1. BÖLÜM

29.3K 2K 2.8K
                                    

1. EVRE

Birçok şeyin anlamını yitirdiği, anlamsızlık içerisinde kaybolmuş; esiri olmuştum. Kader adı verilen defterin satırlarında birçok sözcük anlamlı, anlamsız, uyumlu, uyumsuz şekilde dizilmiş; hikâyemi işliyorlardı satırlara. Dramın ağır bastığı hikâyeme göz atarken, gözyaşları hemen yerlerini almıştı.

İlgim anında dağılmış görüşüm bulanıklaşmıştı, birkaç damla habersizce firar etmişti kuyusundan. Yanımda oturan kuzenime çaktırmamaya çalışarak firar eden gözyaşlarımı hemen sildim. İlgimi tekrar karşımdaki bilgisayara yönlendirirken düşünmeyi yasakladım benliğime. Karşımdaki ev ilanlarını daha alıcı gözüyle incelemeye çalışsam da pek başarılı olduğum söylenemezdi.

Bacaklarımın üzerindeki laptopu, yatağın üzerine bırakarak, "Ben mutfağa gidiyorum içecek bir şeyler almaya, sen de ister misin?" diye sordum.

"Olabilir," dediğinde kafamı olumlu anlamda sallayarak yataktan kalktım.

Uzun süre bilgisayar ekranına bakmaktan gözlerim ağrımıştı. Ağır adımlarımı mutfağa yönlendirirken soru işaretlerinin doldurduğu havuzda boğuluyordum. Her soru işareti bir yenisini doğururken, olduğum yerde çakılmış; onların baş döndürücü valslarını izliyordum. Hiçbirine yanıt bulamazken onları geri de bırakıp yeni bir hayata başlamak istiyordum. Tüm benliğimle.

Hayat hikâyemin yazıldığı defteri değiştirme kararı almıştım. Farklı bir şehirde, farklı bir kimlikte, farklı bir kişilikte... Her şeyiyle farklı ve yeni bir hayat...

Ben Akay Seçkin, geçmişinden kaçan kız.

Ben Akay Seçkin, annesini trafik kazasında kaybetmiş kız.

Ben Akay Seçkin, annesinin ölümünden sorumlu, aptal kız.

Ben Akay Seçkin, aslında kim olduğunu bilmeyen kız...

"Akay."

Adımı duymamla daldığım düşüncelerden sıyrılırken taşan bardağa şaşkınca baktım. Ne ara mutfağa gelmiş, içecekleri bardağa boşaltmaya başlamıştım hatırlamıyordum.

"Geliyorum," yanıtını verip doldurduğum bardakları tepsiye koydum. Tezgâha taşan kolayı bezle sildikten sonra bardakların olduğu tepsiyi alarak Tolga'nın yanına, odasına gittim.

Elimde tepsiyle odaya girdiğimde Tolga bacakları üzerindeki laptopu yatağın üzerine bıraktı. Ayağa kalkarak elimdeki tepsiyi aldığında, "Ben hallediyordum," dedim. Sesim kısık çıkmıştı ama duyduğunu biliyordum.

"Olur mu sen misafirsin. Aslında değilsin, benim evim senin evin. Ah saçmalıyorum yine. Anladın sen."

Karşımdaki kıvranışına tebessümle izlerken, "Anlıyorum," dedim anlayış kırıntılarını sesime serpiştirirken. Tepsiyi çalışma masasının üzerine bırakıp yatağa oturduğunda, ben de yan tarafına oturdum.

Tepsideki bardakların birini bana uzatırken, "Teşekkür ederim," dedim mırıltılı bir şekilde. Kolamdan bir yudum alıp laptopumu önüme çektim.

"Şu ilana baksana."

Tolga laptopundan bir ev ilanını göstermek için ekranı bana doğru çevirdiğinle fazla heyecanlı görünüyordu. Heyecanlı tavrına bulaşan telaşı hissetsem de önemsemedim. Birbirine tezat iki duyguyu aynı anda yaşarken tavırlarından birinin yapaylığı hareketlerine yansıyordu. Bakışlarımı laptop ekranına çevirmeden önce irislerine baktığımda orada kanlı bir savaşın ardına gizlenmiş birçok şey gördüm. Aynı zamanda hiçbir şey görmedim. İrisleri irislerimi bulduğunda gözlerimi kaçırarak gösterdiği ilana baktım.

KAÇAK & KAÇIK | TAMAMLANDI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin