30. EVRE
🌙30. Bölüm uzun bir bölüm olacaktı ama sizi özledim ve arayı daha fazla açmak istemediğim için bölümü bölmeye karar verdim, yeni bölüm biter bitmez sizinle olacak.🌙
Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen.
Seviliyorsunuz, çok. 🖤Düşünce bulutu zihnimden taşarak gökyüzüne yerleşirken kara bulutlar tüm gökyüzünü kaplamıştı. Art arda bomba etkisi yaratarak patlayan şimşekler her seferinde korkuyla yerimden sıçramama neden oluyordu. Sesi bastırmak için kulaklıklarımı takıp son ses müzik açmıştım. Bu şekilde korkumu az da olsa bastırabiliyor, kendimi daha iyi hissediyordum.
Can kahvaltıdan sonra salondaki üçlü kanepeye sinmiş televizyon izleyerek tüm gün uyuklamıştı. Adal hakkında ona sormak istediğim yüzlerce soru vardı ama uyandırmak, rahatsız etmek istememiştim. Uyanmasını dört gözle beklerken vakit öldürmek için mutfağa adımlamış internetten bulduğum yemek tariflerini deniyordum. Can ise misafiri gelmeyecekmiş gibi hiçbir hazırlık yapmadan rahatça uyuyordu.
Onun telaşını üstlenirken yemekler neredeyse hazırdı. Salata yapmak için çıkardığım sebzeleri sirkeli sudan alarak iyice yıkadım. Salata malzemelerinin öncesinde sirkeli suda bekletme alışkanlığını ise Adal'dan edinmiştim. Kendisi hayatım boyunca tanıdığım en titiz ve en becerikli insan olmaya adaydı. Şu an hayatımda olan iki elin parmak sayısını geçmeyecek kişileri düşündüğümde Adal kesinlikle en'di, her konunun en iyisi oydu.
"Oo, hamaratız."
Can'ın üzerinde hala uyku kırıntıları barındıran sesi mutfağın girişinden gelirken korkuyla yerimde sıçradım. Şarkının ne ara durduğunu fark etmezken, Can'ın varlığını da yeni fark ediyordum. Elini kıvırcık saçlarından geçirerek tezgâha, hemen yanıma geldi.
"Korkuttun," dedim sağ baş parmağımı üst damağımla temasını keser kesmez.
"Beş dakikadır buradayım ama varlığımı fark etmedin. İşine fazlasıyla konsantre görünüyordun."
"Kaç saattir uyuyorsun sen?" diye sordum konuyu değiştirerek. "Bir ara öldün sandım da soluk alışverişini dinledim."
Alaylı cümleme kahkaha atarak karşılık verirken ben de gülümsemiştim. "Gerçekten yaptın mı bunu?" diye sordu.
Başımı sallayarak onu onaylarken, "Evet," dedim.
"Ee, yaşıyor muymuşum?"
"Maalesef... Kafanın altındaki yastığı üşüme diye yüzüne kapatacaktım ama evde cinayeti üzerine yıkabileceğim kimse olmadığı için vazgeçtim." Üzüntülü ifadeyle Can'a baktığımda gür bir kahkaha daha attı. Saçlarımı karıştırdığında afallasam da dudaklarımdaki gülümsemeyi sabit tutmayı başarmıştım.
YOU ARE READING
KAÇAK & KAÇIK | TAMAMLANDI
Teen FictionLacivert ve gri... Farklı kalemlere ait, birbirlerinin zıttı iki mürekkebin rengi. Bu renkler kader adı verilen defterde çakışıp birbirlerine karışmışlardı, ansızın ve habersizce. Artık ikisi de bir olup farklı iki hayatı değil, aynı hayatın satırla...