12

10.7K 588 223
                                    

Bölüm Şarkısı: Resul Dindar- Karşıya Çifte Çamlar



"Benim beklediğim aşk başka! O, bütün mantıkların dışında, tarifi imkansız ve mahiyeti bilinmeyen bir şey. Sevmek ve hoşlanmak başka, istemek bütün ruhuyla, bütün vücuduyla, her şeyiyle istemek başka... Aşk bence bu istemektir. Mukavemet edilemez bir istek."

Kürk Mantolu Madonna- Sabahattin Ali

İlker'i annemin mezarı başında gördüğümde tuttuğum nefesimi, aklıma üşüşen Sabahattin Ali cümleleriyle üfledim. Karanlık mezarlıkta rengarenk kelebekler uçmaya başladı. Dudaklarıma istemsiz bir tebessüm yayıldığında kendimi azarlamak dahi istemedim.

İlker'in beni gördüğünü anladığımdan geri dönemedim ve ağır adımlarla yanına gittim. Annemin mezarının yanında ikimizin de elleri ceplerinde, yan yana duruyorduk. Bir süre yağmurun altında sessizliği kendimize ortak ettik.

İlker gözlerini mezardan ayırmadan alçak bir sesle 'Neden burada olduğumu sormayacak mısın?' diye sorduğunda dudaklarım kıvrıldı. Beni annesinin mezarı başında gördüğünde ona kurduğum ilk cümleyi bana kurmuş olması nedensizce mutlu olmama sebep oldu.

'Sormayacağım,' deyip göz ucuyla ona baktım ve dudaklarında belli belirsiz bir gülümseme gördüm. Onun da hatırladığını anladığımda içim ısındı.

İlker derin bir nefes alıp bana döndüğünde ben de ona doğru döndüm. Belli belirsiz kıvrılan dudaklarını ıslatıp 'Neden?' diye sordu.

Tek kaşımı kaldırıp 'Sormamı mı istiyorsun?' diye sorup gülümsedim.

Gözleri bir an dudaklarıma kaysa da nefesini üfleyip 'İstemiyorum,' dedi. 'Çünkü verecek bir cevabım, yalan söyleyecek gücüm, doğruları söyleyecek cesaretim yok.'

Gülümseyişim İlker'in sözleriyle soldu ve şaşkınlıktan dudaklarım aralandı. İlker şaşkınlığımın farkında olduğu için başını iki yana sallayarak annemin mezarına döndü. Ben bakışlarımı onun yan profilinde gezdirirken İlker 'Beni karıştırıyorsun,' diye mırıldandı. 'Seni öfkeleniyorum, kızıyorum, çok sinirleniyorum Deniz.'

Sepet konusunu düşündüğünü anladığımda içim ezildi. Dünden beri kafasında bunu kurduğunu zaten tahmin ediyordum. Cesaretimi toplamak için oksijeni ciğerlerime doldurduktan sonra hafifçe dönüp annemin altında yattığı ıslak toprağa bakmaya başladım.

'Annenin vefat ettiği gün hastanedeydim,' diye anlatıp onu rahatlatmak istedim. 'O sepeti tekmelediğini görmüştüm. Lale bana o sepetin annene ait olduğunu söylediğinde orada bırakamadım işte.'

İlker söylediklerimi es geçip 'Annemin tablolarını neden toplamaya çalıştığımı biliyor musun?' diye sordu. Göz ucuyla bana baktığını bildiğimden sadece başımı hayır anlamında sallamakla yetindim. İlker 'Çünkü o gün o sepeti fırlatıp attığım için pişmandım.' dedi. 'Annemi defnettikten sonra hastanenin bahçesini karış karış aradım. Bir fırçayı bile bulamadım. Annemden kalan en özel şeyi kendi ellerimle mahvettiğimi düşünüyordum. Anneme ihanet etmiş gibi hissetmiştim ve onu bulamadığım için tablolarını toplamaya başladım.'

Ona yaşattığım pişmanlık için gözlerim dolarken 'Özür dilerim,' diye mırıldandım.

Bana dönüp 'Özür dileme,' dedi. 'Çünkü ben o sepeti sende gördüğüm için öfkeli değilim.'

Başımı hafifçe kaldırıp gözlerimi gözlerine çıkardım. Çatık kaşlarının altındaki gözleri siyaha çalıyordu. Söyledikleri ve bakışları çeliştiği için kaşlarımı çatıp 'Bu öfkeli olmayan halin yani, öyle mi?' diye çıkıştım. 'Hem öfkeli değilim diyorsun hem beni öldürecek gibi bakıyorsun!'

Bir Susam Deniz (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now