↩28↪

1.4K 140 2
                                    

Steve Rogers'ın izlediği beyaz tavanda birkaç pürüzden başka hiçbir şey yoktu ama Steve sanki tüm aklından geçenlerin tavana yansıdığını hissediyordu.

Notlar, öpüşme, maçlar, dersler, notlar öpüşme, final maçı, yabancı...

Steve bir kez daha derin nefes aldı ve tavanının muhteşem manzasını izlemeye devam etti. Duyguları yeni körüklenen bir trenmiş gibi hızla ilerliyordu ve eğer herhangi bir adım atmazsa uçurumdan son hız düşeceğinin farkındaydı.

Tony Stark piçin teki, Yabancı da gizemli.

Steve daha iyi tanımadığı iki çocuğu karşılaştırma işini kenara bıraktı ve düşünmeye başladı.

Yabancı beni tanıyor, peki ya Tony? Tanrım o dedikleri muhtemelen o da beni anlamıştır.

Steve kafasında çarpışan şimşekleri kenara itmeye çalışarak yatağından kalktı ve çalışma masasına ilerledi. Kalemliğinden iki renk kalem alıp yatağının üzerine oturdu.

Bu işi Romanoff olarak çözelim bakalım.

Steve birkaç sayı yazdıktan sonra küfür etti ve kağıdı ayağıyla iterek yatağına geri yattı. Bir anda hatırladığı bir notla komidininin üst çekmecesini açtı ve bugüne kadar olan tüm notları yatağının üstüne döktü. Aradığı notu bulduğunda yüksek sesle odasında okudu.

"Köpüğü bol acılı bir kahve. Uykunu kaçırmanın en kolay yolu. Belki yanına bir dilim portakal parçacıklı çikolata."

Steve aynı gün Tony'nin de ona köpüğü bol acılı bir kahve getirdiğini hatırladı ve hızla diğer notları karıştırmaya başladı. Notları karırştırıken aklına Devenford'la olan ilk maç günü geldi ve sertçe dudağını ısırdı. Tony kavgadan sonra Bucky'nin peşinden gitmiş ve bir sonraki gün gözü morarmış bir şekilde gelmişti, düşmemişti.

Tony tanrıya inanmadığını açıkca dile getirmişti ve Yabancı'da her notta 'Tanrın' diyordu yani o da tanrıya inanmıyordu.

Steve başka bir notu daha okudu ve son kısmına gelince yutkundu sertçe.

"Ben en yakınınım Rogers, hemde en uzağın.

Hem sevdiğinim hemde seveceğin.

Hem arkadaşınım hem sevgilinim.

Ben bildiğinim,
Ben yabancıyım Rogers...
Herkese, sana ve en çokta kendime..."

Yabancı iki taraflı oynuyordu ve Steve'le daha önce konuşmuştu. Arkadaşıydı, yanındaydı ve birlikte gülmüşlerdi.

Steve bedenini saran titremeye aldırmamaya çalışarak hırkasını üzerine geçirdi.

Diğer aldığı notun ortasına yazanları okuduğunda aklına iddia yoluyla Tony'nin onu fizik dersine çalıştırması geldi ve vücudu daha da sallanmaya başladı.

"...Senin mutlu olman için yaşıyorum, senin diğerlerinden bir adım önde olman için. Maçta bir sayı daha al, sınavdan geç diye yaşıyorum.

Ama şunuda bil ki ; seninle konuştum hemde birçok kez, yanında bulundum hatta yanında güldüm bile. "

Sertçe nefes aldıktan sonra saçlarını çekiştirerek Tony'le yanyana olduğu zamanları düşündü. Gözlerinin kapatıp açtı ve sırtını yatak başlığına yasladı.
Tony'nin kardeşinin bahsettiği Steve'in kendisi olduğunu anlamış ama pek umursamamıştı ama şimdi taşları teker teker yerine koyuyordu.

the notes in my cupboard ¤ stony ✅जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें