Bölüm 6 (Düzenlendi)

1.1K 122 6
                                    


Claire'in peşinden gitmeye karar verip ve peşinden koştum. Onları kaybettiğimi sanıyordum ki iki bina arasında tartışmalarını duydum ve duvara yaslayıp onları dinledim.

"Neden Claire?"

"Üzgünüm Mason ama ben ona aşığım."

"Ne zamandan beri?"

"Göreve çıktığımızdan beri."

"Göreve çıktığınızda ne yaşadınız Claire?"

Claire biraz bekledikten sonra "Hiç bir şey."

"YALAN!"

Mason'ın bağırmasıyla irkildim. Claire öpüştüğümüzü söylememişti.

"Yalan söylemiyorum Mason. Alan benim için aynı hisleri hissetmiyor."

"Bir de hissetseydi! İlk başta onun icabına bakardım. Yazdan beri bana karşı farklı davranıyordun zaten, nasıl anlayamadım bunu. Bir de gidip onunla aynı okula yazıldın son senen iken."

"Evet ama-"

"Daha fazla konuşma Claire seni dinlemek istemiyorum."

"Mason!"

Mason yanımdan beni fark etmeden geçti. Claire hala oradaydı ve ağlıyordu. Onun yanına gitmek istedim ancak vazgeçtim. İşler zaten karışmıştı, ağlamasını daha fazla duymaya dayanamadım ve oradan ayrılıp evin yolunu tutum.

***

Eve varmak üzereydim ki Mason'dan arama geldi. Açmak için tereddüt ettim, Mason'la başlarda aramız iyi değildi ve tam düzelttim derken yine tekrardan bozulacaktı. Bir kaç defa çalmasını bekledikten sonra tereddütle aramayı cevapladım.

"Mason."

"Merhaba Yıldırım."

"Sende kimsin?" Mason'ın telefonundan arayanı sesinden çıkaramamıştım.

"Sana söyleyeceğim yere gel kim olduğumu anlayacaksın."

"Mason nerede?"

"Geleceğin yerde onuda göreceksin ancak biraz çabuk ol yoksa göremeye bilirsin."

"Eğer Mason'a zarar geli-"

"Ne yapacağını gelince göreceğiz, sana konum atıyorum oraya gel!" dedi ve telefonu kapattı. Mason'ın başı beladaydı, diğerlerine haber vermeliydim. Telefonuma konum gelince telefondan haritalardan gönderdiği yere gitmeye başladım. Koşuyordum tüm gücümü kullanarak, oraya giderken Franklin'i aradım. Çalıyordu ancak açmıyordu. Hay aksi! Hemen Ellie'yi aradım. Bir süre çaldıktan sonra cevap verdi.

"Alo."

"Ellie, Mason'ın başı dertte olabilir."

"Ne? Neredesin?"

"Konumu atacağım çabuk oraya gelin ben varmak üzereyim."

"Tamam."

Hemen ona konumu attım. Mason'ın olduğu yer eski bir evi gösteriyordu. Ev harap olmuştu, pencereler tahtalar ile kapatılmıştı, ev sanki çökmeyi bekliyordu. Bahçeye yavaşça girdim, evin kapısı yarı açık duruyordu. Kapıyı yavaşça açıp içeriye ürkek bir adım attım. Yerdeki parkelerden bastıkça gıcırtılar geliyordu. Evin içi karanlıktı ve bu yüzden yıldırımı kullanarak ışık olarak kullanmaya çalıştım. Kapı arkamdan kapanınca hemen geriye dönüp oraya gücü yolladım. Kimse yoktu, sadece kendi nefes sesimi duyuyordum. Yavaşça gardımı indirmeden yukarı merdivenleri çıktım. Koridorda iken birisi çıktı, o Sam'di.

"Mason nerede Sam?"

"Bize sen lazımsın o değil.?" Arkamda biri daha vardı. Dönüp bakınca onu gördüğüme şaşırdım. O rüyamda gördüğüm oğlandı.

"Demek geldin Alan." Sam'in arkasından Jenny geldi. Tek başıma gelerek aptallık etmiştim , hepsiyle tek başıma baş edemezdim.

"Elindeki küçük yıldırımla mı Mason'ı kurtaracaksın." Beni hafife alıyorlardı, bu onlar için kötü olacaktı. Dracula benim son halimi bilmediği için beni yanlış anlatmış demek ki onlara.

Sam bana doğru yaklaşıyordu ve bir anda vücudum su ile kaplandı ve buza dönüştü. Arkamdaki oğlan yapmış olmalıydı. Buzdan kıpırdayamıyordum, birden havalanmaya başladım. Su gücü olan beni havaya kaldırmıştı. Bir odaya doğru götürüyordu."Bırakın beni!"Büyük bir odaya girdik ve Mason'ı gördüm. Jenny onu duvar ile bir yapmıştı sanki sadece başı dışarıdaydı, duvara yapışıktı.

"Alan!"

Yere indirdi ve beni onlara doğru çevirdi.

"Grubun en güçlüleri elimizde."

"Sen öyle San!" Claire ile Ellie'yi görmemişlerdi ve onlar benden daha iyiydi.

"Merak etme Alan diğerlerini de yakalayacağız."

Umarım yakalayamazsınız! Buzu gücümü kullanarak kırabilir miydim? Mason'a dönünce gözlerimiz keşişti, bana bir şey anlatmaya çalışıyordu ve o anda ne demek istediğini çözdüm. Bizde onlarda olmayan bir şey vardı. Mason ve benim birbirine bağlı gücümüz vardı. Mason'ın gözleri kırmızı rengi aldı. Gücü bende hissetmeye başladım ve alnımın ısınmasıyla yıldırım simgesinin çıktığını anladım. Yıldırımı bedenime yaydım.

"Gözleriniz nasıl?"

Sam fark etmişti ve şaşırmıştı. Gücüm sayesinde buzun çatırdağını duyabiliyordum ve buz dayanamayıp parçalandı. Tüm gücümü kullanarak Mason'ın kaplandığı duvara yıldırım yolladım ve duvar dayanamayıp dökülmeye başladı. Mason da kurtulmuştu ve yanıma geldi.

"Siz nasıl?"

"Siz çakmalar da olmayan bir şey."

Çakmalar lafını sevmiştim, Mason iyi bulmuştu. Sam kara ateşini ellerinde çıkartmıştı. Mason'da ona güçten parlayan ateşini kullanmaya hazır getirmişti. Bende yıldırımı tek elimde topladım ve kıvılcımlar etrafa sıçrıyordu. Üçü de bize şaşkın şaşkın bakıyordu. Onlarda savunma pozisyonu almışlardı, savaşacaktık ve kaybetme şansımız yoktu.

Element Varisleri 2 (Düzenlendi)Where stories live. Discover now