Bölüm 50. Kafa karışıklığı

3K 174 9
                                    

NOT: Resim Pastelllila'ya aittir. İnstagramda resimlerine bakabilirsiniz ben resimlerini çok beğeniyorum!

İKİ BÖLÜM SONRA FİNAL OLACAK!

"Ne demek dedem yok? İyi baktınmı her yere?" Ömer'in sorduğu soru kafamı iyice karıştırıyordu. Bakmıştım değil mi? Başımı aşağa yukarı salladım.

"İstersen birde sen bak. Anlayamiyorum koca adam nasıl kaybolmuş olabilir?" Aklıma gelen düşünceleri daha fazla içimde tutamayıp,

"Ya Defne ve tuhaf arkadaşları kaçırmışsa dedemi? Ilgaz? Furkan yada öbürünün ismi neydi? Ha Bahadır! Yada şey! Beni öldürmek isteyen Serkan!" Ömerin gözleri kocaman açıldı bir anda. İşte.. haklıyım.

"Hayır. Bir kere Defne burayı bilmiyor. Ve öbürlerinin varlığını unutmuştum neredeyse. Yok artık Neslişah."

"Sen daha uyu Ömer uyu. Afferin sana! Dedemi kaçırmışlar ya! Kalk gidiyoruz Defne'nin evine!" Tam bir adım atacağım sırada Ömer beni bileğimden kavrayıp kapıdan gelen sese doğru yöneltiyor. Zil çalıyordu. Dudağımı ısırıp açıp açmamak arasında kararsız kaldım. En iyisi yukarı çıkmaktı. Malum kapının ardındaki bir erkek olabilirdi ve saçımı görmesi hoş olmazdı. Kapanmıştım artık. Yani bundan sonra öyleydim. Ve her kimse yanlış bir zamanda geldiği için o kişiyi parçalayabilirdim.

"Sen yukarı çık ben bakarım."

Başımla onaylayıp merdivenleri yukarı çıktım. Ömer'in kapıyı açtığını duyduğunda yerimde durdum.

"Günaydun evlat! Bende ha ordaki marketten ekmek almaya gitmiştum. Ne kadar karışık yermiş bu İstanbul da!" Dedem!

Merdivenleri geri aşağa inip dedemin sağ olup olmadığına baktım. Evet.. Üstelik kaçırılmamıştı. Daha doğrusu Defne kaçırmamıştı.

Kaşlarımı çatıp dedeme kızmak için kendimi hazırlarken Ömer ne yapacağımı anlayıp beni durdurmuştu.

"Neslişah? Bu kokuda ne? Yoksa yemeğimi yaktın sen!"

Eyvah! Melemen yandı..

{...}

Benim beceremediğim işi Ömer'in becerdiğini gördüğümde burun kıvırdım. Melemeni bir servis tabağına koyup içeri götürdüm. Dedem baş köşede oturup çayını yudumlarken Ömer'de bana yardım etmişti. Yerime oturup yemeğimi yemeğe koyuldum.

"Neslisah?"

Başımı tabağımdan kaldırdım.

"Efendim dede?"

"Sen şimdi ha o koca şirketi yönetiysun öylemi?"

"Evet dede."

Kara kara düşüncelere dalan dedemden gözlerimi ayırıp yemeğime geri döndüm.

"Neslisah?" Gözlerimi kaldırıp tekrar dedeme bakıyorum. "Hıı?" diye mırıldanıp soracağı soruyu bekliyorum.

"Ağabeyin gelmeyecekmi?" Gözlerim ellerime kaydı. Sıraç bir dedemizin olduğunu bile bilmiyordu. En iyisi birazdan onu aramaktı.

"Biz onlara gideceğiz. Seni onların yanına bırakırız olurmu? Bugün çok önemli bir toplantım var. Orada bulunmam gerekiyor." Aslında hiç gidesim yoktu. Şirket'i batırmakta istemiyorum. Gitmekten başka çarem yoktu.

Dedem başıyla onaylayıp susuyor. Yemeklerin yendiğini gördüğümde tabakları mutfağa götürüyorum. Her şeyi topladıktan sonra son kez ellerimi yıkayıp hazırlanmak için yukarı çıkıyorum. Heyecanlıydım. Çünkü bugün ilk defa başım kapalı dişarı çıkacaktım.

Yetimhane Güzeli (ISLÂMI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin