16. BÖLÜM

7.5K 867 284
                                    

16. EVRE

Özgürlük çanları zihnimin içerisinden gecenin sessizliğine karışırken düşüncelerimin hepsi birbirine dolanmıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Özgürlük çanları zihnimin içerisinden gecenin sessizliğine karışırken düşüncelerimin hepsi birbirine dolanmıştı. Aldığım kararın artıları ve eksilerini bir bir önüme dizilirken görmezden gelmeyi tercih ettim.

Pencerenin önünde daha fazla dikilmeyerek telefonumda bildirim olup olmadığını kontrol etmek için en son telefonumu bıraktığım yere, mutfağa, doğru ilerledim. Telefonum en son bıraktığım şekilde bana göz kırparken sonucunu bile bile adımladım ona. Telefonu elime almamla yanılmadığımı görmem bir olmuştu. Hiç bildirim yoktu.

Elimde telefonla salona geçtiğimde odasından çıkan Adal'la göz göze geldik. Bakışlarım Adal'ın elindekilere kaydığında kaşlarım havalanmıştı. Elindeki çarşaf, battaniye, yastık üçlüsü birbirleriyle uyumlu simsiyah rengiyle varlığını belli ederken soru işaretlerinin yer edindiği irislerim irisleriyle buluştu.

Elindekileri benim uyuyacağım koltuğun çaprazındaki koltuğun üzerine bırakırken, "Bir şeye ihtiyacın olursa diye daha yakın olmak istedim," dedi.

Zihnimde 'Sadece önemsiz biri' lafı cirit atmaya başlarken hanginsin Adal'ın gerçek düşüncesi olduğunu merak etmiştim. Adal kimdi?

Sen kimsin Adal? Tüm hücrelerim bu soruyu vaveylalar atarak sorarken dudaklarımdan, "Gerek yok," kelimeleri döküldü. Uyuyacağım, üçlü, koltuğa otururken, "Hem sen sığmazsın ki o koltuğa." Adal'ın uzun boyuyla ikili kanepeye sığması mümkün değildi. Bunu ikimizde biliyorduk.

"Sorun değil çapraz yatarım." Adal'ın cevabına şaşırmadan edemezken yineleyerek, "Gerek yok, iyiyim ben," dedim.

"Aksini iddia etmiyorum. Hem ev benim değil mi, istediğim yerde yatarım."

Oturduğum yerden kalkarken, "Peki o zaman, sen burada yat ben yukarıda uyuyacağım." Sesime yansıttığım kararlılığı duruşuma da yansıtırken Adal önünde dikildiği ikili koltuğa oturarak, "Dediğim gibi, ev benim. Yukarı katta buna dâhil."

Kendinden emin ses tonu sinirlerimi bozarken, "Haklısın ev senin, ben ise misafirim. Sanırım bu misafirliğin sonlanma vakti geldi?"

Meydan okumama tek kaşını havaya kaldırarak karşılık verirken, "Belki de..." dedi. Kendimden emin duruşumda çatlaklar oluşmaya başlarken toparlamaya çalışsam da toparlayamamıştım, afallamama mani olamamıştım. "Belki de gelmedi." Tuttuğumdan habersiz olduğum nefesimi verirken rahatlamıştım. Adal'dan en başından beri beklediğim kelimeleri duymam sevinmeme sebep olurken dışarıya yansıtmamaya özen gösterdim. Ne kadar başarılı olduğum ise tartışılırdı.

"Belki de," dedim onu taklit ederek. "Ama burada uyumanı istemiyorum."

"Neden?" diye sorduğunda zihnimde binlerce kelime sıraya girmişti dudaklarımdan dökülmek için. Aralarından en doğru olanları seçmeye özen göstererek yanıt verdim.

KAÇAK & KAÇIK | TAMAMLANDI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin