Bonus bölüm

3.4K 238 14
                                    

İyi okumalar...

"Geç kalınmışlık hisi"

Geç kalınmışlık hisini iliklerine kadar hissediyordu yaşlı adam.Aradan geçen zamanda gerçekten yaşlanmıştı.Doğru çok bir zaman geçmemişti ama çektiği vicdan azabı yaşlandırmıştı işte.

Her gün kaç kez gidiyordu torununu görmek için.Ama göremiyordu.Sena'nı suçlamıyordu çünkü hakketmişti.Yüzünü görmese de durumuyla ilgili haber alabiliyordu ya onunla bile mutlu oluyordu.

Bugün yine gelmişti Sena'yı görmeye.Kapıyı çaldı biraz bekledikten sonra kapı açılmıştı.İnci karşısındaki adamı görünce ona karşı olan nefreti daha da arttı.Tamam bu adamı tanımıyordu,ama torununa sahip çıkmayan bu adama olan nefreti anlatılacak derecede değildi.Hele hele Sena'nın her gün bu adam ve kızı yüzünden göz yaşı dökmesine şahit olurken aslında normaldi bu durumu.

"Yine mi geldiniz?" dedi.

"İyi mi Sena?"

"Gerçekten merak mı ediyorsunuz?"

"Bir kez göreyim iyi olduğunu bilmek istiyorum.Sonra gelmem."

"Hasan Bey zaten gelseniz de artık göremezsiniz Sena'yı."

"Ne? Neden?"

Yaşlı adamın kalbini bir korku kaplamıştı.Nasıl yani bir daha göremezsiniz?

"Çünkü Sena gidiyor."

İnci'nin babası işleriyle ilgili Ankara'ya gitmesi gerekiyordu.Babası taşınma teklifini sunduğunda önceleri kabul etmemişti.Ama şimdi Sena için kabul ediyordu.İstanbul'dan gitmek Sena için iyi olacağını düşünüyordu.Belki de hakklıydı.Dedesinden hele de zenginlik düşkünü annesinden uzak olmak yaralarını çabuk sarmaya yardımcı olurdu.
Sena kabul etmese de İnci  gideceğini söylemişti.Öyle de böyle de gitmesi için elinden geleni yapacaktı.Zaten temeli bir şey değildi sadece bir süreliğine.

Sena da kendince hakklıydı gitmemek konusunda.Bu şehir çok acılar yaşatmıştı,yine de en güzel hatıraları bu şehirdeydi.Gidemiyordu işte...Gitmek çözüm müydü onu da bilmiyordu.Gerçekler kalbine,aklına kazınmışken gitmek neye yarardı?Geçmiş arkandan bir yük gibi geldiği sürece ne değişecekti?

"İzin vermem torunumun gitmesine.Sen sokuyorsun böyle düşünceleri aklına."o kadar yüksekten çıkmıştı ki sesi birkaçkonşu dışarıya çıkmış ne olduğunu öğremeye can atıyordular.

"Bağırmayın.Biliyor musunuz torunum lafı ağzınıza
yakışmıyor."

"Sen..."

"Hasan Bey bırakın beni merak etmeyi.Bakın iyiyim çok şükür.Merak etmeyin beni, uzak durun benden.Hem kızınız duymasın buraya geldiğinizi..." dedi Sena.
Hava almak için dışarıya çıkmıştı eve geri döndüğünde Hasan Bey'i göreceğini beklemiyordu.Konuşmalarının bir kısmını duymuştu.Zaten önemi yoktu ne konuştuklarının.

Hasan Bey torununun sesini duyunca arkasın döndü siyahlar içindeki çehresini görünce yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu.Gülümsemeyle beraber kalbine bir ağırlık çöktü.Bir pişamnlık yine çöreklendi kalbine.

"Sena..."

"Hasan Bey lütfen...Zaten ben gidiyorum."

Torunundan da aynı kelimeyi duyunca bir kez daha kırık dökük olmuştu.Bir şey söylemek istedi düğüm düğüm oldu boğazı.Kelimeler dökülemedi ağzından...
Ne söylese dinlemeyecekti biliyordu.Ama bildiği bir şey daha vardı gitmesine ne olursa olsun izin vermeyecekti.

Bir Şans Daha/[TAMAMLANDI]/Karanlıktan Aydınlığa-1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin