33. Bölüm/Ezrak ve Esin

Start from the beginning
                                    

"Nisa kızım o ne öyle şişko der gibi. Bunları sana hep Kavas öğretiyor biliyorum, bir gelsin ben biliyorum ona yapacağımı. Kendisi daha Türkçeyi tam öğrenemeden kıza yanlış şeyler öğretiyor." Hande arkadaşının yüzüne baktı buruk bir tebessümle. "Esin mutlu musun onunla gerçekten? Yani dili diline uymaz, gelenekleri bizimkinden farklı."

"Çok mutluyum hem de Hande. Hiçbir yerde bulamadığım huzur onun yanında her daim var. Doğru, farklılıklarımız da var ama tek tek aşacağız." Esin konuşmasa bile gözlerindeki aşk dolu huzur veriyordu aslında cevapları. Yıldız gittiğinden beri birbirlerine destek olmuşlardı ve bu sayede daha çok yakınlaşmıştı iki kadın. Yine de hala anlaşamadığı noktalar olduğunda, iki kardeş misali kavgadan çekinmiyorlardı. Tabii bu kez ayırıcı güç Nisa oluyordu, Yıldız'ın yerine.

"Biliyorum deli kadın! Senin istediğinde ne denli inatçı olduğunu çok iyi biliyorum hem de." Bir süre sessice bekledi vereceği haberin öncesinde. Zira gerçekten korkuyordu alacağı tepkiden. Derin bir nefesi hapsetti ciğerlerine. "Esin, ben gidiyorum..." Hande eğdiği başını kaldıramadı, arkadaşının gözlerindeki suçlayan bakışları görmemek için.

"Nereye gidiyorsun?!"

"Kimsenin beni bulmasını istemediğim bir yere. Ne durumda olduğumu biliyorsun ve artık pes etme vakti geldi." Küçük bir çocuk gibi ağlayan kadının elini tuttu. Keşke şimdi Kalas aptalı burada olsaydı diye içinden geçirdi ilk defa. O adama bir türlü kanı ısınmamıştı ve sebebi adamın bir şeyleri gizlediğini hissetmesiydi.

"Ön- önce Yıldız gitti, şimdi de sen terk ediyorsun! Hani beni bırakmayacaktın, söz vermiştin bana."

Hande kahverengi gözlerini devirdi ve gülümsedi. "Esin, Allah aşkına seni evlilik vadiyle kandırmışım da, şimdide karnında çocuğumla terk ediyormuşum gibi konuşma. Kızım anla beni. Çok kötü şeyler oldu ve artık kaldıramıyorum. Bir ömür boyu ağlamaktansa birkaç yıl ağlar unuturum. Hem söz veriyorum sonra gelip seni nikâhıma alırım, ama ben gelene kadar o Kalas'la çoktan evlenmiş olursan karışmam."

Esin duyduğu şeylerle ağlarken gülümsedi. "Handeee kalas deme sevgilime. Onun adı Kavas."

"E tamam ben de öyle dedim ya işte, Kalas."

"Babaaa...!" Ortalığı inleten ses yine Nisa'nın minik kırmızı dudaklarından çıkmıştı ve bu kez herkes şok olmuştu. Esin kızını kucağına aldı, kaçmak için çare ararcasına Hande'ye döndü korkak bakışları. Nereden, nasıl bulmuştu bu adam yine kendilerini. Kolundaki çekiştirilme ile kızına daha sıkı sarıldı genç kadın. Gelecek olan herhangi bir darbenin kızına değmemesi için miniğini göğsüne sakladı ve sımsıkı kapalı gözlerinin aksine avazı çıktığı kadar bağırmaya başladı.

"Bırak! Ne olur bırak kızımı Erdal! Uzak dur bizden, yalvarırım uzak dur!!!" Hiçbir sesi duymuyor, sadece bağırarak kızını kurtarmaya çalışıyordu. Çevredeki insanlar da olaya müdahale etmek için ayaklandıklarında, sevdiği adamın gür sesi, içindeki korkulu huzursuzluğu silip süpürdü. Yerine şenlik gibi bir mutluluk bahşetti.

"Esin, Esin sevgilim benim Kavas! Güzelim tamam sakinleş artık, bak Nisa çok korktu!" Genç kadın içini çeke çeke adama döndü. Erdal'ın mendebur yüzü yerine, Kavas'ın kumral yakışıklılığını gördüğünde ağlayarak boynuna doladı kollarını. Genç kadını korumak için ayaklanan kadınlı erkekli topluluk olayın yanlış anlaşılma olduğundan emin olana kadar bu küçük gurubun başından ayrılmadılar.

Ezrak ilk defa bir kadın içi gözyaşı dökmek istiyordu ve bundan hiçte şikâyetçi değildi. Küçük kıvırcık kuzusunu kucağına aldı ve Esin'i de en dibine kadar çekip göğsüne bastırdı. Hâlâ titreyen küçük bedenler hırsını, öfkesini körüklüyordu genç adamın. "Hişt tamam güzelim, sakin ol yoksa o şerefsizi bulmak için giderim yemin ederim."

Kum Kelepçe  ( Kum Diyarı Aşkları-1/ Tamamlandı)Where stories live. Discover now