16.Masal...

974 48 18
                                    


Hayat bazen hiç olmadık bir anda olmayacak şeylerle güler insanın yüzüne. Tabi gülmek için ağlamak gerekir ilk önce. Ağlamadan gülmek yakışmaz. Zorluk çekmeden kollığa varılmaz. Zaman herşeyin ilacı olsa da fazlası intihar. Zamanı boşa harcamak ise hastalığa göz yummaktır. Oysa iyileşmek için çabalamalı insan. Aka ulaşmak için önce karadan çıkmaya yeltenmeli.

"Kalk kalk gidiyoruz. Herşeyi en hızlı şekilde öğrenmem lazım." Dedim ve Savaş'a bakarak ayağa kalktım. O da benle aynı şekilde ayağa kalkarken bana bakıyordu.

"Nereye gidiyoruz?" Dediğinde tek kaşımı kaldırarak ona baktım. Benimle gelmeyi planlıyordu. Belki de yardım etmek istiyordu ama umrumda bile değildi.

"Benimle gelmeyi planlıyorsan gidince öğrenirsin." Dedim ve arkamı dönerek çıkış kapısına ilerledim. Dışarı çıktığımda yüzüme çarpan soğukla biraz irkilirken hemen kendime gelerek kendi arabama atladım ve arabayı çalıştırdım. Onunda benim peşimden arabaya binmesiyle yanıma aldığım iki dosyadan adresi iyice baktım ve en kısa yoldan nasıl gidebilirim diye telefondan araştırdım. Navigasyondan bulduğumda yolu iyice kavradım ve biraz daha hızlanarak yolda ilerlemeye başladım. Arkamdaki arabasını gördüğüm anda geldiğini anlamıştım.

Düşünceler arasında uzun süren bir yolun ardından dosyada yazan adrese ulaşmıştım. Burası bir hastahane formatında düzenlenmiş bir yurda benziyordu. Bir sürü engelli çocuğun olduğu ön bahçede aslında hiçbir engelin yetenekleri ortaya çıkarmaya engel olamayacağını fark etmiştim. O kadar hoşuma gitmiştiki onlardan gözümü alamamıştım.

Bir yanda bacakları olmayan bir çocuğun basketbol oynaması. Bir yanda duymadıklarını tahmin ettiğim iki kız çocuğunun elleriyle birbirlerine kendilerini ifade etmesi. Bir yanda kör olduğunu kolaylıkla anlayabildiğim bir kızın sessizce bir köşede elindeki kitabı parmaklarıyla okuması. Yine kör olan birinin daktilo ile bir şeyler yazması. O kadar güzeldi ki kelimelerle anlatamayacağım kadar çok mutlu olmuştum. Annemin bu kadar güzel bir amacı olan bu yerle ilgilenmesi beni çok mutlu etmişti. Ama asıl olan şey burda birçok çocuk varken. Benim elimde sadece bunlardan birinin dosyası vardı. Masal Demirhan. Şimdi ise bu kızın kim olduğunu öğrenme ve onunla tanışma vaktiydi. Eğer annem bu kızla ilgilenmişse mutlaka geçerli bir sebebi olmalıydı.

Ben bunlara dalıp etrafı izlerken Savaş çoktan yanımda belirmişti bile. Ona şöyle bir baktıktan sonra hiç aldırış etmeden içeri girmek için yürüdüm ve içeri girdim. Hemen girdiğim kapının sağ tarafında bulunan danışma olduğunu anladığım iki tane sekreterin olduğu lobiye ilerledim. Sekreterlerin ikiside gülümseyerek bana baktıklarında bende onlara gülümsedim.

"Hoşgeldiniz Hayal Hanım size nasıl yardımcı olabiliriz." Dediğinde kıza şok olmuş bir ifadeyle bakıyordum. Beni tanıyabileceğini hiç düşünmemiştim. Ama bunu fırsata çevirebilirdimde.

"Hoşbulduk." Dedim ve elimdeki dosyayı uzatarak devam ettim. "Bu dosyanın sahibi olan hastayı görmek istiyorum. Ayrıca bu hasta hakkında kapsamlı bir şekilde bilgi alabileceğim birini bana yönlendirmenizi istiyorum." Dedim ve kızın vereceği tepkiyi bekledim. Kız dosyada yazan ismi görene kadar gülümserken ismi görmesiyle yüz ifadesi değişmişti. Ben bir şeyler olduğunu anlarken yan tarafındaki sekreterinde ismi görmesiyle kaşları havaya kalkmıştı.

"Üzgünüm Hayal Hanım ama bu konuda size yardımcı olamam. Bu hastanın bilgileri gizli ve belirli kişiler haricinde başka kişilerle görüşmesi yasak. Bu yüzden üzülerek söylemeliyim ki bu verdiğiniz emirlerin hiçbirini yerine getiremem." Dedi ve vereceğim tepkiden korkar bir ifadeyle bana bakmaya devam etti. Korkmalıydıda. Çünkü geri çevirdiği kişi aynı zamanda buranın ve diğer bütün babama ait olan her yerin kısmen sahibiydi.

KARANLIĞIN VELİAHTLARI~♥~ #Wattys2017Där berättelser lever. Upptäck nu