4. Bilinmeyen Gerçekler...

2.1K 180 9
                                    

Multimedya Hayalin elbisesi temsili.

Allahım bu çocuk beni delirticek...

Beni burada böylece bırakıp gittiğine inanamıyorum ya! Bide o bilmiş tavırları yokmu sana sorarım ne yapacağımı. Hem motorumu sürüyor hemde bunları düşünüyordum. Bu çocukta bir şeyler vardı ne olduğunu bilmiyorum ama bu çocukta bir şeyler var...

Anayola çıkar çıkmaz hemen bir deniz kenarına motorumu çektim ve banklardan birine oturdum. Denizi seyrederken bütün herşeyi unutuyordum. İnsanlardan uzak kalmak hoşuma gidiyordu. Zaten pek fazlada arkadaşım olduğu söylenemezdi. Piskoloğum arkadaş çevremi genişletmem gerektiğini düşünüyordu. Ama ben çok girişimci bir insan değildim. İnsanları umursamazdım. Kimseden emir almazdım. Kimseye bağlı kalamazdım. Bu yüzden pek arkadaşım da olmazdı. Tabi taviz verdiğim kişiler vardı.

Birden piskoloğumla olan randevum aklıma geldi. Saate baktığımda randevuma yirmi dakika olduğunu gördüm. Allahtan bugün motorumu almıştım. Hemen motoruma atladım ve yolda son sürat ilerlemeye başladım. Hastaneye geldiğimde sıra bendeydi tam zamanında yetişmiştim. Hiç beklemeden içeri girdim. Hale hanım bana gülerek bakarken bende güldüm.

"Hoş geldin Hayal otur bakalım." dediğinde gülümsedim ve her zaman oturduğum koltuğa oturdum. "Bugün seninle başka şeyler konuşmak istiyorum." dedi. Sanki biraz acele ediyordu. Ne yapmaya çalıştığını anlamamıştım. "Ne gibi şeyler?" dediğimde güldü. "Seninle bugün sadece biraz beyin fırtınası yapacağız. Şöyleki ben sorucam sen cevaplıycaksın ben bunun üzerine sana fikirlerimi söyliycem sende kendi fikirlerine göre beni yorumlayacaksın anlaştık mı?" demişti. Benim açımdan bir sıkıntı yoktu. "Tamam anlaştık." dedim. Yüzünde bir gülümseme belirdi. "O zaman başlayalım." dedi ve ilk sorusunu sordu. "En son ne zaman ağladığını hatırlıyor musun Hayal?" ilk soru basitti. "Evet hatırlıyorum." dediğimde 'ne zaman' der gibi suratıma bakıyordu.

"En son annemin cenazesinde ağladım." dediğimde şok olmuş bir ifadeyle bana baktı. "11 yaşından beri ağlamamanın sebebi ne peki Hayal?" dedi. "Hatımda beni annemi ölümünden daha çok üzen bir şey olmadı çünkü. Ağlamamı gerektiren çok şey olduğu söylenebilir ama kendime bir söz verdim ağlamamak için." dediğimde hiç sözümü kesmeden beni dinledi ve anlamaya çalıştı. "Hayal bence arada bir ağlamalısın canım çünkü ağlamak insanları güçlendirir." dediğinde özür dileyerek sözünü kestim. " Üzgünüm Hale hanım ama bana göre ağlamak güçsüzlük va zayıflığın bir ifadesi ve ben zayıf bir insan değilim." dediğimde beni anlayışla karşıladı. "Peki senin dediğin gibi olsun ama benim merak ettiğim bir şey var. Çoğu insan rahatlamak için ağlamayı seçer. Sen ağlamadığına göre rahatlamak için ne yapıyorsun?" dedi bu sorunun cevabı basitti. "Deniz kıyısına giderim ve saatlerce denizi izlerim. Denizin kokusu, dalgaların sesi, insanı kendine hayran eden maviliği benim için. mükemmel bir rahatlama yöntemi." dediğimde gülüyordu. "Peki en son ne zaman rahatlamak için deniz kıyısına gittin?" dedi.

Bu kadar bu konuya takması canımı sıkmıştı ama cevaplamam gerekiyordu. "Buraya gelmeden hemen önce." dedim. "Neden gittin seni sinirlendiren şey neydi?" dedi. Yine o çocuk aklıma gelmişti. Ben ondan kurtulmaya çalışırken herkes sanki anlaşmış gibi onu bana hatırlatıyordu. "Bu konu hakkında konuşmak istemiyorum." derken bağırmıştım hemen hatamın farkına vardım ve özür diledim. 'Sorun değil' anlamında kafasını salladı.

Hale hanım çok anlayışlı bir insandı onu bu yüzden severdim. Konuların üstüne ben izin vermediğim sürece çok gitmezdi. Biraz daha konuştuktan sonra bu kadar konuşmanın yeterli olduğunu söyledi. Bir dahaki randevumun ne zaman olduğunu da belirtti ama ben pek takmamıştım. O da benim takmadığımı bildiği için bana söyledikten sonra babamı da arayıp haber veriyordu. Hastalarını bu kadar iyi tanıyan bir doktorumun olması beni mutlu ediyordu.

KARANLIĞIN VELİAHTLARI~♥~ #Wattys2017Where stories live. Discover now