"SARHOŞ"

382 18 0
                                    

Selam gençler. Uzun bir aradan sonra, pek de uzun olmayan bir bölümle karşınızdayım. İnanın bölüm yazmaya hiç vaktim olmadı. Liseye yeni başladığım için ilk sınavlar falan haliyle zorlandım ve gelemedim. Lafı çok uzatmayıp bölüme geçeyim en iyisi... Herkese iyi okumalar!

*ZEYNEP*

Kerem'den duyduğum cümleden sonra daha fazla orada duramamış, çekip gitmiştim. Kerem'in bunları söylemesi gram şaşırtmamıştı aslında beni. Zaten benim canımı yakan Kerem değil, ortadaki gerçeklerdi. Benim ailem, aileme dair hiçbir şeyim yoktu. Sayer Ailesi olmasa kalacak bir yerim bile yoktu ki benim, aile neydi? 

-Zeynep?

Barda olmama rağmen uzaktan gelen Mert'in sesini duymuştum. Kendimde tek sevdiğim özellik buydu sanırım.

Mert yanıma geldiği anda hiçbir şey demeden sıkıca sarıldım ona. O beni korurdu, asla kırmazdı. Onun yanı benim için en güvenli yer olmuştu son zamanlarda. 

-Prenses? Ne oldu anlat hadi bana.

Şu an konuşacak dermanı kendimde bulamadığımdan, kafamı hayır anlamında salladım. Mert de çok üstelemedi zaten.

-Mert?

-Söyle Prenses.

-En sert içki hangisi biliyor musun?

-Hayır Zeynep söylemeyeceğim, sen de içmeyeceksin!

-Ya sanane Mert, SA NA NE! Siktirip gitsene sen artık ya, yeter!

-Zeynep saçmalama! İçmeyeceksin dedim o kadar!

-Bana bak Mert, bir daha sakın bana karışmayı aklından bile geçirme. Cevap vereceksen ver, vermeyeceksen de git buradan!

-Gidiyorum Zeynep, ama sen de geliyorsun benimle.

-Eeeh, yeter be! Bana karışma hakkını nerden alıyorsun sen? Kaç kez söyledim, yine söylüyorum; bana bir daha sakın karışma Mert!

-Peki Zeynep, bir daha sana asla karışmayacağım, merak etme. Zaten bu da beni son görüşün olsun. Seni çok seviyorum, bunu sakın unutma bana yeter.

Kerem'in sinirini Mert'ten çıkarmış, onu da hayatımdan men etmiştim. Benim asıl sorunum buydu galiba. Sinirlenince gözü hiçbir şey görmeyen aptalın tekiydim. Mert'in peşinden gidip ondan özür dilemem gerekiyordu ancak bunu bile yapamayacak kadar güçsüzdüm. Sarışın barmen göründüğünde, ondan istedim şu uğruna Mert'i kırdığım "en sert içki"yi...

Saatler sonra, sarhoş olduğuma kanaat getirerek çıktım bardan. Her yer dönüyordu. Bu iyi bir şeydi çünkü her sarhoş insan gibi ben de bir süreliğine acılarımı unutuyordum. Saçma salak yürürken bir anda sert bir şeye çarptım, dönüp baktığımda gördüğüm şeyle donakaldım. Kerem Sayer'di çarptığım. Allah kahretsin, bu nasıl bir şanssızlıktı böyle? Ben Kerem Sayer'den kaçmak için çabalarken, en olmadık yerde yine karşıma çıkmıştı işte!

-Zeynep, ne bu halin?

-Ne varmış ki halimde, gayet tatlıyım bence!

-Sen ve tatlı mı? Siz tamamen iki zıt anlamlı kelimelersiniz Zeynep!

-Doğru... Ailesi olmayan insanın tatlılığı da olmuyor tabii.

Hey, ne diyordum ben böyle! Adama resmen trip atıyordum şu an! Tamam, atsam yeriydi ama ben onun hayatında bunu anlamayacak veya takmayacak kadar 'hiçbir şey'dim onun gözünde.

-Sen bana trip mi atıyorsun şu an?

Tam cevap verecekken midemdeki bulantıyı hissetmemle sustum. Bu ne iğrenç bir şeydi böyle. Birdaha içmeyeceğime kalıbımı basabilirim şu an. İçmesi ayrı, sarhoşluğu ayrı bir dertti bu illetin. Midemki bulantıya daha fazla dayanamamış, olduğum yerim birkaç adım ötesindeki ağacın kenarına boşaltmıştım midemdekileri. Birkaç dakika sonra yeniden Kerem belirdi dibimde. Elinde su ve peçete vardı. Yeterimce sorun olduğumdan, daha fazla sorun çıkarmamak için bir şey demeden aldım elindekileri.

-Teşekkürler.

Bir şey dememişti, demesini de beklemiyordum zaten. Bu kadarını bile beklemezken ondan, bir şey demesi zaten şuracıkta bayılmama sebep olurdu sanırım.

-Yürü hadi gidiyoruz, Zeynep.

Yeniden, uyumsuzluk çıkarmamak için kafamı salladım ve biraz arkasından ilerlemeye başladım. Çok fazla yürümeden arabanın yanı gelmiştik zaten. Suskunluğuma devam ederek arabaya bindim, yol boyunca da konuşmadım.

×××

Sonunda eve vardığımızda Kerem'e hiçbir şey demeden hızlıca odama geçip, kıyafetlerimi bile değistirmeden yatağıma yattım. Gözlerim zaten direncini kaybetmişken, ben de uykuya teslim oldum.

Sabah başımın zonklamasından dolayı alarmımdan erken kalkmıştım. Ne lanet bir ağrıydı bu böyle? Kafamın içine çekiçle vuruluyormuş hissi vardı resmen. Acilen bir şeyler atıştırıp, ilaç içmem gerekiyordu yoksa bu ağrı asla geçmezdi. Okula da gidemezdim bu ağrıyla, evi temizler haftasonuna rahat ederdim ben de.

Hızlıca üzerimi değiştirip mutfağa indim ve kahvaltıyı hazırladım. Hazırlama aşamasında atıştırdıklarım yetmişti bana bu yüzden de ilacı içebilirdim.

-Zeynep!

İlacı ararken duyduğum sesle yerimde sıçramış, kafamı duvara çarpmıştım. Zaten yeterince ağıran başım, bok varmış gibi daha çok ağıracaktı. Bir anda öyle bir ağrı girmişti ki, gözlerim dolmuştu, dokunsalar ağlayacaktım resmen. Ki öyle de oldu, Kerem'in yanıma gelip dokunmasıyla ağlamaya başladım. Neye ağladığımı da bilmiyordum. Sanırım her şey üst üste geldiğinden, en son patlamayı bununla yaşamıştım.

-Zeynep çok mu yanıyor canın?

Evet, kalbim çok acıyor.

-Zeynep, Cennet Güzeli? Baksan bana, hı?

Cennet Güzeli derken? Kerem Sayer beni oldukça şaşırtıyordu bu aralar.

-A-acıyor!

-Gel bakalım o zaman, hı?

Kafamı tamam dercesine salladım, baska bir şeye mecalim kalmamıştı zaten. Kerem'in yönlendirmesiyle sandalyeye oturdum, o da başıma baktı.

-Biraz kızarmış sadece, buz koyalım. Çok acıyor mu hâlâ?

-Hayır.

Cevap vermedi, buzluktan dondurulmuş besinlerden birisini alıp başıma tuttu. Elinden çekip aldım hemen. Söylediği şeyleri unutmadım hâlâ, kalbim acıdı benim, unutulmaz ki kalp acısı zaten.

-Biraz daha tut onu orada, biraz sonra acın hafifler.

-Hafiflemez, hafiflemeyecek de, Kerem Sayer! Çünkü asıl acıyan başım değil, kalbim çünkü anladın mı! Aptalsın, sana yemim ediyorum ki dünyanın en aptal adamısın Sen gerizekalı adam! Ya bak her şeyi anlarım. Sevmezsin anlarım, beğenmezsin anlarım, ama insanı en büyük acısından, zaafından vurmanı asla anlayamam Kerem! Bu yüzden de sakın bana birdaha anlayacakmışsın gibi acıyor mu diye sorma. Anlamazsın çünkü. Sen ki kayıbı olmayan insan, nasıl anlayasın ki zaten?!

-Yanlış, Zeynep. Ben çok şey kaybettim, yıllar önce.. Bu yüzdendir belki de senin sevgini kabullenemeyişim. Ama sana yemin ederim ki Zeynep, seni en iyi ben anlarım. Çünkü ancak acıları aynı olan insanlar anlar birbirini!

BÖLÜMSONU

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum canlar!

UMUTWhere stories live. Discover now