29.Bölüm •Gelme!•

91.6K 3.7K 626
                                    

Multimedyada Gizem.

Cem hala sinirli bir şekilde bana bakarken ne diyeceğimi düşünüyordum.

Hemen aklıma gelen ilk şeyi söyledim. Çünkü ne dersem diyeyim bana inanmayacaktı. Biliyordum...

"Evet bara gittim." dedim. Cem bana hayal kırıklığıyla bakarken ondan gözlerimi kaçırdım ve çantamı alarak odamdan çıktım.

Ama odadan çıkmam ile Cem'in kolumdan tutarak odaya geri sokması bir oldu.

"Ne demek bara gittim lan! Hani sen vazgeçmiştin. Bir daha gitmem demiştin. Söz verdin sen bana Masal." dedi.

Gözlerim dolmuştu. Birisinin bana güvenmemesi, özelliklede Cem'in güvenmemesi beni çok üzüyordu...

"Tamam bir daha gitmem. Uzatma işte!" dedim ve koşarak evden çıktım.

Akmak için sabırsızlanan gözyaşlarımı bıraktım ve hızlı yürüyerek İstanbula ilk geldiğim günden beri rahatladığım yere gitmeye başladım. Ama aklım hep Cem'in bana güvenmemesine takılıyordu.

Güven... Benim için çok önemli bir kavramdı. Mesela ben herkese güvenemezdim. Çünkü kime güvendiysem hep arkamdan vurmuştu. Hem güven dediğimiz şey hemen olmaz ki.

Sonunda özlediğim yere geldiğimde zorda olsa gülümsedim ve denize doğru yürümeye başladım. Kumlara oturdum ve elimle kumların üzerine şekiller çizmeye başladım.

Gerçekten artık bu eski olayların tekrar tekrar karşıma çıkması canımı sıkıyordu.
Biliyorum bir anda eskileri unutamayız. Her zaman aklımızın bir köşesinde kalır. Ama üzülüyordum işte.

Birden gelen izlenme hissi ile arkama döndüm. Ama gördüğüm şeyle yüzümde bir tebessüm oluşmuştu. Henüz 5-6 yaşında gibi duran sevimli bir çocuk üzgün bir şekilde bana bakıyordu. Benim ona baktığımı fark edince yanıma geldi ve benim gibi kumların üzerine oturdu. Minik ellerini siyah pantolonunun cebine soktu ve bir peçete çıkarttı. Ben onun yaptığı hareketleri merakla izlerken, peçeteyle yanaklarımı silince gülümseyerek tatlı çocuğu izlemeye devam ettim.

"Neden ağlıyorsun abla?" diye masum masum sordu.

Aslında o söylemeseydi ağladığımı fark etmeyecektim.

"Aslında önemli bir şey değil. Sadece bir arkadaşımın güvenini kırdım. Bu nedenle ağladım." dedim.

Bana üzgünce bakınca benimde yüzüm düşmüştü.

"Bende annemle babama güvenirdim. Beni hiç bırakmayacaklarını söylemişlerdi. Ama bıraktılar." dedi.

Kafam karışmıştı. Şimdi bu tatlı çocuk ne demek istiyordu ki.

"Tatlım annen ve baban neredeler seni bulamazlarsa üzülürler." dedim.

Bana bakıp gülümsedi ve işaret parmağı ile gökyüzünü gösterdi.

"Onlar orada, cennette... Beni hep izliyorlar." dedi.

Demek annesi ile babası ölmüştü.
Şu anda benim başıma gelse bu olay tatlı çocuk kadar güçlü olamazdım sanırım.

"Evet canım onlar her zaman seni izliyorlar. Hatta şimdi bile senin ne yaptığını görüyorlar. Şimdi sen nereden geliyorsun söyle bakalım. Yoksa annen ile baban sana kızar."dedim.

Gözleri kocaman olurken hemen ayağa kalktı ve yürümeye başladı. Ben ona bakarken arkasını döndü ve,

"Abla gelsene sana evimi göstereyim." dedi.

Kumların üzerinden kalktım ve tatlı çocuğu takip etmeye başladım. Birden elimi tutunca güldüm ve yürümeye devam ettim.

Çocuk bir yerin önünde durunca kafamı kaldırdım ve nereye geldiğimize baktım.

Kolejli Psikopat'ımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin