Neden beni fan kategorisine sokmadığını bilmiyordum ama irdelemedim. Belki de bir fanıyla bu kadar fazla vakit geçirmiyordu.

Benim Instagram'ımdan girmeye karar verdiğimizde telefonumu elime aldım. Babamdan gelen mesajları görünce ilk onlara cevap verme zorunluluğum gelmişti.

Kimden; Babam

Sarmaları yedirdin mi çocuğa?

Annen soruyor.

Oğlanın Snapchat adı neymiş?

Ailemin normallik seviyesinden ne kadar uzakta olduğunu çözmeye çalışmıştım zaten daha önce ama şimdi ciddi ciddi bir doktora ihtiyaçları olduğunu düşünüyordum.

Bu adam matematik profesörüydü ama kahvede okey atan altmış beş yaş üstü dedeler kadar sıradışı ve komikti. Annemin bu hallerine çoktan alışmıştım zaten.

Gülerken Shawn'a babamın mesajlarını çevirdim. Ben anırırken tip tip bakıyordu çünkü. "E, cevap versene babana." dedi eliyle telefonu göstererek ve kıkırdamamaya çalışarak.

Babama cevap verdikten sonra Instagram hesabımı açtım. Shawn beni kolunun altına çektiğinde itiraz etmedim.

Gelen bildirimleri sonra okuyacağım hakkında kendime söz vererek -çünkü en meraklı Youtuber olduğum çoğu kişi tarafından kabul edilmişti- bildiğim fan sayfalarını açmaya başladım.

Telefonu Shawn'ın eline verdiğimde bana tip tip baktı. Sırıtarak "Benim fanlarım değiller ya!" dedim karşılık olarak.

"Doğru ya," dedi gülerken. "Ben sadece başkalarının telefonlarını elime aldığımda oluşan garip hissi hala atlatamıyorum."

"Aman!" dedim izdivaç programı sunucuları gibi. "Ölümlük değil ya!"

Fan sayfalarını gezerken baya eğlenmeye başladığımızda biraz olsun aklımdan Hamdiye teyzenin yolundan ilerleyen, iki eliyle elma şekerini tutarak merak duygusuna hakim olamayan bücür boy Eceleri çıkarabilmiştim.

Shawn çoğu gönderiyi kendine atıyor ve yorum yapıyordu. Gerçi kim nasıl bilecekti ki, akıllarından çıkaramadıkları adamın onları gördüğünü, üstelik yorum yaptığını?

Maalesef bilemeyeceklerdi.

Fan sayfalarına bakmayı bitirdiğimizde iki saat daha öldürmüş olduğumuzu fark ettim. Ama bu çok eğlenceli olmuştu, kim olsa kabul ederdi.

"Şimdi ne yapalım?" diye sordum kafamı kaldırarak Shawn'ın gözlerine baktığımda. Fark ettirmemeye çalışsa da, onda bir şeyler vardı. Bir şeyler saklıyormuş gibi hissediyordum. Tabiki de herkesten saklayacağı şeylerinin olması normaldi ama bu sakladığı şeyin nedense büyük bir şey olduğunu hissediyordum.

"Birbirimize soracağımız soruları cevaplayalım." dedi. "Sana sorun olmaz, değil mi?"

Benim için hiçbir sakıncası yoktu ama zaten Shawn hakkında da çoğu şeyi biliyordum. "Tamam." dedim neşeyle. Ortamlardaki neşe kaynağı kesinlikle ben olurdum zaten.

"İlk ben soracağım." dediğinde başımla onayladım. "Doğum günün ne zaman?"

Isınma turlarında olduğumuzu kimse bu kadar iyi hissettiremezdi. İç sesim kıkırdadı. "8 Ekim" dedim.

"Yani benden iki ay küçüksün." dedi gülümseyerek. Babam olsa derdi ki: "Ne oldu? Altın mı buldun be oğlum?"

"Evet. Şimdi ben soracağım ama ne soracağımı bilmiyorum." dedim karşılığında. "Bilmiyorsan, sana sorabilirim." dedi. "Aklına geldiğinde sen sorarsın."

Queen of Atlantis || Shawn MendesМесто, где живут истории. Откройте их для себя