31. Bölüm

12.5K 483 42
                                    


  Dila

   Sabahın erken saatlerinde kalkıp kendime bir fincan kahve yapıp televizyonun karşısına geçtim. Televizyonu açıp kanallarda bir süre dolaştıktan sonra sabah haberlerini veren bir kanalda durup ülkemizdeki son gelişmeleri izleme başladım. Gözlerim odağını kaybetmiş gibi bir noktada sabit dururken bir kaç saat sonra bizimkilerin uyanacak olma düşüncesi beni bir hayli korkutuyordu. Bir haftadır olduğu gibi yine yerimden bile kalkmama izin vermeyeceklerdi.
"Aman sen dur eğilme ben yaparım şunuda ye çabuk toparlanmana yardımcı olur dur sen ben yediririm şimdi yorulma sen vs. vs."

Cidden artık yatmaktan yorulmuştum hiçbir şey yapmama izin vermedikleri için sürekli yatıyordum buda beynimin sulanmasına neden olmuştu. Tamam belki yürürken canım yanıyor olabilir hele eğilirken kemiklerim etime batıyormuş gibide hissediyor olabilirim tamam boynumda biraz ağrıyor olabilir ama artık şu hasta psikolojisinden kurtulmak istiyorum bu durum beni iyice hasta ediyordu ve havalarda her geçen gün dahada güzelleşiyordu Cem'in okulu bir kaç güne tatil olacaktı hep birlikte bir yerlere gidip tatil yapmak istiyordum tabi Azer'le konuştuktan sonra. Bir türlü olan biteni konuşmaya fırsat bulamamıştık sürekli tepemde olan babaannem neso ve Cem muhteşem üçlüsü bir fırsat vermemiştiler sadece iki dakikalığına uğrayıp gözleriyle son durumumu gördükten sonra gidiyordu bir üç saatte bir aramalar vardı tabi onlarda sadece beş dakika sürüyordu.

Herneyse son bir haftadır durumum böyle yapacak bir şey yok bir süre bizimkilerin içi rahatlayana kadar ses etmeden devam ederim sonrası Allah Kerimdir. Bizimkiler kalkmadan kendime bir kahve yapsam çok iyi olacaktı şu uykulu olan bünyemi artık açmam lazımdı birde şirketteki yığınla iş vardı gerçi bana bırakmamış hepsini halletmişlerdir büyük ihtimalle çünkü neredeyse bir aydır şirkete uğradığım yoktu haliyle işleride diğer mimarlara devretmiştir çoktan Azer sonuçta koskoca şirket benim keyfimi bekleyecek değil ya hem iyide oldu son zamanlarda hangi işe elimi atsam resmen elimde patlıyordu hepsinde bir silahlı saldırı oluyordu hele Hale hanımla olan projeden bahsetmiyorum bile dahada oranın yamacından geçmem ne zaman gitsem hep bir ölümle burun buruna gelme durumu yaşıyordum Allah bir daha yolumu düşürmesin inşAllah.

Balkonda sabahın ilk saatlerini izlerken neso elinde iki fincan kahveyle yanımdaki sandalyeyi çekip oturdu

    "Hayırsız arkadaş bulmuşsun güzelim havayı bir arkadaşımıda çağırayım nasiplensin demek yok tabi"

    "Sabah sabah 'ay eğilme bükülme kalkma mazAllah kırılırsın' laflarını kaldıramam diye düşündüm"

    "Nankörsün kızım sen biz burada iyileş diye bir taraflarımızı yırtalım sende burun kıvır"

    "Amanda aman sen bana küstün mü?"

    "Hadi be dua et sağlam kemiğin yok yoksa gösterirdim ben sana"

    "Tamam şampiyon sen kazandın"

Nesoyla şakalaşıp konuşmaya devam ederken sanki aklına bir şey gelmiş gibi bana anlattığı şeyi yarıda kesti

    "Söylemeyi unuttum telefonun çalıyordu tam odaya girecektim kesildi sesi bende sen uyuyorsundur diye girmedim odana"

    "Allah Allah sabah sabah kim ki acaba?"

    "Getireyim mi?"

    "Dur sen zahmet etme ben alır gelirim"

Yerimden kalkıp odamın yolunu tuttum. Bir haftadır bazen yerimden kalkmama bile izin vermedikleri için şikayet ediyordum ama iyikide izin vermiyorlar çünkü hareket ettiğim zaman cidden canım  fena halde acıyordu. Odama geçip baş ucumdaki komidinin üzerinden telefonumu aldım. Arayan Azer'di. Neden bu kadar erken saatte aradı ki neyse öğrenirim şimdi. Azer'in numarasını arayıp açmasını bekledim

GÜL RENGİजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें