19. Bölüm - Prens

Start from the beginning
                                    

" Tekrar uyuyabilecek kadar uykum var." Intemsizce gözlerini devirdi. Onu buraya getirmenin bir yolunu bulmalıydı.

" Sen bilirsin. Eminim ki Akif ve Burcu hakkındaki söylentileri anlayabilecegim bir çok kişi vardı. "

" seni yalancı dedikoduları ilk ben duyarım ve sana anlatırım. "

" Is yerindeki sekreterden aldım haberleri. Neler olmuş bir bilsen küçük dilini yutarsın" Arkadaşının yataktan hızla kalktığına dair bir ses duyarken gülümsemesi yayıldı yüzüne. Büyük ihtimalle inanmış olmalıydı.

" Ne olmuş çabuk anlat. Senin bilip benim bilmediğim ne olabilir Allah aşkına?! Lanet olsun zaten ne zaman işe gitmesem bir şey oluyor. Neden ben neden?" Gülümsemesi kahkahaya dönerken karşıdan gelen ses kesilmişti. Büyük ihtimalle anlamış olmalıydı. Eliyle ağzını kapatıp zoraki bir şekilde durdurdu kahkahasını.

" Seni sürtük. Oraya geldiğimde kaçacak delik arasan iyi olur. Çünkü uyandırılmış bir Ece'nin neler yapabileceğini tahmin ediyor olmalısın." Telefon yüzüne kapanırken daha fazla tutamadıgı kahkahasını serbest bıraktı. Ona yapabileceği canice şeyleri düşünmemeye çalışıp merdivenlerden inen oğluna odaklandı gözlerini.

Tek elinde her zaman ki gibi kırmızı arabası vardı. Diğer eliyle ise tek gözünü ovuşturuyordu. Ayağa kalkıp düşmesinden korktuğu için yanına ilerledi.

" Günaydın oğlum. Ne kadar da çok uyudun. " kucağına alıp saçlarının arasına bir öpücük bıraktı. Yağız ise kafasını kadının omzuna yaslayıp uykusuna biraz da orada devam etmeye karar verdi. Cansu gülümseyerek sırtını sıvazlarken salona geçip kendini tekli koltuğa bıraktı.

" Ece abla gelecek kahvaltı yapmaya. Bizde o zamana kadar kurabiye yapabiliriz. Ne dersin?" Yağız hiç istifini bozmadan kafasını evet anlamında aşağı yukarı salladı.

" Arabalı olur mu? "

" Hmm kalıbı varsa elbette ama yoksa pek yapabileceğimi sanmıyorum. " Yağız yine tamam anlamında başını sallayıp kadının omzunda duran başını göğsüne indirdi elini de kendi yanağının yanına koyduktan sonra yavaşça araladı gözlerini.

Kadın da çocuğunun saçlarına burnunu yaslayıp o bebeksi kokusunu içine çekti. Ne de güzel kokuyordu. Gözlerini istemsizce kapanırken hep böyle kalmayı diledi. Hep birlikte hep bu şekilde huzurlu...

" Ayy! Nede uykucusun bugün oğlum. Hadi koş mutfağa arabalı kurabiye yapalım."

" Arabalar kırmızı olsun ama." Cansu çocuğun dediğiyle sırttı. Geçen gün mavi aşkıyla yanıp tutuşan çocuk şimdi ise kırmızı diye geziniyordu etrafta. 'Bu kırmızı değil mi?' 'Kırmızı aslan olur mu?' 'Saçlarım neden kırmızı değil?' Ve daha nicesi. Kadın bir ara evi tümden kırmızıya boyamayı bile düşünmüştü. Ama sonradan vazgeçip daha mantıklı şeyler düşünmüştü.

" Sanırım kırmızı kurabiye olması için çilek lazım. Fakat çilek yazın yenir. " kadının aklına gıda boyası gelsede yüzünü tiksinirce buruşturmadan edemedi. Insanlar nasıl o renkli kekleri ve kurabiyleri yiyebiliyorlardı Allah aşkına?! Kendi midesinin kaldıracagını sanmıyordu. Boya yemekten farksızdı.

"Ama bence bizim arabamız gibi beyaz arabalar yapabiliriz. " bu fikri çocuğun aklına yatmış olacak ki gülümseyerek ellerini çırptı.

Mutfağa gidip gerekli malzemeleri karıştırdıktan sonra eliyle yoğurup merdane ile açtı. dolaptan çıkardığı araba kalıbını çocuğa verdi.

" güçlü bastır ki arabalarımız güzel olsun." Çocuk tamam anlamında başını salladıktan sonra tam ortadan tüm gücünü vererek bastırdı.

Tamamına bitirdikten sonra Yağız gururla yaptığı kurabiyelere bakıyordu.

" Yiyebilir miyim?" Genç kadın gülerek daha pişmemiş olan kurabiyeleri tepsiye dizmeye başladı.

"Ama daha pişmedi. Pişince söz hemen vereceğim sana? "

" Kaç zaman var pişmesine? "

" Ortalama yarım saat.'' Yağız ağzını abartılı bir şekilde büküp suratını astı.

" Hii! Ama çok zaman var."

" Biz de o pişene kadar krep yapalım. Ece ablan gelir birazdan ilgisini krebe çekip aradan sıvışabilirim belki." Yağız anlamaz bakışlarını kadına çevirip gözlerini irilestirdi.

" O eve gelince koparacağı yaygaraya şahit olunca emin anlayacaksın halimi. " derin bir nefes alıp içinden onun elinden nasıl kurtulacagını düşünmeye başladı.

Bunu part 1 olarak sayın çünkü çok kısa fakat bekletmek istemedim. yarında bir bölüm atacağım. Sonra belki ikisini birleştiririm. Bölüm hakkındaki goruslerinizi lütfen yorum olarak belirtin.

PrensWhere stories live. Discover now