Sen Ona Aşık Olmuşsun...

14.4K 555 34
                                    


Medyada Gökçe var.

Gökçe'nin ağzından
Hareket bile edemeden karşıma bakıyordum. Ayaklarıma sanki beton dökmüşlerdi ve ben bir adım bile atamıyordum. Şaşkınlıktan aralanmış ağzımı kapatıp kaşlarımı çattım. Benim evimde benim sevdiğim adamı öpüyordu. Bu kadar rahat ve bu kadar plansız... Kayra böyle kızlarla takıldığına göre aramızdaki fark da buydu. Ben fazla romantik kaçıyordum ona. O özgürlüğüne düşkün bir adamdı. Ve ben de sevdiğimi söylediğimde onu kafese sokmaya çalışan biriydim.

Kayra gözlerimden gözlerini çekip kıza baktı. Dudakları hala ayrılmamıştı. Kızı itmiyordu. Kendinden uzaklaştırmıyordu. Benim burda olmam onun için önemli değildi çünkü beni önemsemiyordu. Benim bahçemde bile.

Onun benimle olan yakınlaşması, beni öpmek istemesi hep öylesineydi. Bunu içten içe bilmeme rağmen bugün yüzüme bir tokat gibi çarpmıştı.

Kız Kayradan ayrılıp rujunu parmağının ucuyla düzeltip arkasına yani bize döndü. Hepimiz susmuş onları izlediğimizden şaşkındı. Gerçi herkes tepkimi ölçmek için bana bakıyordu. Göz yaşım bu sefer akmadı. Gözlerim dolmadı. Sadece biraz kalbim sızlamıştı.

Ceyda şaşkınlığını üstünden atıp bana gülümsedi ve elini uzattı. "Burası senin galiba? Harika bir evin var. Tanıştığımıza memnun oldum." Demek Türkçe de biliyordu. Hah yesinler havasını. Gözlerimi yavaşça indirip uzattığı eline baktım. Şaka mı yapıyordu cidden? Şu an tek istediğim elini kırmaktı. Acaba yapsa mıydım? Bir daha buraya gelemezdi. Kendi kendime sırıtırken biri koluma dokundu. Mira'ydı. Endişeli görünüyordu. Niye acaba, sonuçta kızın elini kırmayacaktım.

"Açıkcası ben olmadım." Yüzüne baktım. Gülümseyen suratı solmuştu ve baya bozulmuştu. Elini indirip omuz silkti. "Neden diye sorsam?" Ses tonu bile yeterince sinir bozucuydu. Yapmacık bir şekilde gülümsedim. "Davetsiz misafirlerden hiç hoşlanmam."

Ceyda'ya doğru bir adım atıp gözlerimi kıstım. Bana meydan okuyan bakışlarla karşılık vermişti. "Ayrıca evime gelip önüne geleni öpenlerin de burada işi olmaz. Yani demem o ki sen hafiften yaylan." Şaşkınlıkla gözlerini açınca Can yapmacık bir şekilde güldü. "Gökçe'nin ne kadar şakacı olduğunu bir bilsen. Hep böyledir o. Sevdiği insanlara karşı özellikle şakacıdır. Değil mi Gökçe?"

Can bana uyarı dolu bakışlar atarken gözüm Kayra'ya kaydı. Sırıtarak bana bakıyordu. Şu halimle eğleniyordu resmen. Ama ona istediğini vermeyecektim.

Ceyda'ya döndüm. "Sí. Sevdiğim insanlara hep şaka yaparım. Huyum kurusun." Ceyda bana küçümseyen bakışlar atarken bana inanmadığını biliyordum ama rolüne uyup sırıttı. "Lo entiendo. No te preocupes, te perdono." (Anlıyorum. Endişelenme,seni affettim.)

Tabi ki dediğini anlamamıştım. Kaşlarımı çatıp yüzüne bön bön baktığımı görünce mahçupça gülümsedi. "Pardon. Alışkanlık işte. Arada dilim kayıyor. Ee herkes de İspanyolca bilmek zorunda değil. Sen de haklısın." Deyip beni baştan aşağı süzdü. Bu kız benim elimde kalacaktı. Bir şey diyecekken Can araya girdi. Hava yastığı gibiydi mübarek.

"Zaten Ceyda da seni anladığını, önemli olmadığını söyledi. Böylelikle de konu kapandı." Ceyda başını sallayınca sırf Kayra'ya inat ona elimi uzattım. Normalde kırmam gereken eli sıkıyordum iyi mi?

En sevecen ses tonumla konuştum. "Tekrardan hoş geldin. Tanıştığıma memnun oldum." Deyip hanım hanımcık gülümseyince Ceyda sırıttı. Elimi sıktı. "Bende tatlım. İyi anlaşacağımızdan eminim."

Beni kendine çekip sarılırken şaşkındım ama o kulağıma İspanyolca bir şey fısıldadı. "El es mio. Siempre ha sido mio. Yani uzak dur." (O benim. Her zaman benimdi.)

DİRİLİŞ (ASKIDA)Where stories live. Discover now