~ 21. Bölüm ~

3.1K 240 151
                                    

Selam :)

Psikolojik olarak bi ara cidden sıyırmak üzereydim cuma günü. Elimden geleni yapıyorum diyebilirim.

Toparlanmak biraz zor oldu.

Bitirir bitirmez gelecek bölümü ekleyeceğim... Kısa sürede olmasına özellikle gayret edeceğim, ancak beni anlarsanız çok mutlu olurum.

İyi okumalar...

YEŞİM

Dostluk.

Yaraya merhem olabilecek kadar sevgi dolu, konuştukça iyi hissettirecek hatta belki de göz yaşlarınız akarken sizi deli gibi güldürecek bir şeydi dostluk. Bilirdiniz, o an hissederdiniz. Gerçek bir dostunuzu kaybettiğinizde o çektiğiniz lanet aşk acısının bilmem kaç kat daha fazlasını hissedeceğinizi anlardınız.

İrem'e henüz o kadar güvenmemiştim belki de. Ona kendimi yeteri kadar açmadığımın ve onunla gerektiği şekilde ilgilenmediğimin farkındaydım. Gel gelelim ben ona gözüm kapalı inanıp Sanem'e diklenmişken onun bu bunu yapması... Beni içten içe ciddi anlamda sarsmıştı. O an göreve odaklanmam gerektiğinden pek fazla üzerinde vakit harcamamıştım. O zaman Esra'nın istediği olurdu. Lakin şimdi kaçacak yerim yoktu düşünmekten başka. Ta ki o uğursuz kadın karşımda abuk sabuk konuşana kadar.

"Basit. Kaybettiniz, çünkü içeride adam bıraktınız."

Sanem "Ne!?" diye cırlayarak tepkisini verirken Alper ben size demiştim dercesine gözlerini devirmişti. Zaten daha onunla hesaplaşacaktık. Bence ortada fazla kendini göstermemeliydi. Zaten Akın bizi ve çok sevgili baygın ekip arkadaşlarımızı oradan almış, depoya getirmişti ve biz kendinde olanlar ve daha yeni yeni kendine gelenler...

Esra oturduğu yerde iyice geriye yaslanıp açıklamaya başladığında hayal etmeye başladım. Bugünki silahla ona duraksamadan tek tek ateş ettiğimi...

"İçeride adam bırakmanız demek, bitmeniz demek. İşkence ile alabilecekleri bilgileri düşünün... Sizce eline geçen bilgilerle kazanan kim?"

Savunma amacıyla kollarımı kaldırdım.

"Sonuçta bu öylesineydi. Gerçek görevde içeride Afra'yı bırakıp gidecek halimiz yok ya. Bence bahane bulmayı acilen bırakmalısın."

Alper kenara geçip duvara yaslandı ve bıkkınlıkla iç geçirdi. Sanem arkama geçip bana destek vermek istercesine kollarını kavuşturdu.

"Bunun bir alıştırma olduğunu sen de döylemiştin, hatırlatırım."

Esra büyük bir özgüven ile ayağa kalktı.

"İlk olarak sen diye değil, siz diye hitap edeceksiniz."

Bu söylediği şey üzerine ben, Sanem, Alper ve Akın 'Hadi ya' dercesine aynı anda başımızı yana yatırmıştık ama o bizi görmezden gelmeyi ve normalde etkileyici olan lakin benim psikolojimi bozan sesiyle devam etmeyi tercih etmişti.

"İkinci olarak bunu gerçek görevlerde yapamazsınız zaten. Yaparsınız, ölürsünüz. Ancak kabul edin ihmalkar ve tecrübesizsiniz."

Sanem biçimli ve çekici olan dudaklarını bilmiş bir şekilde büktüğünde istediği gibi kullanabildiği mimiklerine ciddi anlamda hayran kalmıştım.

"Zaten hazırlık görevleri bunları fark etmek için değil midir? Ha ha ben kazandım ezikler konuşmasının bu odada işi ne Esra hanım? Yakışıyor mu hiç böylesine saygın bir hanımefendiye?" dedi özellikle bazı kelimeleri vurgulayarak.

Esra sanki onu öldürmek istiyormuşcasına dişlerini sıktığında kavga çıkacağından emin gibiydim. Ama Esra bunun yerine işaret parmağını ona doğrulttu. "Dua et, gerçekten faydalı ve iyi bir elemansın yoksa sana bu kadar tahammül etmez, canına okutur, dizlerinin üstünde yalvarana kadar durmazdım çok sevgili Gümüşkonak."

Acemi Ajanlar EğitimiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin