Ayrık Otları

1.8K 165 15
                                    

  Kalp kırıklığı çok beter bir şeydi. Çaresizlik ise ondan daha kötüydü. Beterin beteri durumunu en dibine kadar yaşarken, Jongin ve Sehun'un iyi olmasını diliyordum içimden.

Neden gitti bilmiyorum. Belki bana acıdığı için gelmişti en baştan. Yumuşak kalpliydi Jongin. Benim gibi bir adam için bile üzülüp yardım etmek isteyecek türden bir kalbe sahipti.

En başından ona layık olmadığımı bilmeliydim. Bana biraz yaşam için umut verdi ve çekti gitti.  Ardından yıkık dökük, virane bir şehir bıraktı.

Benim şehrimde hep kıştı, oysa Jongin geldiğinde ilk baharın tüm güzellikleride beraber gelmişti. Kısacık bir zaman olsada mutlu olmuş ardından ise mahvolmuştum. Şehrimde kuru ayaz vardı. Kimse dışarı çıkamıyordu.

Soğuk o kadar yakıcıydı ki, iliklerinize işliyordu. Güneş ise sadece Jongin'le gelip ısıtabilirdi.

Gitmek, onu aramak istemiştim. Baek bunun için izin vermemişti. Tedavim tamamlanmalıydı.

O, aramak istediğinde ise ben engel olmuştum. Jongin'i kendim bulmak zorundaydım. Ondan Özür dileyecektim.

Ayaklarına kapanmak bile kulağa çok hoş bir fikir gibi geliyordu. Beni affettikten sonra, Han nehrine bile atabilirdi bir şey demezdim.

Ona kızgın değildim. Sadece kırgındım. Keşke bana acıyıp geldiğini söyleseydi. Çok daha kolay ölmez miydim?

O geri gelmeseydi, kefaretimi ödemiş ve bu dünyadan çoktan göçüp gitmiş olacaktım. Şimdi bu ayaz beni öldürüyordu.

Donarak ölürken, önce burun ve kulaklar malup düşermiş soğuğa. Benim ise kalbim.

Sık sık solunum krizlerine girmem bu yüzdendi sanırım. Doktor aşırı stres desede o gerçeği bilmiyordu. Ayaz tüm bedenime işliyordu.

Baekhyun kendime gelmem konusunda binlerce nutuk çekmişti bana. Dinlememiştim. Kendimi üzersem, hastalık yinelermiş. Ben kendimi üzmüyordum. Bu benim elimde olan bir şey değildi.

Ama kararımı vermiştim, Jongin beni sevmese bile gerçekten affedene kadar ölmeyecektim. Dayanabilirdim. Hem Sehun'a büyük akülü araba sözüm vardı. Gerçekleştirmem gerekiyordu. Bir çok sözümü bozmuştum daha evvelden. En azından bundan sonrakiler için elimden geleni yapmak istiyorum.

Kapım çaldığında Baekhyun kocaman gülümseyerek gelmişti. Bu öncekiler gibi sahte, gözlerine ulaşmayanlardan değil sahici bir gülümsemeydi.

Onu neyin mutlu ettiğini merak etmedim desem, büyük bir yalan sallamış olurdum. "Ne oldu?" Merakıma kapılsamda sesim ruhsuz çıkmıştı. Bu pek benim elimde olan bir şey değildi.

Yanıma oturdu. Çelimsiz kollarını boynuma sararken "Abi, sana iki çok iyi haberim var. Bir çok çok iyi biri az sinir bozucu ama yinede iyi." dedi.

Deli gibi heyecanlandım. Jongin mi gelmişti? "Ilk önce çok iyi olan haberi söyle Baek!'' Bu ihtimal bile sesimin neşeli ve canlı çıkmasına yetmişti işte.

"Evet, söylüyorum. Hazır mısın?" Kafasına yalandan vurdum. "Çatlatma insanı! Ne oldu?"  Şaklabanlık peşindeydi hala. Gülümseyerek "Tedavin olumlu sonuç verdi, eve gidebiliriz." dediğinde, ister istemez yüzüm düşmüştü.

"Pek beklediğin iyi haber değil sanırım." Söylediğini onaylamaktan başka çarem yoktu. Benim beklediğim iyi haber çok başkaydı. İyi olup olmamak daha sonra geliyordu.

Herşeyin başı sağlık deselerde önceliğim daima Jongin ve Sehun olacaktı. "Ama sana bir haberim daha var!" Arkamı döndüm. "Kalsın hevesim kaçtı."

SECRET LOVE SONG | DOKAIDonde viven las historias. Descúbrelo ahora