Kalilah'ın kararını duyan sultan Mâlik her şeyi ayarlamış ve Esved'lerle bir anlaşma yapmıştı. Canını sıkan bu anlaşmanın kurallarına uyması zor olsa da kabul etmekten başka çaresi olmadığından sustu ve kabullendi.

Anlaşmanın şartlarına göre doğacak olan çocuk kız ise Sahretta, erkek ise Esvdlere ait olacaktı. Sultanlık Esvedlerin umurunda olmadığı için ne isterse yapabilirdi ama çocuk eğer erkekse sultanlığı asla almayacaklardı. Kirletilen kadın ise doğumdan sonra ya cezasını kabul edip asla güneş yüzü görmeyecek veya kendi seçtikleri bir Esved'le evlendirilecekti. Tabi bu savaşın kayıtları sonsuza kadar silinecek ve kimse bu yaşananlardan bahsetmeyecekti. Damre'nin adı ise anılmayacak ve cenaze namazı dahi kılınmadan toprağa verilecekti çünkü o suçlu ve günahkardı...

"O çocuk siz kabul etmeseniz bile benimde soyuma ait ve benden sonra sultanlık hakkı sadece onun. Oğlumun ölümünden sonra tek varisim o bebek olacak biliyorsunuz. Tamam kabul ediyorum, soyundan ona bahsetmek istemiyorsanız ses etmem ama sultanlık benim ardımdan ona kalmak zorunda." Toplanan tüm Esvedler, sultan Mâlik'in haklılığı karşısında ne diyeceklerini bilemediler ama savunma yapmadan bunu kabul etmeyi yenilgi sayacakları için gerekçelerini sundular.

"Haklısın sultan Mâlik ama biz Esvedler ve Sahrettalar arasında yapılan anlaşmayı size hatırlatırız. Atalarımız bu ülke kurulduğunda zaten isteselerdi sultan olabilirlerdi ama biz sadece kendi ailemizin yönetimini almayı seçtik ve ülke yönetimini Sahrettalara bağışladık. Bu çocuk erkek olduğu takdirde bir Esved olarak büyütülecek ve bizim başımıza o geçecek dedesi Abul Bin Esved'in hakkıyla. Yani sultanlığın başına geçemez." Onların karşı çıkışlarına bu kadar kolay pes etmeye niyeti yoktu sultan Mâlik'in. Tek torununu göz göre göre kaybetmektense, o çocuğu da alıp giderdi buradan.

"Peki o zaman ama çocuk erkekse benim soy adımla olmasa bile adımla büyüyecek. Eğer istemiyorsanız soyunun Sahrettalardan geldiğini bilmeyecek. Sultanlık onun seçimine bağlı olacak ve kabul ettiği takdirde ülkenin yönetimin de tek söz sahibi o olacak. Tabi bunun yanında çocuğun kız olma ihtimali de var ve ben kız olmasını, benim soyadımı taşımasını mutlulukla kabul ederim."

İki taraf da bu zor şartları kabul ettikten sonra gizliliğin hüküm sürdüğü anlaşma imzalandı ve ileriki zamana taşınamadan bir mühür hırsızı tarafından çalındı.

***

Mâlik elleri şakaklarında şok olmuş vaziyette acılarla dolu bu hikâyeyi dinledi ama anlayamıyordu bir türlü. Bu dünyada ki herkes babası veya kardeşi olabilirdi lakin o adam ve oğlu olamazdı, olmamalıydı. Kalbi sıkışıyor nefes alamıyordu. Kendisi hem bir Esved, hem Sahrettay'dı. Kendisi dışında bu iki soyun karıştığı başka kimse yoktu ama kendiside istemiyordu bunu. Neye yansa bilemedi genç adam. Annesinin yaşadığı kötü kadere mi? Babasının o adam oluşuna mı? Yoksa kardeşi ile aynı kadına aşık olmasına mı?

Yıllarca baba bildiği adamın babası olmadığını birkaç gün önce öğrenmiş ve babası olarak Farkh-Aldin'i görmüştü. Şimdi ise onunda babası olmadığı gerçeğinin yanında daha çok canını yakan bir gerçekle yüzleşmişti genç adam. Babası ülkenin en çok korktuğu, bir soyu neredeyse bitirecek kadar soysuz ve acımasız bir adamdı. Belki de kendisinin bu sınırsız öfkesi kanından geliyordu. Yinede çocuk kalbinden hiç çıkmayan yarasını annesine sormadan duramayacaktı.

"Beni bu yüzden mi küçükken Aldin'e verdin? Ona benzediğim için mi istemedin? Eğer bunun için yaptıysan asla seni suçlamam anne." Cevabından korktuğu bir soru daha sormuştu annesine. Yine de annesinin onu sevdiğini hissediyordu ama geçmişini ve geleceğini etkileyen bu olayın aslını öğrenmesi şarttı. Ne kadar büyüse de kalbi kırılan o çocuğun annesini bağışlaması için ihtiyaç duyduğu gerçeği öğrenmeliydi.

Kum Kelepçe  ( Kum Diyarı Aşkları-1/ Tamamlandı)Where stories live. Discover now