"Hiçte olmadım! Kimdi diyorum sana? İlla bu halde orta meydana çıkıp kontrol etmem mi gerekiyor?"

Bunu dediği anda geçen geceki Alevhan muhabbetini ve az önceki az kalsın yakalanma ihtimalini hatırlayınca gözümü bir öfke bürüdü ve yavaş yavaş üzerine doğru yürümeye başladım.

"Komik mi, hı? Az öncede kapının önüne bu şekilde çıkmışsın zaten!"

Gittikçe yatağa doğru geriliyordu.

"Se- Selim..."

"Beni bu şekilde tehdit etme, Şebnem. Birilerinin canını çok fena yakarım.... Sonra sen üzülürsün."

Tam yatağa düşüyordu ki bir anda belinden tuttum ve onu engelledim. Sinirime rağmen ufak bedeninin bana yapışmış halde bekliyor olması içimi ısıtıyordu. Korkuyla titreyen dudaklarına doğru eğildim ama öpmedim... Sadece fısıldadım.

"Sakın... Sakın bir daha beni bu şekilde tehdit etme."

Yutkunmasını duymuş olmama rağmen devam ettim.

"Eğer bir daha Alevhan yada başka biri, kim olduğu fark etmez, herhangi bir erkekle benim canımı yakarsan, ben o adamı öldürürüm, anladın mı?"

Biraz daha dudaklarına eğildim.

"Sana karşı her zaman bu kadar sabırlı olacağımı düşünme sakın."

Bu kez beklediği o öpücüğü vermiştim ona... Yumuşak değildi... Dünkü gibi yavaşta değildi... Bana uyum sağlayamadığı için karşılık vermekte zorlanıyordu ve bende ona doğru biraz fazla eğilince birlikte yatağa düştük.

Onun üstüne düşmüşken, kafamı geri çektim ve hala sinirli gözlerime rağmen yumuşak bir sesle konuşup yüzüne dokunarak saçlarını geri ittim.

"Seni seviyorum... Bunu sakın parçalama."

Sessizce ve yutkunarak kafasını sallamakla yetindi. Kendim kalkarken, onu da tutup kaldırdım ve yalan söyledim.

"Bizimle ilgili değildi, komşunun küçük oğlu kaçıp bu evin bahçesine girmiş, annesi onu yakalayınca da çığlık attı, hepsi o."

Şebnem hala az önceki halimden dolayı donup kalmıştı. Az önceki halim neydi, bende bir anlam verememiştim, bir anda olmuştu. Bu benim yapacağım tarzda bir hareket değildi, Alevhan'ın tarzında bir hareketti... Kan yüzünden olabilir miydi? Yok daha neler!

Kafamdaki saçma düşünceleri uzaklaştırıp kendime geldim. Şaşkınlıkla elindeki kıyafetlerle oynayan Şebnem'in yanına gidip elimle başını kendime çektim ve saçından öptüm.

"Özür dilerim."

"Dileme."

O kocaman gözlerini bana dikip zoraki bir şekilde gülümsedi.

"Haklıydın çünkü... Bir daha olmaz."

Gözlerindeki kırılma beni ürpertmişti. Eski halimizi ortadan kaldıracak bir şey yaptım diye korkmuştum... Ne yapacağımı bilemedim sadece kollarından tuttum ve alnına yavaş bir öpücük bıraktım.

Gözlerini kapatıp, sessiz kalması iyiye işaret miydi, o gülümseyene kadar bilmiyordum. Eskisi kadar sıcak bir şekilde gülünce aramızı bozmak için bundan fazlası gerektiğini anladım. Hem... Kötü bir şey yapmamıştım ki, hatta çekici bile sayılabilirdim... Abartma, Selim. Yine kendi kendini gazlıyorsun, gazlama...

"Selim... Sabaha kadar böyle durabilirim ama uçağa yetişmemiz lazım."

Kendime gelince silkindim ve beceriksizce gülümsedim.

Tehlikeli Güzel (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now