Kerem ıslık çalarken Aras kaşlarını çattı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Kerem ıslık çalarken Aras kaşlarını çattı. Aslı bana 'olmuş' bakışı gönderip Aras'a döndü ve onu sakinleştirecek şeyler söyledi. Aras'ın kaşları gevşedikten sonra kalkıp o da hazırlanmaya başladı ve bende mat siyah ojemi çıkarıp kızlara döndüm.

"Hanginiz sürmek ister?"

Zeynep Kaan'ın anlamadığı bir geometri sorusunu çözmeye çalıştığı için beni takmadı. Ezgi ise bakışlarıma acıyıp yanıma geldi ve ojeyi sürdü. Kendi kendime oje sürebiliyordum elbette ama biraz fazla vakit alıyordu. Ezgi ojeyi sürdükten sonra hızlı kuruması için tırnaklarıma üflemeye başladım. Aslı'nın hazırlanması biraz uzun sürdüğü için ojem tam zamanında kurudu.

Birkaç eklem yüzüğü ve bileklik taktıktan sonra Aslı'nın göz altıma kapatıcı sürmesine izin verdim. Bu süre boyunca ortada dönen sohbete hiç dahil olmamam eminim Kaan'ın dikkatini çekmişti ama bunu sorun etmiyordum.

"Artık çıkalım mı?" diye sordum.

Hepsi beni onaylayıp ayaklanırken telefonumu şortumun arka cebine koydum ve ayakkabılarımı giyip çıktım. Yemekhaneye doğru yürürken yan gözle Barış'ın kulübesine baktım. Dün ben gittikten sonra ne yapmıştı acaba? Kızı içeri davet mi etmişti, yoksa umursamamış mıydı?

Ah, elbette içeri davet etmiş ve umursamıştı. Sevgilisini neden kovsun ki? Bir de benim hakkımda açıklama yapmıştır kesin. Barış'ı o sarışın kıza açıklama yaparken hayal ettiğimde midem kasıldı. Onu da göğsüne yatırmış mıydı acaba? Kız uykuya dalarken saçlarını okşamış mıydı? İçimden bir ses çok daha fazlalarını yaptıklarını söylüyordu ve bu ellerimin titremesine neden oldu.

Ojelerime zarar vermemeye çalışarak elimi yumruk yaptım. Barış'a karşı bir şeyler hissettiğime emindim ama bu şeyi geçirebileceğimden emin değildim. Beğeniden fazlası olan adını koyamadığım bu duygunun geçmesi gerekiyordu. Sanki etrafta başka erkek yok gibi neden Barış'a takılı kalmıştım ki?

Yemekhaneye girip yemeklerimizi aldık ve her zamanki masamıza oturduk. Gözüm yine istemsizce Barış'ın masasına kaydı. O da aynı yerde oturuyordu. Yanında sadece Hakan ve Elçin vardı. Önünde ise kahvaltı tabağı yoktu ve beyaz bir kupadan kahve olduğunu tahmin ettiğim şeyi yudumluyordu. Geriye doğru yaslanıp bakışlarını bana çevirdiğinde gece boyunca uyumadığını anladım. Çünkü bu uzaklıktan bile göz altlarının dünkine oranla daha mor olduğunu görebiliyordum. İçim acırken ona soğuk bir şekilde bakmaya başladım. O ise ifadesiz baksa da bakışları dünki kadar soğuk değildi. Eski Barış'ı yansıtan bir şeyler vardı içinde. Göz göze gelmenin hissettirdiği şeylere ve kalbimin hızlanmasına sinirlenip masaya döndüm. Ama bakışlarının ağırlığını üzerimde hissetmeye devam ettim.

O sırada kamp müdürünün sesi yemekhanedeki hoparlörlerde duyuldu.

"Günaydın çocuklar," diye başladı. Dinleyerek beynimi boşuna doldurmak istemediğim birkaç cümleden sonra konuya girdi. "Haftaya pazartesi bir müzik yarışması yapacağız. Ama bu yarışmayı yapmamızın amacı diğerlerinden farklı. En iyi kız ve erkeği seçtikten sonra onları birkaç yaz kampı arasında düzenlenen daha büyük bir yarışmaya sokacağız. Yarışmanın ayrıntılarını öğrenmek için çıkarken kapıdaki görevlilerden broşür alabilirsiniz. İyi yemekler."

DÜŞMAN OKULLAR "YAZ KAMPINDA" Where stories live. Discover now