9. Bölüm - Prens

22.6K 1.1K 51
                                    

Keyifli okumalar.

Bir müddet sonra Cansu çocuğu da alıp mutfağa ilerledi. Hazır bir yemek olmadığı için aparatif bir şeyler yapmaya karar verdi. Fakat çocuğun da yiyebileceği bir şey olmalıydı. Makarna'ya karar kılıp Yağız'ı tezgaha oturtturdu. Sonra yukarıdaki krem rengi dolabı açık tencereyi çıkarttı. Yarısına kadar su doldurup ocağa koydu kaynaması için. Bunun beş on dakika kadar süreceğini bildiğinden Yağız'ı alıp tekrar içeri geçmeye karar verdi.

Barlas gelen karısına ve çocuğa baktı. Her zamanki gibi kafasını Cansu'nun omzunu yaslamıştı. Hep bunu yapıyordu zaten. Sanırım orada daha güvende hissediyordu kendini. Gülümsemeden edemedi. Ne ara onun hareketlerine bu kadar dikkat etmeye başlamıştı.

'' Ne yapalım şimdi istersen abimin kliğine gidelim.Burada muayene edemezmiş. Sonra tekrar geliriz ama.'' ne kadar gitmek istemese de Baran'nın ne için izin aldığı aklına geliyordu. Hem ne kadar hızlı o kadar iyidi.

'' Yağız acıkmış olabilir. Makarna suyu koydum. Onu yedirip gideriz de. Sen de biz çıkmadan gidip Yağız'a uygun kıyafet mi alsan. Üstündekiler ve ayakkabılar büyük geliyor ona.''

'' Tamam tamam giderim de kaç yaş alayım ki? Ayak numarasını da bilmiyoruz.''

'' Üç yaş olur sanırım. Ayakkabı olarakta..'' Biraz düşünüp çocuğun ayaklarına çevirdi gözlerini. Hiç bir fikri yoktu. '' Ayağındakiler ona büyük geliyordu. onun numarası yirmi sekizdi sanırım bir bak. Yirmi altı olur diye tahmin ediyorum. Olmadı çıkınca değiştiririz. '' Barlas başıyla onaylayıp oturduğu yerden kalktı. Abisi de onunla birlikte ayaklanmıştı. Kapıya doğru ilerlerken karısına öpücük koymayı ihmal etmedi. Sonra ise Yağız'a.

'' Bende geleyim yardımcı olurum sana. '' Barlas başıyla onaylayıp hole ilerledi. Montunu giyinip ayakkabılarını aldıktan sonra dışarı çıktılar. Bir kaç dakika sonra Cansu Yağız ile yalnız kalmıştı.

Belinin ağrıdığını hissedip tekrar salona ilerledi hızlı adımlarla. Yağız'ı koltuğa oturtup mutfağa gidecekti fakat onun yalnız kalmaktan rahatsız olacağını düşündü.

'' Ben mutfağa gidip geleceğim tamam mı?'' Yağız kafasını yere çevirip başını hafifçe salladı.

'' İstersen benimle gelebilirsin ? Ya da burada da otura bilirsin. Hangisini istersen'' Yağız hiç bir tepki vermeyince '' Sen bilirsin '' dedi tebessüm ederek. Hızlı adımlarla mutfağa ilerleyip sürgülü dolaptan makarnayı çıkardı. Spagetti yaparsa boğazına kaçma ihtimali vardı. Onun için kelebek makarnanın ağzını açıp kaynamakta olan suya boşalttı. Altını kısıp tekrar seri adımlarla salona döndü.

Yağız kafasını kanepenin koluna koymuştu. Sessizce yanına yaklaşıp gözlerinin kapalı olduğunu fark edince uyumak üzere olduğunu anladı. Geri dönüp mutfağın hemen karşısındaki merdivenlere ilerledi. Yavaş adımlarla çıkıp misafir odasından battaniye aldı.

Çocuğun üzerine onu uyandırmayacak kadar hafif bir şekilde üstünü örttü. Yastıkta getirecekti lakin uyanmasını istemediği için vazgeçmişti. Zaten kanepenin kolu yumuşaktı. Çokta rahatsız olacağını düşünmüyordu.

Hafiften koltuğun yanına çömeldi. Kafasını boşta kalan bölüme koyup kulağını göğsüne doğru yaklaştırdı. Bu şekilde kalp atışlarını duyabilecekti. Fakat hırıltılı aldığı nefesler engelliyordu dinlemesini. Kafasını tekrardan kaldırıp gözlerini çocuğun yüzüne sabitledi.

Çok tatlı bir yüzü vardı. Hafif yukarı kalkan dudakları, küçük burnuyla tam uyum sağlamıştı. Saçlarının yan kısımları üste göre kısaydı. Gözlerinin rengini kahverengi diye hatırlıyordu.

PrensHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin