17.Kalbim...

481 28 13
                                    

Kafamda deli sorular çözülen çözülmeyen... Kalbimde ince bir sızı canımı yakmadan kalbimin içine eden... Kaderimemi küsmeliyim anımı yaşamalıyım? Bilmiyorum... Hiç bir şey bilmiyorum belkide artık öğrenmek istemiyorum. Bırakıyorum kalbim, beynim, duygularım özgürce yaşasın. Kafamı yan tarafıma çevirdiğimde gördüğüm insan bir ömür birlikte olacağım kişi... ve ben zavallı Ben... merak duygusuna yenik düşen ben...

Kendimden bıktığımı hissediyorum. Kalbimle başa çıkmak ne kadarda zor artık. Yaşananları ne kadar düşünmek istemesemde aklımdan çıkartamıyorum. Kendime verdiğim sözleri çiğnemekten sıkılsamda kendimle baş edemiyorum.

"Dalgınsın." Dediğinde ona döndüm ve hafif tebessüm ederek ona baktım.

"Evet yaşadıklarımı düşünüyorum." Dedim ve önüme döndüm.

"Fazla canın sıkkın gibi."

"Hemde fazlasıyla Savaş. Fazlasıyla canım sıkkın. İnsanın avazı çıktığı kadar susması ne demek bilir misin? Ben onu yaşıyorum." Dedim yolu seyrederken. Daha fazla konuşmayıp susduğunda ne demeye çalıştığımı anlamadığını var sayarak bende önüme döndüm ve gözümü kapatarak yolun bitmesini bekledim. Yaklaşık bir yirmi dakika sonra arabanın durduğunu hissettiğimde gözlerimi açtım ve etrafa baktım burası İstanbul değildi burası bir uçurumun başıydı ama bizim burda ne işimiz vardı? Önemli olan soru buydu.

"Neden burdayız?"

"Aşağı in." Dediğinde gayet net konuşmuştu ben hala hiç birşey anlamazken beni uçurumdan Aşağı atacak hali yok diye düşünerekten aşağı indim ve etrafa baktım. İçimden buranın ne kadar güzel bi yer olduğunu geçirirken yanıma geldi ve beni yönlendirerek kıyıya yakınlaştırdı. Ben biraz tırsarken hiç ses çıkarmıyordum.

"Al işte sana fırsat artık avazın çıktığı kadar susma avazın çıktığı kadar bağır. Anlat içini boşluğa. Hırsını al öfkeni kus. Buna ihtiyacın var. Hadi durma." Dediğinde hayran hayran onu seyrettim sadece. Elimden bi tek bu gelmişti o an. Minnet duygumu başka nasıl ifade edebilirdim bilmiyordum çünkü...

"Ben bu hayattan çok sıkıldım..." diyerek boşluğa konuşmaya başladığımda sözümü kesti.

"Öyle konuşarak alamazsın hırsını bağıracaksın. En yüksek sesinle boğazın yırtılana dek bağır."

"Çok sıkıldım herşeyden herkesden çok sıkıldım. Etrafımdaki yalanlardan bıktım. Kalbime geçiremediğim sözlerden bıktım. Ben bu hayattan bıktım. Yaşamak anlamsız. Beynim bi bok çuvalından farksız. Ne yapmam gerektiğini nasıl yapmam gerektiğini şaşırdım artık. Nefes almak istiyorum. Sadece nefes almak istiyorum. Hayatı doya doya yaşamak gençliğimin tadını çıkarmak enine boyuna en ufak detayına kadar hissetmek istiyorum. Ama hissetmek istediğim şey acı değil merak değil hüzün değil hayal kırıklığı değil ben artık adımın hakkını vermek istiyorum. Hayal gibi gerçeklerim olsun yakamı hiç bırakmasın istiyorum. Ben sadece yaşamak istiyorum. Ben bir gram da olsa nefes almak istiyorum. Kendimi bu uçurum kadar boşlukta bulmaktan sıkıldım. Bu siktiğimin beynini artık durdurmak istiyorum. Ufacık da olsa kendimi bulmak istiyorum. Sırtımdaki sorumluluklar çok ağır ben onlardan biraz da olsa kurtulmak istiyorum. Nefes istiyorum. Nefes..." diyerek bağırdığımda çoktan dizlerimin üzerine yere çökmüş boşluğu seyretmeye başlamıştım bile. Rahatlamış mıydım? Hemde hiç olmadığım kadar çok rahatlamıştım. Belkide istediğim nefesi almıştım. Birden aklıma gelen anıyla kalakaldım...

'Tam kapıdan içeri girecekken kolundan birinin tutmasıyla sarsıldı... onu tutan kişiye döndü. Bu kişi babasıydı. İstemsiz bir şekilde gözünden yaşlar akıyordu. Durdu ona baktı. Bir gün önce annesiyle olan tartışmaları aklına geldi ve hızla ondan kolunu çekti. Annemi bu kadar üzmeye hakkın yoktu. Ben annemle kalacağım seninle gelemem dedi. Onu annesinden koparmaya geldiğini düşünüyordu. Birden içeri daldı. Babası arkasından koşuyordu ama ona yetişemiyordu. Yukardan bir takım seslerin geldiğini duydu ve oraya yöneldi. Annesini orada bulacağını düşünüyordu. Hızla yukarı çıktı. Bir kaç tane polis çatı katının kapısında duruyordu. İnce bedenini onların arasından yavaşça soktu ve içeriye baktı. Sadece bir an görmüştü. Sadece bir an annesinin tavanda asılan bedenini gördü. Hemen arkasında yazan şeyi de okuyabilmişti. 'Nefes...' yazıyordu. Kırmızı bir renkle yazılan yazıyı da sadece bir an görmüştü. Daha sonrası gözüne kapanan eller ve hastane ortamlarıydı...'
 
Hatırladığım anıyla bedenim bir kez Daha sarsılmıştı. Bir kez daha yıkılmıştım. Ama ne kadar yıkılsamda güçlü durmam gerekiyordu. Ayağa kalkmaya çalışırken ayaklarım bana hiç yardımcı olmuyordu. Savaş halimden anlamış olacak ki beni yerden kaldırıp kucağına aldı. Hiç itiraz etmemiştim çünkü itiraz edecek durumda değildim. Beni koltuğa oturtup kemerimi bağlarken benim gözlerim kapalı beynimdekileri atmaya çalışıyordum.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jun 07, 2017 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

KARANLIĞIN VELİAHTLARI~♥~ #Wattys2017Where stories live. Discover now