba Özge Hanım."

"Merhaba Nazlı. Özge demen yeterli."

"Teşekkür ederim."

Aileme de gülümseyerek selam vermişlerdi. Annem ve babam da aynı şekilde tebessüm ve selamlaşma ile şu faslı geçmiş oldu. Yanımıza bir çift yaklaştığında anlamıştım ki artık toplanıyorduk. Onlara daha sonra bir çift daha eşlik etmişti. Her gelen ile tanışma faslı aslında bence resmen eziyetti. Bir anne-oğul daha gelmişti. Daha sonra 3 bayan daha gelmişti ve 11 kişilik kafile ki bence takım olmuştuk, hazırdık.

Vedalaşma zamanı yaklaşıyordu. İçimi kaplayan sevinç duygusu yine yerini hüzne bırakıyordu. İşlemlerimizi de hallettikten sonra saat 6.30 olmasıyla beraber artık veda zamanı gelip çatmıştı. Ailemden ve İzmir'imden ayrılma duygusu artık burun direği sızlatmasına kadar yükselmişti. Babama sımsıkı sarıldım.

"Görüşürüz babacım."

"Görüşürüz benim pamuk prensesim."

İstemsiz olarak yüzümde tebessüm oluşmuştu. Babamın gözleri dolmuştu ve benim gözlerim de babama eşlik ediyordu. Babamı yanaklarından öptükten sonra belki de en zoru olan sıra anneme gelmişti. Benim kıymetlim...

"Anne."

"Gidince bizi ararsın tamam mı? Bak gereken her şeyi hallettik tamam mı?"

"Tamam."

Bu tamam zor da olsa söylemeyi başarabildiğim tek kelime olmuştu. Annemin de boynuna sımsıkı sarılıp gözlerimi kapattım ve yaşların süzülmesine izin verdim. Annemin kokusunu içime çekip orada kalması için bekledim. 

Yolculuğumun Sırrı Aşk (TAMAMLANDI)Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum